Yeni kurulan partiler, ittifaklarda yer almayıp, tartıya - önce - tek başlarına çıkacaklar galiba. Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu, sanırım böyle bir yolu tercih ediyorlar. Muharrem İnce deseniz, millet ittifakının yine içinde sayılır ama tek başına, yani kimseyle angajmana girmeden yürüyecek. Mustafa Sarıgül, bağımsızlığını zaten ilan etti. İkinci turu bekleyecek.
Öztürk Yılmaz? Gerçi muhalif cephede görünüyor ama sırf antierdoğancılık yapmak için parti kurmuş değil... Fatih Erbakan? Zaten babasının oğlu... Batı Kulüpçüler’le bir araya gelmez.
...........
Yeniler böyle... Eskiler ise... DSP, Ecevit’in ilkeleriyle yürüyor. Hiçbir ittifakın içinde yer almayacak. Doğu Perinçek? Aynı yerde durup istikrarlı çizgisini koruyacak. Demokrat Parti? Belki o deplasmana çıkabilir.
Oğuzhan Asiltürk’ü ekranda görünce, Saadet Partisi’nin gerçek kimliğini hatırlıyor insan... SP, sahiden mühim bir partidir. Sadece siyasal değil, görünmeyen bir sayısal ağırlığı da vardır ki, müttefiklerine sinerji yükler. Bu bakımdan... İttifaklardaki rolü büyüktür. Temel Karamollaoğlu partinin bu özelliğini, çok zekice kullandığına göre, hiç saplantıya kapılmayıp, ilk seçimde SP’yi gerçek yörüngesi’ne ve çizgisine oturtacağa benzer. Oğuzhan Asiltürk, bana bu çağrışımları getirdi.
Peki HDP?.. Onun akıbetine İYİ Parti karar verecek. Hem de CHP’ye rağmen. Bakalım, kim kimin sayesinde Meclis’te oturuyormuş, göreceğiz.
Not: Bugün Çalışan Gazeteciler Günü ama Evde Çalışan Gazeteciler Günü... Kutlu olsun.