Giriş
Ülkemizdeki Instagram’a erişim kısıtlamasıyla birlikte influencer’lar yani sosyal medya etkileyicileri odak konusu oldu. Bu kişiler ekonominin çarkları için ciddi bir rol üstleniyor. İşlerinin bozulduğu yetmezmiş gibi bir de ‘kolay hayat’ yaşamakla, ‘vergi ödememekle’ suçlanıp adeta çarmıha geriliyorlar. Tanıdığım birçok profesyonel, vergisini ödeyen, 9-6 mesaisi olandan daha uzun süre çalışan influencer var. Bir de sadece bedeni veya serveti üzerinden ‘teşhirciliği’ kullanarak veya tüm gün Baskül Ailesi’ndeki Güven Pazarlama gibi (bunu gençler bilmez) dandik ürünlerin tanıtımını yaparak kitle edinenler var ve işte onlarla büyük bir hesaplaşma yaşanıyor. Ve tahmin edeceğiniz gibi bu grup çoğunlukta. (Bu arada gelir eşitsizliğinin yüksek olduğu ülkelerde kadınların teşhirci paylaşımlarının daha fazla olduğuna dair 2018’de yayınlanmış bir araştırma raporu vardı). Sanmayın ki bu türden bir tartışma sadece bizim ülkede oluyor. Dünyada da sosyal medya ünlülerine karşı bir ‘antipati’ dalgası yükselişte.
21 MİLYAR DOLARLIK PAZAR
Bildiğimiz anlamdaki influencer dönemi sona erdi. 2000’lerde blog yazarları ‘güvenilir kitle’ yakalayınca markalar onlarla işbirliği başlatmıştı. 2004’ten itibaren de markaların Chriara Ferragni gibi makro influencer’lar, sonrasında da hedefe yönelik kitleleri yakalamak için mikro influencer’larla çalışma dönemi başlamıştı. Bugün influencer’ların yarattığı pazarın değeri 21 milyar dolar. Sosyal medya kullanıcılarının yüzde 72’si influencer. İşte bu nedenle yozlaşma kaçınılmaz. Hiçbir zaman giymeyeceği, yemeyeceği, içmeyeceği, sürmeyeceği ürünleri tanıtanlar, tüketicilerde güvensizliği tetikledi. Şimdi markalar yeni yollar geliştirmeye başladı. Birçok şirket kendi çalışanlarını marka elçileri olarak kullanıyor. Örneğin pazarlama departmanı çalışanları, şirketlerinin kendilerine yılbaşı veya doğum günü hediyelerini paylaşarak tanıtım yapıyor. Bu daha samimi bulunuyor. Bu kişilerin maaşlı çalışan olması, yani bu ürün tanıtımından bir menfaatlerinin olmadığı izlenimi işe yarıyor. Bu olağan görünen paylaşımların arkasında tabii ki medya danışmanları oluyor. E-perakende zincirleri çalışanlarının ‘tüyo’ verdiği içerikler artıyor. Influencer’lar daha özel önerilerde bulundukları üyelikli mesajlaşma kanalları kuruyor. Bu gelişmelerle birlikte geleneksel medya profesyonellerinin değeri de daha iyi anlaşılıyor. Instagram’ın yokluğu, sanala yapılan yatırımın suya yazı yazmaktan farksız olduğunu bir kez daha hatırlatmış oluyor...
PLAJ VOLEYBOLCU KADINLARIN BİKİNİSİ DÜNYAYI GERDİ
Kadın plaj voleybolcuların formaları her olimpik dönemde olduğu gibi yine gündem oldu. Kadınlar bikini altı giyerken erkekler şort ve bol atlet giyiyor. Bu da bu spor dalının cinsiyetçi olup olmadığı tartışmasına yol açıyor. Bu konudaki kafa karışıklığını giderelim. Bu dal, gösteri sporu olarak 1992’de olimpiyatlara dahil edildi. 1996’da resmi olimpiyat başlangıcını yaptığında kadınlara bikini altı giyme zorunluluğu vardı! Yani tamamen reyting için kadınların soyunması isteniyordu. 2012’de forma, insanların dini ya da kültürel inançlarını kapsayacak şekilde güncellendi. Yani voleybolcular ister bikini altı ister şort ister tayt giyebiliyor.
Fransız oyuncular Alexia Richard ve Lezana Placette de geçen hafta bikini üstlerinin altına şort ve tişört giydi.
Örneğin geçen hafta İspanya ve Mısır arasındaki kadın plaj voleybolu maçındaki görüntü çok konuşuldu. İspanyol ekip bikini altı, Mısır’ın başörtülü ekibi de de tayt giydi. Bikini tercih eden kadın voleybolcular kumun üzerinde kıyafetle oynamanın zor olduğunu söylüyor. Bikini altı giymeyenler kalçalarını göstermek istemediklerini ve taytın içine kumun daha az girdiğini söylüyor. Sonuçta bu sporu yapmadığımız için bilemeyiz.
GÜNEŞ YANIĞI MAKYAJI
Bu kez de güneşten aşırı yanmış, hatta neredeyse 1. derece yanık olmuş gibi görünmek moda! Hailey Bieber, Emily Ratajkowski, Sabrina Carpenter gibi gençliğin idolü olan isimler, ‘güneş yanığı makyajı’yla ortaya çıkıyor. Bu görüntüyü vermek için ultra parlak allıklar kullanılıyor. Allıklar fondötenden önce yanaklara, buruna ve alna uygulanıyor. Sonra makyajın üzerine de sürülüyor. Neredeyse her hafta yeni bir güzellik trendi görüyoruz. İşte bunlar hep ‘içerik.’ Bu kadar çok marka ve ürünle yapılabilecek şey onlara kullanım amaçları yüklemek. Trendlerle sosyal olarak bir onay zemini yaratmak.
