Giriş
Uzun zamandır öyle bir çarkın içindeyiz ki… Her tür vasatlığa öyle saplanıp kalmışız ki… İyi şeylere denk gelince içimizin pası sökülüp atılıyor resmen. Önceki akşam Harbiye Açıkhava’da Selda Bağcan’ı izlerken tam da bu oldu bana. Açıkhava’yı hınca hınç dolduran insanlarla hep bir ağızdan ‘Yalan Dünya’yı, ‘Minnet Eylemem’i, ‘Şafak Türküsü’nü, ‘Yaz Gazeteci Yaz’ı söylerken içimin pası sökülüp atıldı tam anlamıyla. Konsere birlikte gittiğim arkadaşımla da “Bu memleket bu kadının kıymetini ne kadar geç anladı be?!” diye konuştuk durduk. Biz her tür vasat müziğin peşinde koşarken, değerli onca sesi unutup kıymet vermezken, yurt dışı keşfetti onu. Şaşırdık pek tabii. Selda Bağcan da yıllar sonra yurt dışı festivallerde fırtına gibi esti ve ikinci baharını yaşadı resmen. Bundan sebep herhalde, Harbiye sahnesinde sık sık “Beni seviyor musunuz?” diye sordu usta sanatçı. Hep bir ağızdan verilen olumlu yanıta “Tabii seveceksiniz, benim gibisi var mı?” diye takıldı. “50 yıldır sahnelerdeyim, hiç kolay değil” diye içini döktü. Arada nefes nefese kaldı, vokalleri mikrofonu aldı, o koltuğunda oturup izledi, arada orkestrayı azarladı ama o Selda Bağcan’dı, kimsenin itirazı olmadı bütün bunlara. 75 yaşında birinden bahsediyoruz sonuçta, herkes Ajda Pekkan kadar dinç olamıyor, doğaldır. Doğal, provasız, kendi aksilikleri içinde bir sahneydi ve aslolan elbette o türküler, o müzikler, o sesti ama bu büyük ve kıymeti geç anlaşılmış sanatçıya yakışan bir sahne olsaydı keşke. En azından bir perde açılsa ve sahneye öyle çıksa, bir perde kapansa ve konser bitse, daha şık duracaktı her şey.
Ben zaten kıymetliyim salaklar!
Hazır konserini yeni izlemişken hatırlayalım mı Selda Bağcan yurt dışında nasıl bu kadar popüler oldu? Aslına bakarsanız, yurt dışında verdiği konserler sebebiyle keşfediliyor ve tanınıyor. Amerikalı ünlü rapçi Mos Def de bir barda ‘İnce İnce Bir Kar Yağar’ şarkısını duyup beğeniyor ve bir şarkısında kullanıyor; gerisi akıyor zaten. Sonra pek çok türküsü, ünlü DJ Acid Pauli tarafından remix’lenince de olay kopuyor. Elektronik müzik festivalleri, dünyaca ünlü isimlerle sahne almalar... Ünlü model Irina Shayk’ın onu keşfi de ilginç. 2017’de Türkiye’de bir otelin yüzü oluyor ve çekime geliyor Shayk. Otelin havuzunda, hamamında bol bol Türkiye reklamı yapıyor. Plaj partisinde de Selda Bağcan’ın ‘Katip Arzuhalim Yaz Yare Böyle’ şarkısının remix’ini dinleyip, DJ’den arka arkaya aynı şarkıyı istiyor ve şarkı patlıyor. Yalan yok, bu modern versiyonlar ile yeni nesil de keşfediyor Bağcan’ı. Ha bir de ‘Yüzüklerin Efendisi’nin ‘Frodo’su, ünlü oyuncu Elijah Wood var. Onun hayranlığı da Bağcan’ı bize ‘yeniden’ hatırlatan önemli sebeplerden biridir. Sağolsun! Usta sanatçı, yıllar önce verdiği bir röportajda, “Selda Bağcan’ın önlenemez yükselişi” demiş yaşadığı durum için ve eklemiş: “Ne ayıp değil mi? Orada kıymetlenince kendi ülkende de kıymetleniyorsun. Ben zaten kıymetliyim salaklar! Yaz kış demeden Almanya’da, Hollanda’da, konserlere festivallere gidiyorum. Ama basın görmüyor bir türlü. Görünmek için de kıçımı açamam kusura bakmasınlar...” Ben başka bir şey demiyorum, burada noktayı koyuyorum.
SEN JLo’SUN, KENDİNE GEL!
Var ya, ben büyük guru olabilirmişim, harcanmışım resmen! Jennifer Lopez için şöyle yazmıştım daha önce... “Lopez evleniyor ama ben niye evlendiğini anlamıyorum!” “Sen JLo’sun ya, niye dördüncü kez evlenmek isteyesin ki?” diye sormuştum hatta. Bakın, gerçekten merak ediyorum. Kariyerin var, servetin var, çocuk desen yapmışsın, öyle bir özlemin de yok, neden evlenmek isteyesin ki? Gez, eğlen, sev, sevil, aşkın tadını çıkar, evlenmek nedir artık? Nitekim olan oldu; beni dinlemedi ve gitti evlendi eski aşkı Ben Affleck ile. Şimdi de evliliği bitme aşamasında. Bize ne onlardan tabii ama bunlar hep hayat dersi işte. Hayat bir kez daha gösterdi; ex’ten next olmuyor arkadaş!
Kafamda deli sorular
* Yaz geldi, plaj magazini başladı. Ama hep kadınların vücudu, selüliti olmaz, yeter! Bu kez Rıza Kocaoğlu’nun kasları gündemde ama fotoşoplu hali! ‘Hayaller ve gerçekler’ şeklinde paylaşılıyor bu ara. Neyse iyi oldu, hep kadınların fotoşopu mu konuşulsun yani?!
* Tolga Karaçelik, ilk İngilizce filmini görücüye çıkardı. Filmin adı ‘The Shallow Tale of a Writer Who Decided to Write About A Serial Killer.’ Türkçesi ‘Bir Seri Katil Hakkında Yazmaya Karar Veren Bir Yazarın Sığ Hikayesi.’ Benim kafada deli sorular tabii: Acaba kısa isim mi bulamadı filme yoksa dikkat çeksin diye mi bu kadar uzun bıraktı?
* Tarkan, 7 yıl aradan sonra albüm çıkardı ve anında dünyadaki dijital platformların müzik listelerinde kendine yer buldu. 12 şarkıdan oluşan ‘Kuantum 51’i ilk olarak Apple Music ana sayfasına taşıdı. Spotify ise bir ilke imza atarak, 4 ülkede Türkçe bir albüme ana sayfasında yer verdi. Bravo. Şimdi sorum şu: Her albümü ‘olmuş mu olmamış mı’ diye bu kadar tartışılan başka bir isim tanıyor musunuz acaba?
* Taylor Swift’in, Birleşik Krallık turnesi nedeniyle 1 milyar sterlinlik ekonomi yaratması bekleniyormuş. Bu yüzden İngiltere merkez bankası faiz indirim kararını erteleyebilirmiş. Gencecik bir kadının yaptığına bakın! Bizdekiler de hala ‘en çok ben dinlendim, yok efendim sahnede mayo giyilir mi’ bilmem ne. Bırakın dünyayı, biri de Türkiye turnesi yapıp ekonomiyi canlandırsın be!
