Millet İttifakı’nın yumuşak karnı HDP. Rakibi Cumhur İttifakı da -doğal olarakzaten sürekli o yumuşak karna çalışıyor, her fırsatta sürekli o noktayı kaşıyor.
Türkiye siyasetinin bu kadar net bir gerçeği varken, hafta sonu, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’dan kritik bir açıklama geldi. Kılıçdaroğlu, Günel Cantak imzalı “Bay Kemal ve İttifakları” belgeselinin ilk bölümünde şunları söyledi:
“Siyaset kurumunun 35-40 yıldır çözemediği bir Kürt sorunu var. Kürt sorununu çözmek için meşru bir organa ihtiyacımız var. Devlet dediğiniz kurum gayrimeşru bir organla muhatap olmaz. Erdoğan bunu yaptı. Devleti, İmralı ile muhatap kıldı. Mesela İmralı meşru bir organ değil. Meşru organ kimdir? HDP’yi meşru organ olarak görebiliriz. Halkın desteği var. Parlamentoya gelmiş, dolayısıyla parlamentonun içinde bulunuyor, görevini yapıyor. Dolayısıyla eğer bu sorun çözülecekse meşru bir organla da biz bu sorunu çözebiliriz. Bu düşüncedeydim.”
CHP Genel Başkanı’nın bu açıklaması çok önemliydi. Kemal Kılıçdaroğlu ilk defa bu açıklıkta ifade ediyordu görüşlerini. HDP ile birlikte çalışmaktan söz ediyordu. CHP Lideri’nin bu çıkışına, beraberce siyaset yaptıkları Millet İttifakı bileşenlerinin ne tepki vereceği merak edilirken, ilk açıklama HDP’li Sezai Temelli’den geldi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Van Milletvekili Sezai Temelli Twitter hesabından şöyle yazdı:
“Kürt sorununun çözümünün yegane muhatabı HDP değil ama bu sorunun çözümü adına bugün demokratik siyaseti var eden ve kolaylaştıran başlıca aktör HDP’dir. Ama asla unutulmaması gereken şey demokratik çözümün adresi ve asıl muhatabı İmralı’dır.”
HDP DE BÖYLE Mİ DÜŞÜNÜYOR?
Şimdi önümüzde duran ilk soru şu?
Sezai Temelli’ye göre HDP, İmralı’daki Abdullah Öcalan’dan bağımsız bir siyaset üretemez mi? Parti, Öcalan’ın talimatları dışında, kendi iradesiyle bir adım atmaya muktedir değil mi?
İkinci ve daha da önemli soruysa şöyle:
Sezai Temelli’nin yaptığı açıklama, aynı zamanda HDP’nin kurumsal görüşü mü? Yani HDP de Temelli gibi mi düşünüyor yoksa “Bu, bir milletvekilinin kişisel görüşüdür, partiyi bağlamaz” mı diyor?
Bu soruları yöneltmek için dün hem Sezai Temelli’yi hem de HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar’ı arayıp not bıraktım. Temelli’nin makamından görüşme talebime olumsuz yanıt geldi. Sancar’dan ise bir dönüş olmadı.
Olabilir... Siyasetçiler her zaman, her soruyu yanıtlamak istemeyebilirler. Kendilerince uygun zamana kadar sessiz kalmak elbette haklarıdır. Ancak onların sessizlik tercihi, orta yerde duran soruların geçerli ve önemli olduğu gerçeğini değiştirmez.
Sayın Temelli ve Sayın Sancar, yukarıdaki sorulara cevap vermek isterseniz, bilin ki bu köşe sizlere açık.