Türkiye’nin en büyük lobisi onlar bence; taksiciler. Hep bir şey istiyorlar ama asla memnun olmuyorlar! İstanbul gibi dev bir metropolde herkese yetecek kadar yolcu varken, hır gür çıkarıp şoförleri dövdüler ve Uber’i bitirdiler. Kendi eksiklerini, yanlışlarını, kabalıklarını, pis araçlarını görmezden geldiler, yolcu beğenmediler, güzergah beğenmediler, üstüne zam istediler ama asla değişmediler, asla düzelmediler.
İnsanlar mecburen korsan taksiye dadandı; bu kez onlarla uğraşmaya başladılar. Yalan yok, ben de kullandım korsan taksi.
Parası pulu önemli değil, para farkı da zaten çok büyük değil ama taksi yok İstanbul’da kardeşim, taksi yok! Araç bulamıyoruz! Yağmurda, çamurda, hava kötüyken, trafik saatinde vs binbir türlü bahane var, taksi yok şehirde!
Dün Mehmet Coşkundeniz de yazdı köşesinde, ‘neden korsan taksi?’ diye. Tamam mecbur kalıp kullanıyoruz da, korsan taksiler çok mu iyi? Onun da başka sorunları var…
Bir kere taksicilerden daha yoğunlar! Yola çıkmaya karar verdiğinde arıyorsun, müsait değillerse bekliyorsun. Şoförlerin numarasını kaydedip mesaj atmak zorunda kalıyorsun, şoförlerin yanlarına oturmak zorunda kalıyorsun derken o da ayrı rezillik…
Kavga gürültü yerine şunu anlamak lazım artık: Mevcut taksiler İstanbul’a yetmiyor ve herkese yetecek kadar yolcu var. Biri el atsın şu soruna ve çözsün lütfen. Taksici ve yolcu cinayetleri çıkmadan birilerinin bunu yapması şart.
Sunucuyu değil, o ortamı sağlayanı alkışlamalı…
Eşi Lisa’yı kaybetmenin acısıyla ölmek isteyen, karısından hatıra kalan köpeğini bırakamadığı için de bir türlü intihar edemeyen Tony; hayatta kaybedecek bir şeyi kalmadığını düşenerek yaşamayı sürdürür… Acısını herkesten çıkararak, dalga geçerek, kaba davranarak, insanları yok sayarak, hatta onların acılarını umursamayarak. Ricky Gervais’in yaratıcısı olup başrolünde yer aldığı Netflix dizisi ‘After Life’tan bahsediyorum...
Oynadığı karakter nasıl sarkastikse; Altın Küre ödüllerini sunarken de resmen aynı adamdı. Dizisini tesadüfen Altın Küre’den birkaç gün önce izledim. Sonra malum, Altın Küre Ödülleri’nde yaptığı konuşmayla ödül alanlardan daha fazla gündem oldu, konuşması dünya çapında yankı yarattı. İzleyen izlemiştir, film endüstrisine sıkı ayar verdi.
“Hepiniz çok duyarlı olduğunuzu iddia ediyorsunuz ama IŞID online bir patform kursa hemen menajerinizi ararsınız değil mi?” dedi misal. Kimi onu son derece cesur bulurken, kimi kibirli buldu. Atladığımız şey şu: Bu, sahneye fırlayan birinin yaptığı korsan bir konuşma değildi. Parası ödenmiş, hazırlanmış bir şovdu. Ses çıkarsın isteniliyordu. Öyle de oldu. O yüzden bu sadece, o stand up’çının cesareti değildi. Altın Küre ekibinin cesaretiydi. Özeleştiri yapmayı istedikleri için, sarsmak istedikleri için, bir şeyler demeye çalıştıkları için önemliydi.
Peki Türkiye’de bir ödül töreninde biri bunları söylese ne olurdu? İşte buraya bakalım derim. İnsanlar sahneye çatal bıçak mı fırlatırdı yoksa Altın Küre’deki gibi alkışlayıp kahkahalar mı atardı? Yani Ricky Gervais’den çok, o medeni ortama bir alkış lazım diyorum.
Bu kez üzdün WhatsApp!
Jan Koum ve Brian Acton ikilisinin 2009 yılında hayata geçirdiği WhatsApp, dünyanın en etkili ve en çok kullanılan haberleşme uygulamalarından biri. 1.5 milyar aktif kullanıcıya sahip uygulamanın başarısının en önemli nedeni ücretsiz olması elbette.
Ama onun kadar önemli ve şahane bir özelliği de reklam almamasıydı. Hatta 2014 yılında uygulamayı satın alan Facebook; kullanıcılara platformu gelir amaçlı kullanmamak adına da söz vermişti.
Yani reklam almayacaktı! Ancak her söz bozulmak için tutulmaz mı? Yeni güncellemeyle birlikte WhatsApp da artık reklam alacak. Herkes derdini WhatsApp üzerinden anlatıyor, herkesin hayatı WhatsApp üzerinden dönüyor malum; çağ WhatsApp çağı artık. Ama konuşma listelerinin arasında sürekli reklam görecek olmak asap bozucu.
Sosyal medya hesaplarında zaten takip ettiğimiz kişi sayısından daha çok reklam çıkıyor karşımıza, bi sen eksiktin WhatsApp!! Mark Zuckerberg, bu kez gerçekten üzdün!
‘Başkası sanıp’ adam öldürmek!
Emre Tyler Mays, henüz 17 yaşındaydı... Ağabeyiyle kavga edip yaralanınca Şişli Etfal’e götürüldü. Emre, hastane önünde ambulanstan indirildiğinde, başka birinin bıçaklı saldırısına uğradı.
Kendisine saldıran kişi, kavga yüzünden yakınları aynı hastanede yatan 22 yaşındaki Akın Kutlu. Ambulansla gelen kişiyi, kavga ettiği hasımlarından biri zannedip saldırdı. Ağır yaralanan ve acil ameliyata alınan 17 yaşındaki Emre hayatını kaybetti. Çünkü bir manyak öyle ‘sandığı ‘için!
Bir hiç uğruna! Bu nasıl bir rahatlık, bu nasıl bir şuursuzluktur? Haberi okurken şok oldum ve şunu düşündüm:
Şans eseri yaşıyoruz. Öldürmek ne kadar da kolay. Öldürmeyi de geçtik, yanlışlıkla adam öldürmek başladı şimdi de. İnanılır gibi değil ve çok yazık.