Oprah Winfrey’in kitabı ‘Artık Biliyorum’ var elimde şu ara... Kitabın kapağında da başlıktaki sözler yazılı. “Her şey bir mucize, bir lütuf, bir fırsat olabilir. Yeter ki öyle görmeyi bilin” diyen bir kitap bu.
Kişisel gelişim kitaplarını ayakları yere basmayacak kadar uçuk bulurum. O yüzden, bu gerçek hayat hikayesinden öğretiler daha ilham verici geldi. Yaklaşık 25 yıldır milyonlarca izleyiciyi eğlendiren, bilgilendiren ve onlara ilham veren ‘medya kraliçesi’; kitabında 62 yıllık hayatındaki başarılarını, dostluklarını, hayattan öğrendiklerini, hatta fazla kilolarını ve acılarını anlatıyor.
Gerçek, samimi ve öğretici. Mesela küçük yaşta cinsel tacize uğradığı dönem…
Acının ve büyük zorlukların onu nasıl geliştirdiği, zenginleştirdiği, bunların onu ‘bugünkü Oprah’ haline getirmesi…
Maço bir dünyada kadın olarak nasıl ayakta kaldığı… Pek de sosyal biri olmadığını anlatması ama kişiliğinin değişimi…
Bir sürü gerçek hikayeyle anlatıyor başından geçenleri. Oprah Winfrey gerçekten de dünyanın en önemli kadınlarından biri. ‘Artık Biliyorum’ da kadınlara yol gösterici bir hayat hikayesi. Okursanız feyz alacağınız çok şey olabilir.
Şirin Bir LAF
Kitap okuyan yok herkes kitap yazıyor, namaz kılan yok herkes hoca geçiniyor, siyaseti bilmeyen Meclis’e giriyor. Bari çayı, bilen biri demlesin! (Twitter’dan)
İstanbul için film vakti... Hazır mıyız?
Toplumsal huzursuzluklarımızdan, gerginliğimizden, can sıkıntılarımızdan bizi kurtaracak, biraz olsun kafa dağıtmamızı sağlayacak o meşhur zaman dilimi geliyor... 7-17 Nisan tarihleri arasında gerçekleşecek 35. İstanbul Film Festivali’ne sayılı gün kaldı. 62 ülkeden 223 yönetmenin toplam 221 filminin gösterileceği festivalde, en çok tartışılan ve merak edilen filmler hangileri?
İşte sizin için seçtiklerim...
Rüzgarın Hatıraları: Ulusal yarışmanın adaylarından, Özcan Alper’in son filmi.
Bir Liderin Çocukluğu: Gelecekte faşist bir lider olacak bir çocuğa odaklanıyor. Entelektüel ve karanlık bir film.
Yüce Sezar: Berlin Film Festivali’nin açılışını yapan Coen Kardeşler’in son filmi ‘Hail, Caesar!’da; George Clooney, Channing Tatum, Scarlett Johansson var. Eğlenceli bir Hollywood taşlaması.
Şimdi Nereyi İşgal Edelim: Belgesel sinemanın ünlü ismi Michael Moore, bu kez şöyle diyor: “Madem Amerikalılar her yeri işgal etmeyi alışkanlık haline getirdi; o halde Avrupa’yı işgal edelim ve oradaki güzel şeyleri sahiplenelim!” Hınzır ve dikkat çekici.
Aşk Birleşik Devletleri: Polonya sinemasından... Dört kadının mutsuzluk, umutsuzluk ve sevgiyi arama hikayesi…
Gökdelen: Dünyadan soyutlanmış, lüks bir gökdelendeki genç doktorun hikayesi. Jeremy Irons, Sienna Miller oynuyor.
Basit hayallerle markalaşanlar
Şu hayatta en çok, basit fikirlerle büyüyenlere, marka kuranlara, para kazananlara hayranım. Bahsettiğim öyle basit fikirler ki; sorsalar bana “Öyle iş mi olur ya?” derdim. Ama yapan yapıyor işte, kafayı çalıştırıyor. İşte size basit fikirli, üç başarı hikayesi:
Sosa: Zayıflamaya kafayı takan çağın insanına sunulacak en iyi hizmet. Geniş geniş kaselere bol yeşillik koy, içine her çeşit malzemeyi kat ve sat! Kuş kondurmuyorlar ama ihtiyaca cevap veriyorlar. O yüzden tuttu.
Simit Sarayı: Türk insanının en sevdiği atıştırmalık. Bugüne kadar seyyar satıcıdan alıp ayak üstü yediğimiz simidi marka haline getirdiler; New York’a bile taşıdılar. Sokaktaki simit ya, sizin aklınıza gelir miydi?
Davet Çok Elbisem Yok: İki kız kardeşin fikri. Davetten davete koşan ama her davete kıyafet almaya yetişemeyen kadınların kurtarıcısı. Farklı markalarda tuvaletler ve gece elbiselerini uygun fiyatlarla kiralıyorlar. Satın almaktan daha uygun. Ünlüler de müşterisi. Girişimcilik böyle bir şey işte…
Aziz Sancar’dan kızlara destek
Arada güzel şeyler de oluyor... Geçen yıl kimya dalında aldığı Nobel ödülüyle bilim tarihine geçen Prof. Dr.Aziz Sancar; fen dalında başarılı ama maddi durumu iyi olmayan kız öğrencilere destek veriyor.
Ankara, Ardahan, İstanbul, Mersin, Uşak, Şanlıurfa, Zonguldak olmak üzere 7 şehirde gerçekleşecek proje ile; 6’ncı sınıfta okuyan 700 kız çocuğu, bilim-teknoloji alanında eğitim almaya teşvik edilecek ve bilgilendirilecek.
‘Girls in STEM’ projesi, önümüzdeki Nisan ayında başlıyor, Mayıs’ta sona eriyor. www.gisproject.com adresinden başvuruların sağlanacağı ‘Aziz Sancar Girls In STEM’ kamp programları ücretsiz.
Kamp sonrasında 7 ilden 14 kız öğrenci STEM Yaz Okulu programına katılmaya hak kazanacak. Bu öğrencilerden 7’si bilimsel çalışmaları keşfetmek adına Amerika’da Silikon Vadisi’ne, 7 öğrenci de Güney Kore’ye gidecek.
Gurur duyulacak işlere, başarılara imza atmış isimlerin maddi olanağı olmayanları düşünmesi gerçekten insana umut veriyor.
Çukurcuma’da Bahar
İstanbul’da o kadar çok keşfedilmemiş mekan ve lezzet durağı var ki; rutinden çıkmak, keşfetmek lazım biraz...
Hele de test edilip onaylanmışsa, hiç kaçırmıyorum. ‘Çukurcuma’da Bahar’ da tam böyle bir keşif oldu. Dostlar dedi ki, “Biz test ettik onayladık, hadi gidiyoruz”. El mahkum, düştüm peşlerine. Beyaz masa örtülü, şık bir restoran...
Mezeleri ve yemekleri güzel, şarap kavı mevcut, biraz da şık bir meyhane tadında. Özellikle fırında patlıcan ve asma yaprağında levrek şahane. Belli geceler canlı müzik var; farklı isimler çıkıyor.
Benim gittiğim akşam Esma Er sahnedeydi; cazdan popa yayılan bir repertuvarı, güçlü bir sesi var. Ajda Pekkan, Sezen Aksu şarkılarıyla coşturdu. Gerçekten keyifli bir ortamdı, tavsiye ederim.