Geçen gün bir gazete ekinde gördüm şu haberi: “Londra’dan ziyaret için İstanbul’a gelen Serel Yereli’nin korsan taksiye binmesi şaşırttı...” Korsan taksi kimi şaşırtmış olabilir diye düşündüm tabii! Çünkü İstanbul’da taksi sorunundan muzdarip herkes, korsan taksi kullanıyor. Yalan mı? Herkesin yaptığı şeyi tanıdık biri yapınca mı ayıp oluyor peki? Taksi yok şehirde, yetmiyor anlamıyor musunuz? İstanbulluya taksi konusunda işkence çektirenleri ayıplamıyorsunuz, korsan kullananları mı ayıpladınız? Oldu, peki!
AKM SAHNESİ HEYECANI
10 Şubat 2019’da temeli atılan yeni AKM binası sonunda açılıyor. 29 Ekim’de; Hasan Uçarsu tarafından bestelenen ve aşkı anlatan ‘Sinan’ operasıyla, yıllar sonra ilk eser sahnelenmiş olacak. Şehrin hafızasında önemli yeri var AKM’nin; o yüzden herkes pek bir heyecanlı.
Hele sanatını yeniden orada icra edecek olanlar!! Balet Erhan Güzel mesela, şu sözlerle bir paylaşım yaptı Instagram’da:“#AKMyeniden. Tam 13 yıl sonra evimize dönüyoruz. 11 Kasım’da Atatürk Kültür Merkezi’nde yapacağımız ilk temsilimiz ‘Uyuyan Güzel’e hepinizi bekliyoruz. Lütfen bizleri ilk temsilimizde yalnız bırakmayın. Biletlere ‘biletinial.com adresinden ulaşabilirsiniz.”
Sadece o da değil… Şu aralar en merak ettiğim ekip de AKM’de sahne alacak. Onlar da dans grubu MDT İstanbul. Paylaşımları şöyle: “MDT İstanbul hayata geçtiğinde AKM kapanmıştı. 10 yıl sonra küllerinden doğuyor. MDT İstanbul ilk kez AKM sahnesinde performans yapacak. ‘Şehir Orman’, 8 Kasım 20.00’de, İstanbul’da.” Hadi top şimdi bizde o zaman!
Ceviz deyip geçmeyin, önce hikayesini dinleyin
Geçenlerde, ilk kez bir ceviz hasadına katıldım… Bursa yakınlarındaki Karacabey ovasında; şahane cevizlerin yetiştiği 550 dönümlük arazide, cevize dair çok şey öğrendim. Mesela ceviz tüketiminde, dünya sıralamasında ilk üçteyiz ama tükettiğimiz cevizin sadece üçte birini üretebiliyoruz. Bize en çok Kaliforniya, Şili ve Çin cevizi geliyor. Gelenler de şahane şeyler değil maalesef.
İşte Ceviz Üreticileri Derneği bu nedenle kurulmuş. Hem üreticiyi, hem tüketiciyi bilinçlendirmek, ayrıca kaliteli ve sürdürülebilir üretim için. Ben de, derneğin başkanı Berk Noyan’ın misafiriydim. Kendisi Bursa’nın büyük sanayicilerinden. Bu işe hobi olarak başlamış ama sektörün iddialı oyuncularından biri artık. Nasıl mı başarmış bunu? Toprakla ilgilenmeyi sevdiği için ne ekmeli araştırıyor önce…
Türkiye’nin ihtiyacı olan cevizin çok azını ürettiğini görünce, cevizin iyi bir yatırım olduğunda karar kılıyor. 2008’de Avrupalı üreticilerle Bursa çevresinde uygun toprak arıyor, Amerikalılar’ın dünyaya pazarladığı, meşhur Kaliforniya cevizi ‘Chandler’ ağaçlarından dikiyor.
8 yıl, hiç kazanmadan sadece yatırım yapıyor çünkü 5-6 sene sonra ancak meyve alıyor. Tam donanımlı fabrika kuruyor sonra. Çünkü cevizin kurutulması önemli mesele. Çürümemesi lazım! ‘Walnut’ ismiyle de markasını kuruyor. Ceviz hakkında bilmediğimiz başka neler var, Berk Noyan’a sordum; anlattı bir bir...
Yerli üretim iyidir çünkü…
● Neden yerli değil de ithal bir cins üretiyorsunuz? Yerli üretim ayrı, yerli cins ayrı. Bizim üretimimiz yerli ama cinsi ithal Chandler. En iyi ceviz cinsi. Bembeyaz, içi dolu, yağ ve omega oranı yüksek, ağaç verimi yüksek.
● Neden yerli üretim ceviz almalıyız peki? Cevizin dışardan bize gelmesi aylar sürüyor ve nakliye sırasında ürünlere bazı koruyucular uygulanıyor. Cevizler küflenmesin diye daha fazla kurutuluyor, dolayısıyla lezzet azalıyor.
● Kime satış yapıyorsunuz en çok? İlk günden beri hedefimiz Ayşe Teyze; yani marketler, kuruyemişçiler ve internetten satış. walnut.com.tr üzerinden Türkiye’nin her yerine ceviz ulaştırabiliyoruz.
● Ceviz Üreticileri Derneği ne istiyor? Yerli üretimin teşvik edilmesini! Ceviz hasat dönemlerinde ithalat vergileri yüzde 4’e düşüyor. Bu da Türkiye’yi ucuz ve kalitesiz ceviz cenneti haline getiriyor.
● Ceviz alırken neye dikkat etmeliyiz peki? İnce kabuk tercih edin. Cinsini sorun; Chandler ceviz alın. Ama yerli üretim olsun. Ayrıca; iç ceviz almayın çünkü sağlıksız hazırlanmış olabilir.
İmkansız diye bir şey yok
Herkese potansiyelini keşfetmesi yolunda ilham veren adidas’ın efsane ‘Impossible Is Nothing’ felsefesi, 17 yıl sonra yeniden hayata geçirildi. Geçtiğimiz aylarda Beyonce, Lionel Messi gibi isimlerin yer aldığı bir belgeselle bu nostaljiyi hayata geçiren markanın; projedeki Türkiye iletişim yüzleri ise başarılı kadın sporcularımız oldu.
Geçenlerde markanın basın toplantısındaydım. Sporun gücü sayesinde yapılacakların sınırsız olduğu mesajını veren kampanyanın filmi gösterildi, ardından adidas Türkiye Genel Müdürü Hakan Atalay, şunun altını çizdi: “Biz adidas olarak yaşamın özünün hareket olduğuna inanıyoruz.
Sporun insanların hayatlarını değiştirme gücü de, markamızın en önemli ilham kaynağı…” Sonra milli sporcular Eda Erdem, Meliha İsmailoğlu, Cansu Özbay ve Sevgi Çınar’ın imkansızı başarma hikayelerini dinledik. Dijital mecralarda yayınlanan belgeseli izleyip ilham almanızı öneririm.