Giriş
Turizm konusunda çalışan otoriteler yıllardır aynı şeyi söylüyor: “Türkiye’nin yeme içme kültürüne dair hikayeler/ürünler ya da spesifik yerler dizilerde filmlerde kullanılsın, bundan daha büyük tanıtım yok” diye... Ama bugüne dek bu konuda önemli bir adım atılmamıştı...
O yüzden galiba, geçtiğimiz günlerde Netflix’in yeni filmi ‘The Old Guard’ta yapılan Türkiye reklamı resmen hepimizi heyecanlandırdı.
Charlize Theron filmde ballandıra ballandıra baklava yiyordu. Platformun, sosyal medyadan filmdeki kareleri yayınlaması ve oyuncuyu etiketleyip “Afiyet olsun” yazmasına ise oyuncudan da şu cevap geldi: “Şimdiye kadar yediğim en iyi tat. En iyisinin Gaziantep’te olduğunu duydum.”
İşte bu cevap, Gaziantep’teki baklavacılar kadar hepimizi mest etti. Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin anında Theron’a baklava yollayacağını ve onu Gaziantep’e davet edeceğini duyurdu.
Gaziantep’te genelde fıstıklı baklava yenir ama Theron’a filmde fındıklı (kesin cevizlidir o!!) yedirilmesi de bence on numara hareket. Çünkü baklava dediğin cevizli olur! İşin şakası bir yana, bu film Türkiye’nin kalbini kazandı. Oscar gecesi menülerinde Türk yemeklerinin yer almasının ardından yeni adımlar atılmalıydı, bu fırsat değerlendirilmeliydi... Bu oldu. İyi ki oldu. Bu konuda çalışmaya başlanmalı.
AÇIKHAVA'DA YARI KAPASİTE KONSER
Pandemi sonrası herkes ‘ne zaman tekrar konser izleriz’ merakındaydı; işte o gün geldi. İstanbul’un yaz klasiği olan Harbiye Açıkhava Tiyatrosu konserleri 23 Temmuz’da başlıyor. Özel pandemi önlemleriyle elbette.
4 bin 536 kişilik mekandaki koltukların yarısı kullanılacak; seyirciler çapraz düzende oturacak. Maske, hijyen gibi özel önlemler de geçerli.
Geçen sene 60 bin+KDV olan mekan kirası, bu yıl 120 bin+KDV olarak güncellenmiş. Yani büyük oranda zam var. Bu yüzden o sahneye çıkmak isteyen sanatçılar bir iskontoya gitmiş. Maliyetler artınca, herkes elini taşın altına sokmuş bir nevi.
Bu yılın şampiyonu Yıldız Tilbe. 4 gece konser verecek. Onu Berkay ve Simge izliyor. Açıkçası en çok Simge’nin üçüncü en çok bilet satan isim olmasına şaşırdım ama söylenen şu: Akustik konserleri YouTube’ta büyük ilgi gördü, pandeminin en yaradığı isim oldu.
Ayrıca Açıkhava’da ilk kez sahne alacak olması da ilgiyi artırmış. İzleyip görelim.
BİR 'BULUŞMA' HİKAYESİ
Flaş flaş flaş... Basket yıldızı Cedi Osman ile son dönemin parlak oyuncularından Ebru Şahin Alaçatı’da yakalanmış. Üç hafta önce bu ilişki yazıldığında; iddialı cümlelerle gazeteciler yalanlandığı için büyük haber tabii.
Yakalanınca da arabanın içinde saklanmalar, şaşırmalar falan olmuş haliyle. Burada iki hata var: Birincisi, birbirlerini yeni tanıyorlardır, henüz emin değillerdir, dolayısıyla da söylenecek bir şey yoktur; o zaman susarsın! “Hava sıcak tabii, araştırmak yerine boş haber yapmak daha kolay, ayıp” diye büyük cümleler kurmak neden?
İkincisi, yakalanınca kötü bir şey yapmış gibi saklanmak, utanmak, başını eğmek niye? Gencecik iki insan, bekar, birbirinden hoşlanmış. Ne var bunda? Utanılacak bir şey mi var ortada? Özellikle erkeklerin böyle durumlarda delikanlı gibi davranması lazım, yanındakini tanımıyormuş gibi yapması değil. Aksi hiç yakışmıyor.
HER SEMTE MAMAMATİK ŞART
Bir arkadaşım sayesinde öğrendim; Esenler Belediyesi sahipsiz kedi ve köpeklerin beslenme ve su ihtiyacını karşılamak için, belli yerlere Mamamatik makine koymuş. Nedir bu Mamamatik?
1 TL atıldığında, sokak hayvanları yesin içsin diye haznesinden kuru mama ve suyu yeme kabına boşaltan makineler.
Makinede toplanan paralarla da aynı firma Mamatik’teki yemleri alıyormuş. Şahane değil mi? Çoğumuz sokaktaki kedi köpeklere kayıtsız kalmak istemiyoruz belki ama günlük koşturma içinde, o an mama bulmak mümkün olamıyor.
Esenler Belediyesi işte bu yüzden, özel bir firmanın ürettiği mama istasyonlarını semtin 5 noktasına yerleştirmiş. Gayet medeni, çevreci ve temiz bir yolla sokak hayvanlarını besleyen bu projeye vatandaş da büyük ilgi göstermiş. Farkındalığı artırmak sadece sözle olmuyor, bazen böyle güzel girişimler de gerekiyor. Tüm belediyelere örnek olsun.
ÇEKİRDEK KEYFİNDEN OLDUN, İYİ Mİ?
Bir şahane karar da Üsküdar Belediyesi’nden geldi. Geçenlerde sahil hattında çekirdek yemek yasaklandı... Diyeceksiniz ki ‘çekirdek yemenin yasaklanmasına ne diye seviniyorsun?’
Şundan: Daha on gün önce yazdım; Tarabya-Sarıyer sahil hattında sabah yürüyün de pisliği görün! Bütün sahil çöp ve çekirdek kabuklarıyla dolu. Kimse çöpünü bir poşete koyup çöpe atamıyor nedense!
Sen medeni olmamakta, sokakları babanın çöplüğü gibi kullanmakta, doğru şeyi yapmamakta direniyorsan, ortalığa çöp saçıyorsan sana yasak şart! Yani belediye sesimi duydu ama yanlış belediye duydu! Darısı bizim sahil hattının başına inşallah.
