Michelin şaşırtmadı

Michelin Rehberi’nin 39’uncu ve en yeni şehri İstanbul’du malum. ‘Michelin İstanbul’a geliyor’ haberinin çıktığı nisan ayından beri İstanbul’un restoranlarında bu yüzden heyecan vardı. Burada hemen bir parantez açayım… Michelin yıldızı, Fransız şirketi Michelin tarafından restoranlara verilen bir prestij ödülü. Restorancıların Oscar’ı. Pek çok kriter sonucu değerlendirilen işletmeler, Michelin yıldızı adı verilen bir sistemle kategorize ediliyor. Bir lokantanın bu yıldızı kazanması ve yıldız sayısının artması, o işletmeye uluslararası bir ün ve avantaj kazandırıyor. Kapatıyorum paragrafı, devam ediyorum…

Önceki akşam, işte bu ‘Michelin rehberi İstanbul seçkisi’ açıklandı. 53 restoranın yer aldığı listede; Fatih Tutak’ın restoranı ‘Turk’ 2 Michelin yıldızı aldı. ‘Araka’, ‘Nicole’, ‘Neolokal’ ve ‘Mikla’ birer yıldız ile ödüllendirildi. Çoğunu denemiş/gitmiş biri olarak şaşırmadığımı söylemem lazım; hepsini canı gönülden tebrik ediyorum, 24 Nisan’da yazdığım ‘Michelin müfettişleri İstanbul’da dolaşacak’ başlıklı yazımda söylediklerim çıktı.

“Fatih Tutak, ‘Turk’ isimli restoranıyla başından beri bu işe aday, ki sonuna kadar hak ediyor” demiştim. Maksut Aşkar’ın restoranı ‘Neolokal’ de keza öyle. ‘Mikla’ ilk açıldığı günden bu yana gönüllerde adaydı zaten. Bu arada töreni sosyal medyadan ve yapılan yorumlar eşliğinde izlemeye çalıştım. Farklı farklı tepkiler vardı açıkçası. “Niye Michelin İstanbul törenini izlerken ağladım acaba?” diye gurur ve sevinç duyan da vardı; “Michelin’i ciddiye alan kaldı mı?” diye soran da. Ağlayanı da anlıyorum, sallamayanı da…

Sebepleri az çok tahmin ediyoruz hepimiz. Ekonomiye gönderme yapıp ‘Michelin bizim neyimize?’ diyeni anlamıyorum ama!!! Orada duralım. Michelin kişisel tarihimiz için bir anlam ifade etmeyebilir, sana bana verilmiyor zaten bu yıldızlar. Türkiye gastronomisinin hedef büyütmesi, bunun turizme yansıması adına önemli. Gastronomi merkezlerine göre seyahat planları yapan çok ciddi bir kitle var dünyada.

İstanbul’da Michelin yıldızlı restoranlar olması da, hem Türkiye’ye turist çekeceği için, hem de işletmelerimizi uluslararası arenaya taşıyacağı için çok önemli. Michelin tartışılsa da, hâlâ dünyanın en prestijli restoran değerlendirme sistemlerinden biri. Olaya buradan bakarsak, içimizi biraz olsun rahatlatmış oluruz bence. Bu arada, “Bu hafta bu restoranların hiçbirine gidilmez” diye yazanlara da sonuna kadar katılıyorum. İzdiham geçsin, bakarız.

Yine elin takdiriyle mutlu olduk!

Michelin yıldızına giren restoranlar, sosyal medyayı nasıl etkiledi peki? Bazı yorumları buraya bırakayım, yorumu siz yapın bence:

• Bu sosyoekonomik ortamda, bu kanunlar ve belediyelerle Michelin’lik olup o kaliteyi, o şehirde yaşatana da ekstra bir yıldız verilmeli.
• Michelin yıldızıydı şu an İstanbul’un ihtiyacı olan, aynen, bi o eksikti!
• Hiçbir zaman Michelin yıldızına sahip bir restoranda yemek yiyebilecek kadar param olmadı. Ancak meslek icabı çeşitli yurt dışı gezilerinde bizi bu restoranlarda konuk ettiler. O zaman sorumlulara yalvarıyordum, “Lütfen bizi bu yıldızlı restoranlarda ağırlamayın” diye…
• Michelin yıldızlı bir işletme paket servisi yapmaz, cık, inanmadım.
• Dürümcü Emmi, Michelin rehberini yer!
• Yine elin takdiriyle mutlu olduk!
• Michelin’den arkadaşlar, köprü trafiğine girmek istememiş herhalde.
• Bugün İstanbul’da 53 restoran Michelin listesine girdi. Seçimler biraz fazla Avrupai olmuş sanki. Gurmeler Fransızdı herhalde.
• Koskoca gecede sadece bir kadına ödül gitti. (O isim de ‘Araka’ restoranın şefi Pınar Taşdemir idi. Tebrikler)

İyi haberlere de ihtiyaç var

Michelin yıldızı alan restoranlar bir yana… Ruhumuza iyi gelen başka gelişmeler de oldu birkaç gün içinde. Not düşelim hatırlayalım:

• Türkiye Ampute Futbol Takımı, Ampute Dünya Kupası final maçında dünya şampiyonu oldu…
• Satranç Milli Takımı, FIDE Dünya 16 Yaş Altı Satranç Olimpiyatları’nda Olimpiyat şampiyonu oldu.
• Türkiye’nin en büyük ozanlarından Sezen Aksu’yu çok boyutlu keşfedeceğimiz bir sergi açıldı; ‘Sezen Aksu Djital Sanat Sergisi’. Mart ayına kadar sürecek ve X Medium Art Museum by Das Das’ta açılan sergi, sanatçının üretimlerini ve yaşamını anlatıyor.
• 11 Ekim Dünya Kız Çocukları Günü’nde şahane bir reklam filmi yayınlandı. ‘Bir Kız Çocuğu Değişir Dünya Değişir’ başlıklı film, Sivas’ın Kolluca köyündeki gerçek hikayeden yola çıkarak çekilmiş. Tıp fakültesini kazanan bir kız çocuğu, köydeki diğer ailelere de ilham veriyor ve insan izledikçe gözleri doluyor. Sabancı Holding’e bu güzel reklam için bravo.

Sinema da artık lüks etkinlik!

IPSOS Türkiye araştırma şirketinin yayınladığı bir araştırma sonucuna takıldı gözüm geçen gün. Milliyet’te yer alan sonuçlar; fiyat artışları nedeni ile insanların hangi alışkanlıklarının değiştiğini ortaya koyuyordu ve can sıkıcıydı açıkçası. ‘Dışarıya daha az çıkıyorum’ diyenlerin, ‘Dışarıda yemek içmek için herhangi bir kafe ya da restorana gitmiyorum’ diyenlerin oranı artmış. Şaşırdık mı? Hayır!

Elbette bu değişen alışkanlıklar içinde kültürel ve sanatsal faaliyetler de olacaktı, o da olmuş! Sinema, tiyatro ve konser giderlerini kısanların oranı da temmuz ayı itibariyle artmış. Bunları elbette biliyoruz da, bizzat başına gelince bi’ çarpılıyor insan! Uzun zamandır dijital platformlara kendimizi hapsettiğimiz için, farkında değildim.

Pazar günü Akmerkez’de bir sinema biletine 90 TL ödeyince, ufak çaplı şok geçirdim! Şimdi, ‘ne artmıyor ki?’ diyeceksiniz ama ‘bu salonlar niye boş?’ diye kimse ağlamasın o zaman! İki kişi gitsen, birer kahve içsen, lüks etkinlik sayılacak sinemaya gitmek, o derece! Bir sinemasever olarak, yani filmi sinemada izlemeyi seven biri olarak çok üzüldüm, daha da zor giderim gibi görünüyor.