Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy; Diyarbakır, Mardin, Şanlıurfa ve Gaziantep’e bir inceleme gezisi organize edip küçük bir gazeteci grubunu davet edince, soluğu uçakta aldım.
Bakan Ersoy’un “Bölgeye huzurun gelmesinin ardından, sivil hayat için çalışmalar yapmak gerekiyordu, artık görev bize düşüyor, iç turizmi harekete geçirmemiz lazım” diyerek; müzeleri, restorasyonları, tarihi yerleri görmek için bölgeye gelmesi heyecan ve umut verici.
Gezinin ilk ayağı Diyarbakır’dı. Restorasyonu tamamlanan Dört Ayaklı Minare ve Şeyh Mutahhar Camisi’ni yeniden ziyarete açtı. Sabah canlı yayınım olduğu için ben bu bölüme yetişemedim ama Doğu’da en sevdiğim yer olan Mardin ayağına yetiştim çok şükür.
Akşamüzeri varılan Mardin’de, ilk olarak Cerciş Murat Konağı’nda akşam yemeği yenildi. Yemekteki sohbette öğrendik ki, Bakan Ersoy Diyarbakır, Mardin ve Urfa’ya ilk kez geliyor. Mesleği dolayısıyla buna şaşırdığımızı görünce, gülerek “Turist değilim ben, turizm yatırımcısıyım” dedi.
Peki Mardin ve Diyarbakır’la ilgili ilk izlenimleri ne? Öncelikle kültürel farklılıklardan, bölgedeki arkeolojik ve tarihi zenginlikten çok etkilenmiş. Tam da bu yüzden Türkiye’yi 6 turizm bölgesine ayırıp tanıtım ve yatırımı ona göre planlayacağı yeni projesine Diyarbakır başta, bu dört önemli şehri de ekledi. Yani 6 konsantrasyon bölgesi 7’ye çıktı. Bu da bölge adına sevindirici bir durum.
MARDİN YARALARINI HIZLA SARIYOR
Mardin gezimiz sabahın sekizinde Mardin kahvaltısı ile başladı... Ardından Mardin Müzesi, Ulu Cami, Deyrulzafaran Manastırı, Dara antik kenti ziyaretl edildi. Şunu söylemeliyim ki, Bakan Ersoy’un hızına yetişmek mümkün değil!
Öyle hızlı yürüyor, her yere öyle hızlı girip çıkıyor ki biz daha ne olduğunu anlamadan o her şeyi görmüş oluyor. “Mağduruz Sayın Bakanım” dedikçe de bize gülüyor. Bölgenin hızla toparlandığını, yaraların sarılmaya başladığını söylemek mümkün. Bu işte Mardin Valisi Mustafa Yaman’ın da büyük payı var.
Son derece sempatik, halkla iç içe, çalışma şevki olan, heyecanla yaptıklarını anlatan bir vali. Akşam yemeğinde yerel şarkıcıların uzattığı mikrofona kâh sanat müziği, kâh Kürtçe türküler söylecek kadar eğlenceli. Sokaktaki vatandaştan aldığımız bilgiler de bu yönde; valilik ve belediye çok iyi işlere imza atıyor. Mardin’in bu yıl yarım milyona yakın turiste ev sahipliği yapması boşuna değil anlayacağınız.
9 EKİM TURİZM POLİTİKALARINI DUYURACAK
Bakan Mehmet Ersoy, göreve gelmesinin üçüncü ayında yani 9 Ekim’te İstanbul’da büyük bir toplantıyla Türkiye’nin yeni turizm yaklaşımını anlatmaya hazırlanıyor. Planlarının bir kısımını dinledik ama bunların şimdilik yazılmasını istemiyor.
Şu kadarını söylemeliyim; sektör temsilcilerinin gönüllülük esasına göre görev aldığı, gerekli kanuni düzenlemelerin hızla gerçekleşeceği iddialı bir paket geliyor. Bakan Ersoy’un öncelikli hedefi, arkeolojik ve kültürel turizme ağırlık vermek, iç turizmi canlandırmak, nitelikli ve para harcayan turisti Türkiye’ye çekmek ve bunun için gerekli yurt dışı tanıtımları artırmak.
Yabancı yapımcıları Türkiye’ye çekmek için İstanbul’a ve Antalya’ya büyük film platoları kurmak da pakete dahil. Bakan Ersoy, Türkiye’ye gelen turistlerin müze ziyaret oranının Avrupa’nın çok gerisinde olduğuna da dikkat çekiyor. “Çünkü müze tanıtımı yapmıyoruz!” diyor. Bu da değişecek; artık havalimanından başlayan tanıtımlarla müzelere her platformda yer verilecek.
Müzelerin giriş fiyatına yapılan zamlara gelen tepkilere de sitem ediyor. “Müzelerimize gelen ziyaretçilerin yüzde 70’i yabancı. Onlardan elde edeceğim geliri artırmamdan daha doğal ne olabilir ki?” diye soruyor.
Üstelik 70 TL’ye Türkler’in alabileceği bir Müze Kart olduğunu ve bu kartla müzeye girişin 6 TL olduğunun altını çiziyor: “Şu çağda kim 6 liraya müzeye girebiliyor?” Özel müzelerin CEO’larıyla toplantı yaptıklarını, onların önerileriyle müzeleri geliştirme yolları aradıklarını da ekliyor. Gezgin sergilerin artacağını da ekleyeyim. Mesela ‘Muhteşem Süleyman’ sergisi yurt dışında daha çok dolaşacak. Bunun çok maliyetli olduğunu ama mutlaka kaynak yaratacaklarını ekledi.