Şirin SeverBir kadın, başkan yardımcısı olurken…

HABERİ PAYLAŞ

Bir kadın, başkan yardımcısı olurken…

Gündemden gündeme savruluyoruz resmen… Mesela arabasının lastiğinin patlamasından yola çıkarak “İnsan erkeğin gücünü istiyor, iyi ki kocam var” diyenleri tartışırken… Bir anda ABD, ilk kadın başkan yardımcısını seçiveriyor! Savruluş geniş bir yelpazede ve epey sarsıcı anlayacağınız! Biz böyle zavallı, kocasız kadını yok sayan, kadını küçümseyen bir gündemde akıl sağlığımızı korumaya ve gücümüz yettiğince itiraz etmeye çalışırken...

O sırada dünyanın en büyük gücünün bir kadını ilk kez başkan yardımcısı seçmesine seviniyoruz, umutlanıyoruz, bir yandan kendi adımıza üzülüyoruz, utanıyoruz falan. Ben çoğu zaman kendimi aptallaşmış hissediyorum mesela. İnsanlar nelerle uğraşıyor, bizim uğraştığımız şeylere bak diye hayıflanıyorum. İçimden şöyle cümleler geçiyor: Arabanın lastiği patladıysa ne olmuş?

Haberin Devamı

Bir kadın, başkan yardımcısı olurken…

Öğrenirsin, yaparsın, yardım çağırırsın. Kocan var diye sevin tabii… Sevinme demiyoruz ama hobi olarak sevin! Bak ne kadınlar var, başkan yardımcısı seçiliyor, bunu başarıyor, belki sonraki adım büyük gücün başkanı olmak.. ABD’nin yeni başkan yadımcısı Kamala Devi Harris, zafer konuşmasında bu umudu yaydı zaten.

“Bu göreve gelen ilk kadın olabilirim ama son kadın olmayacağım” derken tüm dünya kadınlarına seslendi. Şimdi herkes partisinden, politikasından, bahsedip duruyor ya; biraz durun… Göçmen bir kızın, ilk siyah ve Asya kökenli kadın başkan yardımcısı olmasının tadını çıkaralım önce. Sonra istediğiniz yerden saldırırsınız.

Bu Türkler’in başarısı ne yazık ki bizim değil!

Bir kadın, başkan yardımcısı olurken…

Dünyayı kurtarırlar mı bilmiyorum ama bize büyük umut ve mutluluk verdikleri muhakkak. COvID- 19 aşısında yüzde 90 başarıya ulaştığı konuşulan BioNTech şirketinin başındaki iki Türk’ten bahsediyorum. Prof. Dr. Özlem Türeci ve Prof. Dr. Uğur Şahin’den. Göçmen bir ailenin çocuğu Uğur Şahin. Ailesi, o dört yaşındayken Almanya’ya göçmüş. Babası fabrikada çalışmış yıllarca.

Almanya’da okula başladığında Almanca’ya yeteri kadar hakim olmadığı için öğretmenleri ona ‘okuyamaz’ demiş ve algısı düşük çocukların okuduğu bir okula yollamak istemişler. Ama onun hakkını komşuları savunmuş. Başarıyla okumuş ve tıp fakültesine girmiş. Kendisi gibi göçmen bir ailenin çocuğu olan eşi Özlem Türeci ile de eğitimleri sırasında tanışmışlar. Hikaye böyle. Demem o ki, o iki göçmen ailenin çocuğu, bu başarıya Türkiye’de imza atsaydı, ülke olarak daha çok sevinebilir, göğsümüz daha fazla kabarabilirdi.

Haberin Devamı

Şimdi sadece yurt dışında aldıkları eğitimin, çalışmalarına orada verilen değerin tadını onlar çıkarabilir. Biz ancak kendimizi dövüp ‘bizden cacık olmaz’ diye eleştirirken; bu iki Türk’ün başarısını uzaktan alkışlarız. Sahi? Yurt dışına kaptırdığımız büyük beyinlerden, bu beyin göçünden artık ders çıkarmanın zamanı gelmedi mi?

Bu mudur meşhur olmak?

Önce üstteki iki yazıma bakın… Şimdi de var olmak için saçmalık peşinde koşanlara! Süt firmasında süt banyosu yaparak meşhur olmaya çalışan zavallı tip günlerdir konuşuluyor. Bir de onca felaketin/acının üzerine deprem videosu çekip ünlü olmaya çalışan başka bir zavallı çıktı! Şaka desen değil, komik desen hiç değil.

Ne bir farkındalık var, ne bir empati, ne akıl kırıntısı. Sadece meşhur olmanın dayanılmaz saçmalığı. Nerden baksan ahmakça! İnsanlar hayatta neler başarıyor, onlar ise ‘hiçbir şey yaparak’ meşhur olmaya çalışıyor. İsimlerini bile yazmıyorum çünkü onlardan o kadar çok var ki. Bu ülkede her anlamda beyin göçü var. Beyni göçüp gidenler daha fazla tabii.

Haberin Devamı

Sayın RTÜK üyelerine birkaç sorum var…

Bir kadın, başkan yardımcısı olurken…

Bugün bizi biraz yerden yere vurdum ama bazen birikiyor böyle, kusuruma bakmayın lütfen… Karnemizde başka bir kırık notumuz daha var, ondan da bahsedeyim yeri gelmişken. Gerçekle senaryoyu birbirinden asla ayıramıyoruz, bu dersten hep kırık not alıyoruz ve kalıyoruz maalesef. ‘Sadakatsiz’ dizisine verilen RTÜK cezasından bahsediyorum. Dizinin ana karakteri ‘Asya’, kendisini aldatan eşinden intikam almak için onun arkadaşıyla birlikte oldu.

RTÜK de bastı cezayı tabii: “Evlilik dışı ilişkileri normal gibi gösteren, çocuk ve gençleri olumsuz yönde etkileyebilecek rol modeller oluşturan” diye başlayan cümleler… Kimse buna doğru demiyor, haklı da demiyor, adı üstünde senaryo. Ama cezayı kestiniz. O zaman size birkaç sorum var sayın hakim, pardon RTÜK:

  1. Reality show’larda bunun gerçekleri yaşandı malum, itiraflar havada uçuştu. Kim özendirici sizce?
  2. Dizide daha önce koca aldatıyordu. O zaman niye ceza kesmediniz? Bu çifte standartı neye borçluyuz acaba?
  3. Bu yaptığınız; birer kurgu olan diziler üzerinden ahlak bekçiliği yapmak değil mi?
  4. Bölüm başına otuz tabanca çekilip onlarca adam ölünce sorun yok mu? Sevişmeyin savaşın mı demek istiyorsunuz özetle?
Sıradaki haber yükleniyor...
holder