Siyasi yelpaze öyle bir karışık ki, kimin nerede mevzilendiği hiç belli değil. Partilere bakın.
Kimi solcu olayım diyor, bir türlü olamıyor, oraya buraya savruluyor.
Kimi muhafazakârlığa özeniyor ama yüzüne gözüne bulaştırıyor. Kimi renksiz kalayım diyor, onu da beceremiyor, sürekli renk veriyor.
İstanbul’daki Şeb-i Arus Törenleri, bu keşmekeşin en canlı örneğidir.
Ben de diyorum ki: Yahu bırakın bunları. Hiç değilse...
- Olduğunuz gibi gözükün. Çünkü gözüktüğünüz gibi olamıyorsunuz. Hele bu ittifaklar yüzünden, sizi teşhis etmekte zorluk çekiyoruz.
Bir tanecik olsun alâmet-i farika bırakmadınız. Amblemleriniz bile işe yaramıyor.
# Duvar yazısı
İstanbul’da mezar kalmıyormuş. Ey İstanbullular! Elinizi çabuk tutun.
Aynı familya
Darbeci Hafter’in kalıbına, kıyafetine ve hele üstündeki üniformaya bakarsanız, onu sahici bir general zannedersiniz...
Suriye - Irak hattında gördüğünüz o sahte Halifeler gibi, Hafter de kerameti kendinden menkul, Libya sahtekârı bir çakma komutan.
Yenisi gelene kadar.