Korona virüsü mutasyona uğradıkça biz de değişiyoruz! Hepimizin huyu suyu, değer verdikleri, alışkanlıkları, önemsedikleri, öncelikleri değişiyor bir bir. Mesela...
- Arkadaşlarımı daha çok dinliyorum artık, onlara daha çok sarılıyorum. Fiziksel değil canım, manevi olarak! Sırf bu yüzden hiç olmadığı kadar çok görüntülü konuşma yapıyorum.
- Dinlemek için zaman ayırmadığım insanları bile dinler oldum. Eskiden yoktu vaktim, kafa dağınıktı, hatta beni hiç ilgilendirmiyordu. Şimdi anlatanı dinliyorum. Meğer insan çok şey öğreniyormuş dinlerken!
- Annemi babamı daha sık arıyorum, ne yaptıklarını daha çok merak ediyorum mesela.
- Daha önce hiç denemediğim yemekler yapıyorum. Mesela ilk kez enginarlı pilav yaptım, ‘Allahım ne yetenek varmış bende’ diye diye kendimi alkışladım. Şunu diyorum yani; gözümüzde büyüttüğümüz şeyler, hiç vakit ayırmadığımız içinmiş belki de. (Yok, ekmek yapma aşamasına daha var, gaza getirmeyin)
- Evde film izlemeye alıştım mesela. Ben sinemada film izlerdim. Ama hayat işte, insanı nelere alıştırıyor!!
- Sosyal medyadaki canlı yayınlara da mesafeliydim. Bir konseri, bir tiyatroyu, bir sergiyi canlı kanlı izlemeyi tercih ediyordum. Hayat, mecbur eve sığınca; Andrea Bocelli’nin pazar gecesi verdiği konser de eve sığdı.
- WhatsApp gruplarından ‘yandım Allah’ diyerek kaçan biriydim, artık onlara bile sempatiyle yaklaşır oldum. Nasıl bir ihtiyaç varsa demek!
- Orkidelerimin saksısını değiştirmeye başlamak az şey mi? Orkide saksısı ve toprağı sipariş verdim geçen gün, düşünün.
- Evde saç boyamaya kaç puan peki? Bence on puan! Kuaförlere o kadar para vermek ne yazıkmış noktasına bile geldim.
Nelerden sıkıldım?
- WhatsApp’tan atılan şaka videoları, panik senaryoları.. İlk birkaç hafta ‘ne yapacağız’ merakıyla sardık ama artık sıktı! Biraz kendimize dönsek, bizi besleyecek şeylere mi konsantre olsak acaba?
- Televizyona çıkıp ihtisas konusu olmadığı halde koronavirüs anlatan doktorlar.. Zaten gerginiz, acaba gereksiz konuşanları ayıklasanız mı?
- Arkadaşıyla konuşmasını canlı yayında yayınlayanlar... Anladık epeyce sıkılıyorsunuz ama kendi aranızda mı konuşsanız acaba?
- Hangi filmi izlediğini, hangi diziye sardığını listeleyen arkadaşlar… Sağolun ama herkes kendi yolunu bulsa artık? Sadece soranlara mı bu hizmeti verseniz acaba? Ne dersiniz?
- Telefonla arayanlar ve “N’apıyosun, müsait misin?” diye soranlar… “Hayır az sonra bilim kurulu ile toplantıya gireceğim” deyip kapatmak istiyorum.
- “Neee dışarı mı çıktın? Niye çıktın?” diye soranlar… Yahu ihtiyaç vardı; markete gittim, eczaneye gittim. Panik olma bu kadar!
- Sürekli bağışıklık güçlendiren gıdalar önerenler… Bugüne kadar yapsaydın ya kardeşim, gereksiz bilgiye boğma bizi.
- Gereksiz challenge’lar yaratan tipler! Tamam sıkıldınız evde anladık ama saçma sapan işler yapmayın ya!! Ayakta tuvalet kağıdı saydırmadan yastıkla meydan okumaya kadar vardı iş. Yıldım yeminle. Fazla çabaya gerek yok, sakin kalın, huzurla kalın, yayın bence.
Hayattaki en büyük lüks
Bu ara uzman psikologların hesaplarına dadanmış durumdayım. Eskiden zaman bulamazdım (ne işim varsa artık!) şimdi uzun uzun okuyorum paylaşımlarını. Çok iyi geliyor. Mesela Uzman Psikolog Yasemin Öztürk geçen gün şu soruya yanıt arıyordu: “#evdekal sürecinde kimler sıkılmıyor?” Cevabı da madde madde vermişti:
- İşi, her şeyi olmayanlar
- Sessizlikte kalmayı becerebilenler
- Hobisi olanlar
- Aile işi iletişimde başarılı olanlar
- İnsan bağımlısı olmayanlar Çok yerinde tespit değil mi? Yaşamdan keyif alanlar, iç dünyasını zenginleştirmeye çalışanlar sıkılmıyor gerçekten. Bu da hayattaki en büyük lükslerden, tecrübelerden biri.
Çocuk istismarı affedilmedi!
Zaten gelecek belirsiz, canımız sıkkın, negatif şeylere sabrımız yok... Bir de bunların üzerine çok tartışılan bir infaz yasası çıktı. Herkesin tartıştığı, itiraz ettiği konu başka tabii... Ama en fenası şu: ‘Çocukların cinsel istismarının affına’ ilişkin teklifin kanunlaştığına dair paylaşımlar yapılması.
Sosyal medyanın bu nedenle yangın yerine dönmesi. Olay ne kadar köpürtülse de, şimdilik ve çok şükür diyelim, böyle bir karar yok. TBMM Adalet Komisyonu CHP Grup Sözcüsü Zeynel Emre bizzat çocuk istismarı affını sosya medya hesabından yalanladı. “Bu bilgi tamamen gerçek dışıdır. Böyle bir teklif adalet komisyonuna gelmedi, Meclis’te de görüşülmedi ve kanunlaştırılmadı. Bilginize” diyerek. Ancak kimse duymuyor onu nedense.
Önceki gün önüme, mahkemede tacizcisiyle karşı karşıya gelmenin korkusuyla kalp krizi geçirerek ölen küçük kızın fotoğrafı düşünce, annelerin feryatlarını okuyunca ‘nasıl olabilir’ diye kalakaldım ben de. Neyse ki olmamış. İnşallah da olmaz!