Anne babasını siyanür içirerek öldüren gencin hikayesini, dehşet içinde okuyoruz günlerdir…
İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi kimya bölümü öğrencisi Mahmut Can Kalkan, evde denemeler yaparak kokteyl hazırlıyor, son yaptığının içine siyanür koyarak anne babasına içiriyor.
“Size zehir içirdim, on dakikanız var” diyerek beklemeye başlıyor... İki kardeşi, bir şekilde o tadı sevmiyor ve içmiyor. Sonrası panik halleri... Babanın, durumu anlayınca “Yoğurt yiyin” diye ilk aklına geleni haykırması... Annenin, o anne yüreğiyle iki çocuğuna “Sakın polisi arayıp abinizi ihbar etmeyin” demesi… Gerçekten acayip bir hikaye. 21 yaşındaki Mahmut Can yakalanıyor, verdiği ifadede ‘siyah pelerinli birinin bunu kendisinden istediğini’ anlatıyor. ‘Pişman olmadığını, işinin yarım kaldığını’ söylüyor. 1 kilo siyanürü, daha önce de uyuşturucu aldığı torbacıdan aldığını açıklıyor. Mahmut Can’a şizofren teşhisi konuluyor. Haberi okuyan herkesin kafasında deli sorular var şimdi... Anne baba çocuğundan hiç mi şüphelenmedi? Bir şizofrenle nasıl yaşanır? En kritik soru da şu: Her şizofren birini öldürebilir mi? Bütün bu soruları yine Dr. Mehmet Şakiroğlu’na sordum. Meğer kafalarımızda ne çok ezber fikir varmış, bunu anlamış oldum. Detaylar aşağıda...
HER ŞİZOFREN ANNE BABASINI ÖLDÜREBİLİR Mİ?
Dr. Mehmet Şakiroğlu çok net diyor ki; ‘her şizofren anne babasını öldürür’ tezi hatalı. Üstelik bu tip haberler, şizofren hastalarını damgalıyor ve çok yanlış. Zira bir şizofren hastasının yaşamı, herhangi birinin yaşamından farksızdır. Son derece mülayim, tatlı, uyumlu kişilerdir şizofrenler; doğru ilaçları, doğru şekilde kullanıyorlarsa bir tansiyon hastasından farksız şekilde yaşamlarını sürdürürler. Mahmut Can’ın hikayesi ise biraz farklı. Çünkü uyuşturucu kullanıyor! Bir torbacıyla kahvede buluşacak kadar ileri gidebiliyor, demek ki bağımlı. Yani bu gencin geldiği noktayı sadece hastalığına bağlamak, kolaycılık olur.
Şimdi soru şu: Şizofrenler saldırgan mıdır? Eğer madde bağımlılıkları varsa, yüzde 88’i suç işliyor. Çevresel durumlarında sorun varsa (aile Yozgat’tan göç etmiş), çocukluk travmaları varsa (dayak, taciz gibi detaylar) saldırgan durumlar olabiliyor. Yani anne babanın rolüne de bakmak gerekiyor. Peki anne baba bu hastalığı nasıl anlar? Bu hastalığa bir beyin anomalisi sebep oluyor. Genelde 17-18 yaşlarında ortaya çıkıyor. Eğer çocuğunuz garip davranışlar sergiliyorsa, mesela odaya kapanıyor, sosyal bağlarını koparıyor ve realiteden uzaklaşıyorsa dikkat. Halüsinasyon ve ilüzyonlar da bu noktada devreye giriyor. Özetle işin uzmanı diyor ki; ‘her şizofren annesi babasını keser’ diye bir durum yok. İnsanları damgalamayın, sosyal hayattan soyutlamayın. Bu acı olayın bize öğrettiği de bu.
'ONE LOVE' GERİ DÖNDÜ!
İlki 2001’de gerçekleştirilen, müzikseverlere şehir hayatında festival özgürlüğünü, aşkı, müziği, umudu yaşatmayı hedefleyen One Love Festival yine yeniden başlıyor... 20 Temmuz’da başlayıp 21 Temmuz sabahına kadar sürecek festival; Parkorman ve Volkswagen Arena olmak üzere iki ayrı mekanda ve beş sahnede ünlü isimleri ağırlıyor. Pozitif deneyimi ile 15’inci kez gerçekleşecek festivalde; The Blaze’den yerli yabancı isimlere, dolu dolu bir program var. Biletler Biletix’te satışta.
MÜZİK DOLU HAZİRAN
Bir müzik şöleni de BKM’den.. Geçen yıl bir çok ünlü sanatçı ile başlatılan tek günlük festival serisi 16 Haziran’da KüçükÇiftlik Park’ta. Bu kez son dönemin en popüler rock gruplarından, spotify’da parçaları 50’şer milyon kez dinlenmiş ‘The 1975’ İstanbul ile buluşuyor. Festivalin diğer konuğu; son iki yıldır İstanbul’u konser takvimlerine alan ‘Starsailor’. Büyük Ev Ablukada, Adamlar, Sound Cinema ve Yokuz da festivalin yerlileri. Üniversite sınavının ardından, saat 15.00’de kapılarını açacak festivalin biletleri Biletix’te…
MERAKLISINA TAVSİYE
■ ÇOCUKLA SiNEMA
Şu aralar tüm ebeveynlerin elinde film eleştirmeni ve senarist Burak Göral’ın çocuklar için yazdığı kitap var: ‘Çocukla Sinema’. Çocuklarıyla doğru zamanda, doğru filmi izlemek isteyen ebeveynler için müthiş bir kaynak.
3-12 yaş arasındaki çocuklar için onlarca film önerisi var; üstelik yaşlara göre ve pedagojik bir hassasiyetle kaleme alınmış. Şimdi ‘Çocukla Sinema’ internet sitesi de yayında.
■ TELEVİZYON DİYE BİR ŞEY VARMIŞ
Çoğumuz Türkiye’de televizyonun miladını TRT olarak biliriz ama bir süre önce elime geçen bu kitap; bu teknolojinin Türkiye'ye gelmesini sağlayan ve TRT'nin kuruluşuna zemin hazırlayan kurumun İTÜ TV olduğunu anlatıyor.
İTÜ Vakfı Yayınları tarafından 2 yılda hazırlanan kitapta; 1951’deki ilk yayından 71’deki son yayınına kadar İTÜ TV’de verilen çabalar Halit Kıvanç, Erkan Yolaç, Haldun Dormen, Müjdat Gezen gibi isimlerin tanıklıkları ile anlatılıyor. Tam belgesel tadında bir eser.