Şirin SeverSosyal medyadan iğrendim

HABERİ PAYLAŞ

Sosyal medyadan iğrendim

Oyuncu Barış Kılıç demiş ya geçen gün; “Bu süreçte sosyal medyadan iğrendim, nefret ettim” diye… Al benden de o kadar. Aynı dertten muzdaripmişiz meğer. Geçen gün mikrofon uzattıklarında söylemiş bunu. Devamı da var, diyor ki; “Sosyal medyada ‘koli taşıyor, şov yapıyor’ diye yorumlar var.

Ya arkadaş, bir şey yapıyor bu insanlar, yardım yapıyor, en azından buna saygı duyun. Nefret ettim, bu süreçte sosyal medyadan iğrendim. Kişisel olarak herkes elinden geleni yapıyor oysa...” O kadar katılıyorum ki. Yardım ederken reklam yapıyormuş, bırak yapsın.

Haberin Devamı

Yeter ki yardımını yapsın, yardım edilmesine ön ayak olsun, örnek olsun, dikkat çeksin meseleye. Gerisi onun vicdanını bağlar, sana ne? Samimiyet ölçer mi var elinizde? Millet niye sizi ikna etmek zorunda mesela? Şaşakalıyorum bazen okuduklarıma gerçekten. Yardım yapan ama göstermeyen var, niye yardım yapmadın?

Göstere göstere yapan var, niye gösteriyorsun? Ulan ne yapacağını şaşırdı insanlar sizin yüzünüzden be! Bu arada sorsan ‘sen ne yaptın?’ diye… Oturduğu yerden duyar kasmış, çetele tutmuştur sadece. Yapmaktan çok konuşan insanlar hep vardı ama umursamıyordum.

Fakat şöyle bir dönemde gerçekten çekilmiyorlar. Şu 20 günde ne çirkin insanlar gördüm, ne iğrenç bir yer oldu bu sosyal medya dedim, vay be! En çok da şuna şaşırıyorum… Ülkenin en büyük yardım kuruluşu afet anında çadır satıyor, yardım toplayan dernekler zan altında kalıyor, fırsattan istifade kiralara fahiş zamlar yapılıyor, yeşil alanlar imara açılıyor, ortalık yangın yeri ama birileri ünlülerin, konu komşunun ne post paylaştığına tutuluyor!

Pes, vallahi pes. Ne biçim insanlarsınız yahu? Allah sizi ıslah etsin diyeceğim ama çok geç sanırım.

Sosyal medyadan iğrendim

Oyuncak bile mutlu etmiyorsa…

Üstteki yazıya şöyle bir örnekle devam edeyim… Pazar günü Beşiktaş- Antalyaspor maçında deprem bölgesindeki çocuklara yollanmak üzere sahaya oyuncaklar atıldı ya…

Şahane anlardı, şahane bir olaydı bence. ‘Bu Oyuncak Sana Arkadaşım’ kampanyasının her anında gözlerim doldu, sahaya atılan her bir oyuncakla kalbim yerinden oynadı kendi adıma. Ama o gece bir arkadaşım aradı dedi ki, “Ben doğru bulmuyorum bu şekilde oyuncak toplanmasını…”

Haberin Devamı

“Sebep?” dedim, “Bilmem, doğru gelmiyor” dedi. Sebebi bile yok yani, sadece doğru bulmamış! Anlatmaya çalıştım yine de... İnsanlar tek tek gidip bir yere oyuncak bıraksa etkisi bu kadar büyük olmayacaktı, birlikte hareket etmek adına çok güzel bir kampanya, herkesin minik bir oyuncakla dev bir işin parçası olması ne kadar şahane oysa..

Anladı mı bilmem ama ben şunu anladım. Bazıları, başkalarının yaptığı iyiliği bile çekemiyor sanırım.

Herkes kıskanç, herkesin kalbi kurumuş. “Binlerce oyuncağın dakikalar içinde toplanması bile seni mutlu etmiyorsa, şu hayatta hiçbir şey seni mutlu edemez ablacım” dedim içimden, telefonu kapattım.

‘Yardım bizim neyimize’ diyecek noktaya gelmek…

Yardımın öylesi, böylesi, reklamı, gerekçesi yok bana göre. Yardım yardımdır. Ama insanlar ne zaman yardım etmekten çekinir, elini taşın altına koymaktan vazgeçer biliyor musunuz?

Depremzedeler için gönderilen onca kıyafet, çöp yığını gibi yol kenarlarına atılırsa…

Haberin Devamı

Yardım toplayan, çadır alan dernekler zan altında bırakılırsa…

Elbette insanlar yardımlarının nereye gittiğini sorgulayacak ama önce facianın ortasında çadırı satanlara soru sorulmalı! İyi insanlara ‘yardım bizim neyimize’ dedirtmeyin, hayattan soğutmayın lütfen.

Sosyal medyadan iğrendim

Ömer Faruk Hoca çocukları gülümsetti.

‘İyi ki varsınız’ dediklerim...

Birilerinin zalimliğine, kötü kalbine ne kadar üzülüp öfkeleniyorsam; birilerinin de iyiliğine, naifliğine, aç uykusuz perişan yardıma koşmasına inanamayarak gözyaşları döküyorum sürekli…

Mesela… Kahramanmaraş’ta emekli imam Ömer Faruk Şirikçi’nin cami hoparlöründen depremzede çocuklar için ‘Ali Baba’nın Çiftliği’ni söylemesi…

Mesela.. Gönüllü berberlerin çadırlarda insanların saçını sakalını bilabedel kesmesi..

Mesela… Türkiye’nin en ünlü şeflerinden Mehmet Yalçınkaya, Ömür Akkor, Ali Ronay, Türev Uludağ, Pınar Taşdemir, Çiğdem Alagök gibi isimlerin günlerdir bölgede yemek pişirmesi, kendi ekipleri ve gönüllülerle birlikte aş dağıtması…

Kimse mecbur değil ama canla başla yapıyorlar, helal olsun. Hepinizin emeğine, yüreğine sağlık.

Sanatın iyileştirme gücü var

İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) 6 Şubat’taki büyük depremin ardından, 2023 bütçesinden kaynak ayırarak bölgede kültür sanat çalışmaları yapmak için kolları sıvadı. Daha önce İstanbul Bienali’ne katılmış sanatçıların ürettiği eserlerin sınırlı sayıdaki baskıları, önümüzdeki günlerde deprem bölgesinde kullanılmak üzere özel bir müzayedede satılacak.

Tiyatrolar ise bu sene deprem bölgesine odaklanacak, bölgedeki tiyatro toplulukları için destek sağlanacak. Bu arada felaketin ardından kapanan perdeler bir bir açılıyor... Tiyatroların çoğu ‘Askıda Bilet’ gibi kampanyalarla depremzedelere destek toplamayı, gelirlerinden pay aktarmayı sürdürüyor. Sadece oyunlar değil konser sahneleri de depremzedeler için hareketlendi.

Yani tiyatrolara/sahnelere koşmamız, hiç olmadığı kadar önemli. Hem psikolojimiz için hem da aldığımız her biletle depremzedelere katkı vereceğimiz için.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder