Günümüzde “Mutluluğun formülü nedir?” sorusuna verilen yanıt, muhtemelen ‘zenginlik’ olur! İkinci sırada büyük olasılıkla ‘başarılı bir kariyer’ yanıtı gelir… 2018 yılında yüz bin, üniversite birinci sınıf öğrencisine aynı soru soruldu. Öğrencilerin yaklaşık yüzde 55’i gelecekteki kariyerlerinde başarılı olmayı mutluluk ile eşleştirdi. Öğrencilerin yaklaşık yüzde 83’ünün yanıtı ise maddiyat oldu.
Peki, gerçekten kariyer ve maddiyat mutluluk için yeterli oluyor mu? Bu konuda 85 yıldır devam eden bir araştırma var; araştırma mutluluğun formülünü bulmaya çalışıyor. Kuşaktan kuşağa aktarılan ve insanları tüm yaşamları boyunca takip eden bu araştırma “Harvard Yetişkin Gelişimi Çalışması” olarak biliniyor. 1938 yılında W. T. Grant’ın başlattığı bu çalışma, 268 Harvard Tıp Fakültesi öğrencisi üzerinde yapıldı. Araştırmacılar, hangi koşulların bu gençleri daha mutlu kıldığını anlamaya çalıştı. Deneye katılan en ilginç isim, aynı dönemde Harvard Üniversitesi’nde okuyan ve deneye gönüllü katılan J. F. Kennedy idi.
Ancak bu sıralarda benzer bir çalışma daha yapılıyordu. “Glueck Study” adlı bu araştırma, fakir ve dezavantajlı ailelerden gelen 12-16 yaş arası 456 erkek çocuk üzerinde yapıldı. Daha sonraki yıllarda bu iki araştırma birleştirildi ve dünyanın en uzun soluklu araştırması başladı. Çalışmaya başlangıçta 724 kişi katılsa da zaman içinde katılımcıların eşleri, çocukları da bu araştırmaya dahil oldu. Sonuçta ortaya 3 bin kişinin yer aldığı bir araştırma çıktı. İlerleyen yıllarda bu gençlerin her biri farklı kariyerlere sahip oldu. George Vaillant, 2012 yılında bu deneyin sonuçlarını paylaştığı bir kitap yayımladı. Bu araştırma sonucunda mutluluğun formülü, sağlık ve sosyal ilişkiler ile ilintili çıktı. Fiziksel ve ruhsal olarak daha sağlıklı olan insanlar, daha mutlu yaşlanıyordu. Araştırmanın en şaşırtıcı bulgusu, sosyal ilişkilerin önemini vurgulayan kısmıydı…
2010 yılında araştırmacılar, 300 binden fazla katılımcının yer aldığı 148 çalışmayı inceledi. Özellikle evli olmanın uzun yaşam süresi ile bir ilişkisi var gibi gözüküyordu. Evli erkekler, evli olmayanlara göre ortalama 12 yıl daha fazla yaşıyordu. Evli olan kadınlar da olmayanlara göre ortalama 7 yıl daha fazla yaşıyordu. Yapılan bir başka araştırmada sosyal ilişkileri güçlü olmayan kişilerin, kalp krizi riskinde yüzde 29, felç riskinde ise yüzde 32 daha dezavantajlı olduğu görüldü. Araştırmalar, mutlu bir yaşam için sosyal ilişkilerin önemini vurgulasa da ortada başka bir sorun var: Yalnızlık günümüzde giderek artıyor, insanlar içine kapandı, daha bireyselleşti. Özellikle gençler arasındaki iletişim gittikçe azalıyor, dijital yalnızlık artıyor.
Bu nedenle pek çok uzman sosyal bağlardaki zayıflamanın daha da artmasından endişe duyuyor. Uzmanlar, yalnızlığın uzun süreçte hem ruhsal hem de fiziksel sorunlara yol açacağının farkında. Yalnız insanlar genelde kendilerini koruma eğilimindedir. Kendisini koruma altına alan bir kişi, insanlarla arasına mesafe koyar. Mesafeli davranınca da sosyalleşme azalır. Kısır döngü bu şekilde devam eder. Sosyalleşme de tıpkı beslenme ihtiyacı kadar önemlidir. Çünkü beynimiz için yalnızlık, açlık ve susuzluğun yaptığı etkiyi gösteriyor. 2021 yılında Cambridge Üniversitesi’nde yapılan bir araştırma, yalnızlığın açlık ve susuzluğun yaptığı etkinin aynısını gösterdiğini söylüyor. Araştırmacılar, 80’li yaşlara gelen kişilere “Kendiniz ile ilgili gurur duyduğunuz en önemli şey nedir?” sorusunu yöneltti. Bu soruya yanıt verenlerin hiçbiri kazandıkları paradan, kariyerden ya da diğer başarılarından söz etmedi. Herkes hayatlarında en gurur duydukları şeyin, aileleri ve arkadaşları ile kurdukları güzel ilişkiler olduğunu söyledi…