Şunu net anladım… Kim gündeme gelmek istiyorsa; kadınların giysisine/dekoltesine sallasın, anında konuşulmaya başlar. Kesin bilgi, yayalım! Hele de biri boş bulunup ona cevap verirse, bir hafta gündem garanti. Bakın, ben de şu an aynı şeyi yapıyorum ama boş bulunmadım, artık bu saçmalıklara çok sinirleniyorum, ondan bu isyanım. Hele kadınların bunu yapmasına çok ama çok üzülüyorum.
Bakınız şarkıcı Aslı Hünel konuşturmuş kendinden bu kez… Epeydir mesleği adına ne yaptı hiç bilmiyorum ama geçenlerde denize elbiseyle girip, ‘örf ve adetlerimize bağlı bir insanım, bikinili görüntülenmeyi sevmiyorum, bizi milyonlar izliyor” demiş. ‘Ben denize elbiseyle girmeyi seviyorum’ dese, ‘bize ne?’ deyip geçeriz.
Ama ‘bikini giymenin örf ve adetlere uygun olmadığını’ belirterek yapmış şovunu. Bu arada, bikinili fotoğrafa ‘hayır’ derken, ‘sahnede dekolte olabilir’ beyanatı da vermiş. Ne alaka acaba? Bikini herkesin giydiği bir ortamda giyiliyor, dolayısıyla çok aykırı olmazsın ama sahnede dekolte demek, tüm bakışların seni izlemesi demek.
Göstere göstere bir çaba yani. Ama giyen giysin kime ne? Özetle, hayatımda bu kadar saçma tespit duymadım! Dahası var, bu açıklamaları yaparken “Sanat dünyasındaki en büyük tek taş benimki” diye eklemiş. Hava atmak, parayı, tek taşı milletin gözüne sokmak örf ve adetlere çok uygun ama bikini değil öyle mi?
Bravo Aslı Hanım, bakın hepimiz sizi konuştuk. Ama ne olacak biliyor musunuz? Üç gün sonra sizi unutacağız, siz de söylediğiniz bu saçma sözlerle anılacaksınız. Siz kendinize bunu yakıştırdıktan sonra, biz ne diyelim tabii.
Alaçatı’da bir POSTA gecesi
POSTA’nın yazar, yönetici ve ilan ekibinden bir grup Çeşme Alaçatı’daydık geçen perşembe akşamı. Sebebi ziyaretimiz; yaz boyu her cumartesi çıkacak POSTA Çeşme ekini kutlamak, aynı zamanda Çeşme’deki cemiyet hayatından isimlerle, Çeşme severler ve POSTA severlerle buluşmaktı. Malum, Çeşme ve Alaçatı yaz aylarında Bodrum’la birlikte Türkiye’nin en fazla göç alan tatil bölgesi.
Yaz boyunca nüfusu ve tatilci trafiğini düşünün. Yani buraya özel bir ek olmasını sonuna kadar hak ediyor. Bölgedeki tatilcileri enterese eden haberleri duyurmak, yeni mekanları/ otelleri tanıtmak, okuyucuyu yeni keşiflere yönlendirmek, kısacası yaza dair ne varsa paylaşmak için özel bir ekin tam yeri ve zamanı.
İşte bu eki de POSTA’nın Ege Bölge Temsilcisi Banu Şen ve ekibi hazırlıyor. Biz de hem bu eki kutlamak, hem de ‘yaza merhaba’ demek için Çeşme’de Banu’nun misafiri olduk. Gecenin sloganı da şahaneydi; ‘Çeşme Rüzgarını Hisset’.
Tam da öyle oldu; Yossi Alaçatı’da, püfür püfür Alaçatı rüzgarını hissederek sohbet ettik, dans ettik, yeni projeler konuştuk. Dj’ler Maji ve RN2’nun müziklerine bayıldık ve tam puan verdik. Bu, dolu dolu çıkan POSTA Çeşme’nin ikinci yazı. İzmir ve çevresine yolu düşenler, mutlaka POSTA alsın çünkü Çeşme’nin nabzını tutan bu ekte çok şey bulacaksınız.
KEŞFEDİLESİ ÜÇ MEKAN
- POSTA’nın daveti, Yossi Alaçatı’daydı ve bu sayede Alaçatı’nın en keyifli bahçesini keşfettim diyebilirim. Burası Yossi Dekohen ve Bahar Çakar çiftinin; restoran, bistro ve bar konseptiyle hayata geçirdiği bir mekan. Et uzmanı Yossi Dekohen’in hazırladığı menü çok iyi, bahçeden toplanan bitkilerle hazırlanan kokteyller on numara. Çok özel DJ’lerin performansı da cabası.
- Alaçatı’ya gidince Monreve Alaçatı’da kaldım… Burası Alaçatı’nın içinde ama istemediğiniz seslerin dışında, sanatla dolu, biraz da romantik bir otel. Çünkü Arkas Ailesi’nin imzası var. Havuzuyla, bahçesiyle çölde vaha gibi. Huzur dolu butik otel arayanlara önerilir.
- Alaçatı’da yeni bir kahvaltı mekanı da önereyim; Albeon Otel’in içindeki Vayu Alaçatı. Otelin bahçesi kocaman, yemyeşil ve Alaçatı’daki butik otellerde bulamayacağınız kadar büyük havuzu var. Vayu Alaçatı da işte bu kocaman bahçenin içindeki kahvaltı mekanı. Dışarıdan gelenlere de açık mekan, püfür püfür esiyor, masanıza pişiler, gözlemeler geliyor. En çok da anne elinden çıkan domates soslu kızartma tabağına bayıldım. Off, o nasıl bir lezzetti öyle!
HAKAN AKKAYA OTEL TASARLIYOR
Bir de yeni gelişmeden bahsedeyim size… Duyduğuma göre; modacı Hakan Akkaya Alaçatı’da otel yapıyor. Şimdi diyeceksiniz ki, otelin nesini yapıyor? Otelin iç tasarımını ve dizaynını yapıyormuş. Klasik Alaçatı otellerinin tam tersi hem de! Murat Filcan’ın sahibi olduğu 21 odalı The Lokal House, İnönü Caddesi üzerinde yer alacak ve muhtemelen bayrama kadar kapılarını açmış olacak. Görenler gezenler, ‘bildiğiniz Alaçatı otellerini unutun’ diyor çünkü havuzundan, odalarına kadar farklı bi konsepti olacakmış. Ee, sıradışı ve cesur bir modacı böyle bir işe giriştiyse, mutlaka ilginç bir şey çıkacaktır ortaya. Eğer konsept beğenilirse, modacıların otellerle yaptığı işbirliğine daha çok rastlarız gibi geliyor bana.
AFTER PARTY GELENEĞİ BİTER Mİ?
Alaçatı’da en çok konuşulan mevzu: “Artık kimse after’da sarhoş değil!” Tercümesi şu: Eskiden beach’lerde yapılan after party’lerde alkol su gibi tüketilirdi. İnsanlar güneşin altında içer, çakırkeyif olur, dans eder, müzikle birlikte deli gibi eğlenir, arka arkaya şişe açtırırdı. Şimdi içki o kadar pahalı ki, kimse arka arkaya sipariş veremiyor, masalara ikinci şişeleri bile söyleyemiyor. Mekan sahibi arkadaşlarımın dediği bu. Ne dersiniz, bu gidişle beach’lerdeki after party geleneği de biter mi?
GEÇEN HAFTA OLAN BİTEN…
- Bir araştırmada, dünyanın en sinirli ikinci ülkesi Türkiye çıktı. Trafikteki kavgalara, insanların birbirine tahammülsüzlüğüne bakıp ‘yok canım abartmışlar’ diyebilir misiniz?
- Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Kasapoğlu, 18-25 yaş arasındaki bütün gençlere ücretsiz Müze Kart dağıtılacağını açıkladı. İşte bu! Öğrencilerin, maddi imkan bulamayan gençlerin sanatla bağ kurması adına şahane icraat.
- Conrad Hotel İstanbul’un yeni genel müdürü Todori Kalamaris ile tanıştım. Kendisi Büyükadalı bir Rum. Yurt dışında uzun süre çalıştıktan sonra İstanbul’a dönmüş. “Her zaman İstanbul başka” dedi. Meğer otelin üst katında müthiş bir bir suşi restoranı varmış ama haberimiz