Yarın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü. Şimdiden çalışan, emek veren, üreten, farkındalık yaratan, fark yaratan, iyiliğe ve güzelliğe kafa yoran tüm kadınların günü kutlu olsun. Gerçi güzide memleketimizde, kadınlara yönelik şiddete, ayrımcılığa, her tür ayıp söyleme, siyasetçilerin eril ve çirkin dillerine bakınca insanın bu günü kutlayası gelmiyor ama tam da değişim için bu güne sahip çıkmak gerek! Sahip çıkmak derken... ‘Bugün kadınlar günü’ diyerek tencereye, tavaya, hatta tuvalet kağıdına indirim yapıp duyuran fırsatçılardan bahsetmiyorum…
Ünlüleri makyajla dayak yemiş gibi gösteren kampanyalardan da söz etmiyorum! (Neyse ki bu sene olmadı böyle bir şey.. Yani ben rastlamadım, umarım olmamıştır!) Tersine, bu sene şahane reklamlar yapıldı. Onlardan biri Boyner Grup’a ait. Reklam, “8 Mart geliyor dev indirimlere hazır mısınız? Böylesi görülmedi, bu indirimlere kayıtsız kalamayacaksınız” diye başlıyor...
Tam ‘Yine mi aynı hikaye’ derken; iş değişiyor. İndirimden bahsettikleri şunlarmış meğer: Namus indirimi. Tahrik indirimi. Kravat takma indirimi. ‘Evden erkek sesi geliyordu’ indirimi. Ve devam ediyor reklam: “2020 yılında Türkiye’de 300 kadın cinayeti işlendi. Verilen cezalarda anlaşılması güç indirimler uygulandı. Suçlular bu indirimlerden yararlanmadığında, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlu olacak. İstanbul Sözleşmesi’ne kulak verin.”
Son vurucu cümle ise şu: Lütfen İndirmeyin! Şahane reklam olmuş. İronik. Boyner Grup Yönetim Kurulu üyesi Ümit Boyner başta olmak üzere, bu duyarlılığı gösterdikleri için, her tür ayrımcılığa karşı şık bir duruş sergiledikleri için bütün ekibe sonsuz teşekkürler. Ben de tekrar etmek istiyorum bir kez daha: Evet, lütfen indirmeyin artık. İndirim falan istemiyoruz!
Kaymakam ‘kırmızı’ya sinir oldu galiba!
Saplar samanlar birbirine karışmış durumda. Haberlerde izlemişsinizdir… Ereğli’de, Kaymakam İsmail Çorumluoğlu maske ve mesafe denetimine çıkıyor ve bir eczanede üç çalışanı yan yana oturmuş çay içerken görünce kestiriyor cezayı! Hem üslubu fena, hem de son derece haksız! Aynı eczanenin içinde bütün gün dip dipe çalışan üç çalışan. O anda müşteri yok üstelik!
Ama dinlemiyor, “Yan yana ve maskesiz oldukları tespit edilmiştir” diyor ve arkasını dönüp çekip gidiyor. Kafeler restoranlarda insanlar dip dipe, tıka basa miting ve düğün yapılıyor, toplu taşıma araçları tıklım tıkış ama aynı yerde saatlerce çalışan üç kişi yanyana oturdu diye ceza! Ne alaka şimdi? Kaymakam Bey’in başka bir videosuna daha rastladım sosyal medyada...
Sokakta maskesini indiren bir öğrenciye de ceza yazdırmış; üslubu yine aynı. Kaymakam Bey belli ki, Zonguldak virüs haritasında kıpkırmızı diye sinir yapmış. Belli ki uyarılara rağmen maske takmayanlardan da yılmış ama devlet büyüğü olarak biraz daha sevecen, biraz daha babacan olamaz mı acaba? İnsanlar zaten daralmış bunalmış durumda, bu kadar kalp kırmaya gerek var mı?
Savaş muhabiri Tan
Güzel bestelere ve sözlere imza atan popçu Tan Taşçı, “Ben bir savaş muhabiriyim” demiş. Niye demiş bunu? Bir röportajda “Bu kadar aşk sözleri yazan biri romantik midir?” diye sorulunca demiş. Ve eklemiş: “Savaş kötü bir şey ama basın kartını takıp orayı gözlemleyip yazarsın. Aynı aşk gibi…
Çünkü aşk da içine girip orada kalınacak bir şey değil. Aşk insanı allak bullak eder, yönetmek zordur? Ben aşkı gözlemleyip yazıyorum ” demiş. ‘Aşk bir savaş hali’ diyor özetle. Yönetmek de zor gerçekten, bilen bilir ancak. Taşçı şahane benzetme yapmış; bayıldım. Aldım bu benzetmeyi cebime koydum.
Çok ayıp ettin Netflix…
Pandeminin başladığı günden bu yana, yani bir yıldır dijital platformlarla hayata bağlandık mı, bağlandık. Hepimiz bağımlısı olduk mu, olduk. Depresyonu, gelecek korkusunu bu sayede unuttuk mu, unuttuk. Sinemalar kapalıyken, dünyadaki ve Türkiye’deki bütün yeni yapımlara sayelerinde ulaştık mı, ulaştık.
Tam bağımlısı olmuşken, içlerinden biri çıkıyor, paket fiyatlarına yüzde 30 ile yüzde 50 arasında zamlar yapıyor. Hayırdır sen Netflix? Daha pandemi bitmedi, hâlâ evdeyiz, ayıp olmadı mı şimdi? ‘Sizlere daha iyi içerikler sunmak için’ falan demeyin, düpedüz fırsatçılık bu. Hayat bu kadar zorken kırdınız üzdünüz, vallahi çok ayıp ettiniz!