Dink cinayetinde devlet görevlilerinin ihmal ve kastı ile ilgili soruşturma çok kritik bir aşamada. Yeniden doğrularla yalanlar birbirine karışmaya başladı. Savcı Gökalp Kökçü tarafından hazırlanan ancak Başsavcılığın iki kez iade ettiği iddianame cemaatçi olsun olmasın tüm polislerin sorumluluğunu ortaya koydu. Ancak iki kez iade edilmesinin gerekçesi olarak hükümete yakın polislerin iddianameden çıkarılmak istenmesi gösteriliyor.
Öte yandan baştan beri cemaatçi polislerin bu olaydaki sorumluluğunun üstünü örtmek için uğraşan Zaman gazetesi dün “Savcıya Gözdağı” manşetiyle bir haber yayınladı. HYSK’nın soruşturma konusunda basına bilgi sızdıran Savcı Gökalp Kökçü hakkında inceleme/soruşturma başlattığını yazdı. Doğruysa bu büyük bir skandaldı. Gün boyu bu haberin peşinde koştum.
Sonunda HSYK yetkilileri kesin bir dille bunu yalanladı. Yani şu anda ne bir inceleme/soruşturma ne de bir başvuru var. Belki ileride açılır ama şu anda yok. Yok hükmünde olacaktır Peki Zaman gazetesi neden bu yalana sarıldı? Gökalp Kökçü için endişe ettiklerini sanmıyorum. Basına yansıyan bilgilere göre Savcı, cemaatçi polislerin sorumluluğunu sağlam delillerle ortaya koydu.
Onları Ergenekon operasyonlarına zemin hazırlamak için bu cinayete göz yummakla hatta bunun için İstihbarat Dairesi Başkanlığı’nda C5 isminde yasadışı bir büro kurmakla suçluyor. Yalnız onların mı, soruşturmada cemaatçi olmayan polislerin de sorumluluklarını ortaya koydu. İstihbarat Dairesi Başkanı Engin Dinç, dönemin Trabzon Emniyet Müdürü Reşat Altay ve İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler, İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah’a da iddianamede şüpheliler arasında yer verdi.
Bu kişilerin iddianameden çıkarılması artık mümkün değil. Soruşturmaya başka savcı atansa dahi bu isimlerin olmadığı bir iddianame Dink ailesi tarafından da adalet bekleyen kamuoyu tarafından da yok hükmünde sayılacaktır. Bu düşünce haftasonunda İstanbul Başsavcılığı’nın yaptığı açıklamadan kaynaklanıyor. Bekleyip göreceğiz. Adalete mi kazanacak, güç mü? Kameradaki jandarmalar Ancak Başsavcılığın basına yansıyan o açıklamasında çok çarpıcı bir iddia vardı.
19 Ocak 2007 günü Dink suikastında, katil Ogün Samast’a Trabzon ve İstanbul il jandarma personellerinin ‘yardımcı-gözlemci ve takipçi’ oldukları tespit edilmiş. Ayrıca bu kişilerin ‘örgütsel yapı’ içinde hareket ettikleri yönünde ciddi delillere ulaşılmış. Dink ailesi baştan beri Ogün Samast’ın olay yerinde yalnız olmadığını kamera görüntüleri ile anlatmaya çalıştı. Şimdi anlaşılıyor ki o kişiler Trabzon ve İstanbul Jandarmasından. Benim merak ettiğim “Peki o jandarmalar hangi örgütsel yapıdan?”