Süleyman Şefik Paşa, Halep’te görevliyken, Yahudi asıllı rakkase Raşel Hanım ile evlendi. Tepki çekmesin diye eşinin adını Ayşe’ye çevirdi ve Müslüman yaptı. Süleyman Şefik Paşa’nın Ayşe Hanım’dan dört çocuğu oldu: Rabia, Perizat, Sihamettin ve Belkız...
Belkız Hanım’ın tam adı Belkız Rufa Kemali Söylemezoğlu’dur. Ancak Avrupa’da Belkıs Kemali adını kullanıyordu. Bir defasında bir trafik kazasına karıştı, üstelik alkollüydü… Gazeteler soyadından ötürü, “Mustafa Kemal’in kızı kaza yaptı” diye haber yaptı. Bu durum, Türkiye ile Avrupa arasında bir diplomatik krize yol açtı.
Peyami Safa, Nazım Hikmet, Fikret Mualla, Sait Faik gibi meşhur yazarlar, Belkız Hanım’ın Türkiye’de aşk yaşadığı kişilerdi. Belkız Hanım, ünlü yazar Yahya Kemal’in de kendisine aşık olduğunu iddia eder. Belkız Hanım, Mısır Kralı I. Faruk, İsveç Kralı VI. Gustaf, Monako Prensi III. Rainier, Grace Kelly, Milford Haven 3. Markizi David M. Mountbatten, Eva Bartok, Merle Oberon ve çeşitli Hollywood yıldızlarının dostluğunu kazandı, onların davetlerinde yer aldı.
1954’te “Çılgınlar Cehennemi” adlı filmde Eşref Kolçak ile başrolde oynadı ancak uluslararası magazin medyasındaki ününün etkisi onu, Yeşilçam’dan uzaklaştırdı. Çok iyi piyano çaldığı ve Batı danslarında son derece yetenekli olduğu bilinir. İngilizce, Fransızca ve İtalyancayı ana dili gibi konuşurdu. Çok iyi yüzer, eskrim bilirdi, otomobil sürerdi.
Güzelliği dillere destandı. Yanağındaki beninden dolayı “Benli Belkıs” lakabıyla anılırdı. Paris’e, Londra’ya gittiğinde gazeteler “Türk incisi geldi” diye manşet atardı. Belkız Hanım, İstanbul sosyetesinin kadınları için Paris modasının canlı mankeni gibiydi. İstanbul’da ilk bikiniyi giyen kadın oydu. Aynaya çok düşkündü: “Ben kendi kendimi özlerim, kendimi göresim gelir” derdi.
Liseyi Amerikan Kız Koleji’nde okudu ama tamamlayamadı. “Çok güzelsin” sözünü sürekli duyuyordu ama güzelliğinin etkisini ilk kez kolejde fark etti. Erkeklerin gözü hep üzerindeydi. Lisede okurken paşa babasının maddi durumu bozuldu, oturdukları köşke haciz gelmesi an meselesiydi. Annesi, “Evlenmek zorundasın!” dediğinde, “Neden ben, Rabia ablam daha büyük, o evlensin” dedi. Annesi: “Çünkü sen daha güzelsin, zengin adamlar güzel kadın ister.”
14 yaşında Bursalı genç tütün tüccarı İhsan Bey ile evlendi. Erkeklerle hikayesi işte böyle başladı. Kocasıyla gittikleri Ankara Palas’ta, Gazi Mustafa Kemal ile dans ettiğinde herkes büyülü gözlerle ona baktı. Güzelliğinin her şeyi değiştirebileceğini daha iyi anladı. Yaş farkından dolayı bu evlilik uzun ömürlü olmadı. Daha sonra avukat Sadi Rıza Dağ ile evlendi. Dağ Bey ile de fazla oturamadı. Mısır Krallığı’nın önemli devlet adamı, Kahire’nin meşhur Endülüs Bahçeleri’nin sahibi Gallini Fahmy Paşa ile evlendi. Dördüncü evliliğini ünlü Fransız sanayi devinin veliahtı ve avukat Pineaud ile yaptı. Sonrasında Sherlock Holmes’un yazarı Sir Arthur Conan Doyle’un oğlu Adrian Conan Doyle ile yaşadığı aşk dünya basınında uzun süre konuşuldu. Belkız Hanım, son evliğini Tevfik Yürüten ile yaptı, bu evlilik sadece 15 gün sürdü!
“Eğer, Havva Anamız, Adem Babamıza elma yedirmemiş olsaydı, benim şimdi halim ne olurdu diye hep düşünürüm. Bununla beraber, hayatımda erkeklere asla elma ikram etmek zahmetine katlanmadım. Onlar, zaten büyük dedeleri Adem’in yediği elmanın, büyülü tesiriyle hep karşıma çıktılar. Güzel kadın için dopdolu yaşama imkanı vardır ama mesut olma imkanı yoktur. Keşke ben, sadece mesut olsaydım” sözü, aslında hayatının özetidir. Son döneminde rezaletler, sevgili ölümleri, intiharları onu epey yıprattı. Hayatını “güzelliğin felaketi” olarak tanımladı. 56 yaşında öldüğünde, gazetelerde sadece iki satır haberi çıktı: “İstanbul’un ünlü kadınlarından Benli Belkıs sabah evinde geçirdiği kalp krizi sonucu vefat etti.”