İki olay, iki tutum, yeniden Türkiye’nin demokrasi ölçütlerini test etmemize imkan verdi. Biri İstanbul Sözleşmesi’ni terkimiz... Diğeri Galatasaray’ın futbolcusu Taylan Antalyalı’ya sahip çıkması… Türkiye, ilk imzacısı olduğu İstanbul Sözleşmesi’nden imzasını çekti. Eski deyimle 'zahiri' (yani görünür) neden, 'eşcinsellerin haklarına gönderme yapılması.' Asıl nedense, ev içi taciz ve şiddet konusunda genellikle saldırı altındaki kadını ve çocuğu koruyan maddelerden rahatsız olan erkek tavrı.
'Evin içinde kalması gereken baskının, dayağın, tecavüzün' şikayet edilebilmesi, buna ilişkin yasal ve idari önemlerin alınması… Muhafazakar kadınların da açıktan destek verdiği sözleşme, muhafazakar erkek siyasetçilerin gücüyle dışlandı. İstanbul Sözleşmesi’nin Türkiye serüveni, Türkiye’nin yakın tarihindeki geriye dönüşün bir özeti gibi okunabilir. 2011’de, sözleşmenin yazılmasına büyük katkısı olan, ilk imzacı olan, sözleşmenin İstanbul Sözleşmesi adını almasını öneren, diğer ülkelere giderek bu sözleşmeyi imzalatmaya ve yaymaya çalışan bir Türkiye vardı.
Sözleşmeyi desteklemek amacıyla hemen ardından ev içi şiddeti önlemeyi amaçlayan 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun çıkarıldı. Bu kanunu çıkaran, bu sözleşmeyi imzalayıp yaymaya çalışan iktidar, şimdi imzasını çekti. Bununla yetinmeyen erkek siyasetçiler, 6284 Sayılı Kanun’u da kaldırmaya niyetli olduklarını söylüyorlar.
Taylan Antalyalı örneği
GS Yönetim Kurulu Sözcüsü Remzi Sanver, LGBT sembolü taşıyan tişört giydiği için hedef gösterilen Taylan Antalyalı'yı desteklediklerini açıkladı: "Galatasaray, değerlerini Türkiye'de bir aydınlanma geleneği olan lisesinden alır. Bu değerler arasında, kimsenin ayrımcılığa uğramaması vardır, o ayrımcılığa uğrayanların yanında bulunmak vardır. Sevgili Taylan kardeşimiz, yönetim kurulu olarak, kulübümüzün mensubu olmanızdan gurur duyuyoruz ve büyük Galatasaray Ailesi olarak seni bağrımıza basıyoruz. (…) Gerekirse bu dönemde hukuki süreçler dahil olmak üzere Taylan Antalyalı'ya her türlü desteği vermeye hazırız. (…) Galatasaray'ın değerlerinde kimliğinden dolayı ayrımcılığa uğrayanların yanında durmak için illa o kimliğe sahip olmanın gerekmediği bilinci vardır."
Galatasaray Kulübü bu konuda diğer spor kulüplerini de tavır almaya çağırdı. İki olayda da Türkiye’nin demokrasi çıtası testten geçti. İstanbul Sözleşmesi’nden imzanın çekilmesi, çıtayı aşağı çekerken, GS Kulübü'nün LGBT’ye destek veren milli futbolcu Taylan Antalyalı’ya sahip çıkması, Türkiye’nin farklı yüzünü gösterdi. Bir Fenerbahçeli olarak, Galatasaray’ı kutluyorum.
Fenerbahçe’den de Taylan’a sahip çıkan bir açıklama bekliyorum. Demokrasi ve özgürlüğün temel ölçütü, 'öteki'ye karşı tutumdur. Siyasetin temel işlevi, özgürlükleri organize etmek ve onları yaşatmaktır. 'Öteki' dediğimiz zaman, Alevi’yi, Kürt’ü, Ermeni’yi, Yahudi’yi, Hıristiyan’ı, kadını, çocuğu, eşcinseli kast ettiğimizi söyleyebiliriz. İki örnek, iki tutum… İkisi de demokrasi sınavı olarak yaşanıyor.