İnsan hatalarıyla insandır. Yaşamı boyunca değişik dönemlerde değişik hatalar yapar, yapabilir. Bazı insan hatasını görür kabul eder. Eğer bu hatası nedeniyle zarar verdiği birileri varsa özür diler. Eleştiri ve özeleştiri, sol hareketlerin de çok kullandığı kelimeler. Özellikle 1920’lerde Sovyetler’de eleştiri ve özeleştirinin önemine çok vurgu yapılmış; işçilerin, yolsuzluk yapan devlet yetkililerini eleştirmeleri teşvik edilmiştir.
Sol örgütler özeleştiri yaparak hatalarını ifade etmişlerdir. Ancak bu özeleştiriler maalesef genelde teoriktir ve kağıt üstünde kalır, pratiğe yansımaz. Sol örgütler asıl hatalarını görmeyerek, başkalarının hatalarını ise büyüterek kendi hatalarını meşrulaştırmaya çalışabiliyorlar. Özeleştiri geleneğinin Marksizm’e Hıristiyanlık’taki “günah çıkarma” ritüelinden transfer edildiği de söylenir. Siyasette hatalarını görebilmek ve kendi hareketlerine çeki düzen vermek, başarılı olmanın şartlarından.
68 Kuşağı
Maalesef, bizim 68 kuşağından, gelecek kuşaklara ders olarak kalması mümkün olan bir özeleştiri çıktığını söylemek zor. Herkes kendi sol geleneğini kutsallaştırdı. Şunları da görmek gerek: Bizim kuşak, iktidarın, o zamanki askeri darbecilerin ağır hışmına uğradı. Birçok genç arkadaşımız hayatta kalabilecek koşullarda polis ve asker kurşunuyla hayatlarını yitirdiler. Devlet bizim kuşağa karşı acımasız davrandı.
Vedat Demircioğlu’nun Amerikan 6.Filo’sunun İstanbul limanına demirlemesini protesto hazırlığı sırasında hayatını kaybetmesiyle başlayan bir süreç içinde, polisle birlikte bazı devlet destekli sağcı grupların saldırılarıyla çok sayıda arkadaşımız yaşamını yitirdi. Aynı dönemde Avrupa’da da yaygın gençlik eylemleri vardı. Şiddetli çatışmalar oldu.
Sonunda dalga durulunca Avrupa 68 kuşağının ayaklanmasını değişim için bir enerjiye çevirebildi. O kuşak içindeki birçok eylemci, bir süre sonra Avrupa’nın kaderini etkileyen siyasetçiler haline geldi. Bizde ise devlet bu meseleyi kan davası haline getirdi. O dönemin eylemcilerini damgaladı. Haklarında istihbarat raporları düzenledi, devlet kademeleri içinde görev yapabilmelerini yasakladı.
Hatayı kabullenmek
Peki madalyonun diğer yüzü? Biz kendi hatalarımızı görüp gereken dersi çıkarabildik mi? Şiddet ve silah meselesini masaya yatırabildik mi? Sol hareketin gelişmesine, ülkenin demokrasisi yönünde ilerlemesine engel oluşturan eylemler, insanları kaçırmalar, rehine almalar, cana kıymalar bir şekilde ya onaylandı ya da hatırlanmak istenmedi.
Kendi hatalarını eleştiremeyen, özeleştiri yapamayan sol hareket katılaştı, kuraklaştı ve ülkenin kaderi üzerinde rol oynayabilecek bir güç yaratamadı. Bu özeleştiri yoksunluğunun bir nedeni de şu: 68 kuşağının öncü kesimlerinin birçoğunun eylemler sırasında yaşamını yitirmesi, idam edilmesi, bir dokunulmazlık hissiyatı doğurdu. Bu mesele bence hâlâ güncelliğini koruyor.