Bu ara herkes Kibariye’ye akıl veriyor.. Çünkü eşinin kendisini aldattığına ısrarla inanmak istemiyor! “Adam aldattı” diyorlar, “Bana delil lazım” diyor. Adamın başka bir kadınla el ele görüntülerini yayınlıyorlar, “Bana orijinal delil lazım” diyor. Kibariye’nin istediği hangi tatta bir orijinalliktir bilemem ama insanlar da haklı olarak seven, iyi niyetli bu kadının kandırılmasını istemediği için onu uyarıyor, gözünü açmaya çalışıyor. Kibariye kendi deyimiyle ‘24 sene ayakta tutmaya çalıştığı’ bu yuvayı dağıtmamak için çabaladıkça; onu sevenler de bu yuvanın artık yuva olmaktan çıktığını ispatlamaya uğraşıyor.
Kaçıncı kezdir Kibariye ile ilgili böyle yazılar okuyorum, gerçekten bir kadın adına çok ama çok üzücü. Hepsi değil ama çoğu kadın böyledir ama... Sevince, çok emek verince kaybetmekten korkuyor, gerçekleri kabul etmek istemiyor asla. Ona ‘ayrıl’ diyenlerin derdi eminim bir yuvanın yıkılmasını istemek değil...
Bir kadının daha fazla kullanılmasının önüne geçmek, sevgisini hak etmeyen bir adama haddini bildirmesini istemek, aslında çoktan bitmiş bir evliliği zavallıca sürdürmesinin önüne geçmek. Ama bir kadın ısrarla bunları yok sayıyorsa, bizlere de kenara çekilmek düşer. Bundan sonrası iki yetişkin insanın kendi kararıdır. Bırakın artık ve o karara saygı duyun.
Maço ve kekodan bol ne var Aleyna?
Oh be… Sonunda bir kadın çıktı ve gerçekçi bir istekte bulundu... “Hayatıma girecek erkek maço ve keko olsun” dedi! Aleyna’nın hayalindeki sevgili modeli buymuş. En azından gerçekçi! Memlekette maçodan ve kekodan bol ne var çünkü?! Yıllardır Türk kadınlarının ‘metroseksüel erkek isterim’, ‘sapyoseksüel erkeğe’ bayılırım isteklerinin ardı arkası kesilmiyordu...
Hayır, memlekette de bunların sayıları az malum, zorluk çıkıyordu, kadınlarımız mutsuz mutsuz dolanıyordu. Neyse ki genç kızlarımızın rol modeli, biricik Aleyna’mız mümkün olanı istemiş. Ama kafası da karışık; isterken “Maço olsun ama işime, iş saatlerime karışmasın” demiş. Orası nasıl olacak bilemedim çünkü böyle bir maço modelimiz henüz yok. Mutsuz olmamak için isteklerini gözden mi geçirse?
Tarkan çıtayı öyle yükseğe koymuş ki…
A Milli Takımımız Avrupa Şampiyonası için yarışıyor biliyorsunuz. Ben de çarşamba maç için Bakü’ye gidiyorum. Bu vesileyle de A Milli Takım için yapılan yeni şarkıları tekrar dinlemek istedim. Hani sosyal medyada yerden yere vurulan ve eleştirilen şu ‘kötü’ marşları!!
Birini Kıraç yaptı biliyorsunuz, diğerini de Mustafa Sandal. İkisini de tekrar tekrar dinledim ve diyeceğim şudur: Dillere pelesenk olacak şarkılar değil bence! Yani bütün milleti kenetlemeye, coşku yaratmaya çalışıyorsunuz, adınızı ortaya koyuyorsunuz, iddialı olmayacaksanız, heyecanlandırmayacaksanız, laf olsun diye yapmayın lütfen. Yaz şarkısı değil sonuçta! Asker uğurlama töreni falan hiç değil.
Kıraç eleştiriler üzerine Shakira’nın 2010 Dünya Kupası için yaptığı ‘Waka Waka’ şarkısının sözlerini paylaşarak kendini savundu ama fikrim değişmedi. Bir kez daha anladım ki, Tarkan’ın 2002 Dünya Kupası için hazırladığı ‘Bir Oluruz Yolunda’ parçası çıtayı o kadar yükseğe koymuş ki, onu geçmek mümkün değil Kimse kusura bakmasın: İtalya 3 Mustafa Sandal ve Kıraç 0
Nasıl bir vizyondur bu?
Maç demişken… İtalya ile maç gecesi, bir balık markasının “Bu gece makarnaya koyuyoruz” diyerek maça gönderme yapması ne korkunç, ne zavallıca, ne kadar ezikti! İnsan merak ediyor... Bu paylaşımı yaparken kimsenin itirazı olmadı mı, ‘ayıp olur’ demedi mi? Bu ülkedeki eril dilin değişmesi, kadına şiddetin ve saygısızlığın azalması için markalar elini taşın altına sokmalı ama tersi şekilde davranmak nasıl vizyondur? Maç kaybedilince paylaşım silindi ama neye yarar? Adamlar Bocelli ile turnuva açıyor, bizim yaptığımıza bak! Buna da medeniyet farkı diyoruz zaten. Bunu iyi görmek lazım işte.
Pandemide konsere gerek yok
Orhan Gencebay, pandemi yüzünden iş yapamayan ve ekonomik olarak sıkıntı çeken müzisyenlere dair konuşurken; “Meslek birlikleri iyi çalışıp yeteri kadar telif toplarsa konserlere gerek kalmaz” demiş. Hayatında tek konser vermemiş, canlı canlı şarkı söylememiş birinin olaya bu sığlıkta bakmasından doğal ne olabilir ki zaten? Belli ki konserlerin amacının sadece ekonomik olduğunu düşünüyor Gencebay.
Devasa konser salonlarında insanları coşturmanın, hep birlikte şarkılar söylemenin mesleğin gereği olduğunu, bir şarkıcı için ne ifade ettiğinin farkında bile değil sanırım. Sektör, toplanması gereken telifleri eksik topluyor ya da toplamıyorsa eleştir ama ‘pandemide konsere gerek yok’ açıklaması bir müzik adamının edeceği laf mıdır? Gerçekten enterasan bir dönemden geçiyoruz, kime ne diyeceğini bilemiyorsun, sadece şaşakalıyorsun!