Giriş
Az buz şey değildi geçen gün yaşadığımız; resmen korktum! Zira ilk kez böyle şiddetli bir deprem yaşadım...
İstanbul’daki büyük depremde yurt dışındaydım; o yüzden de bu korkunun, yaşanılan şeyin boyutunun hiç farkında değilmişim. Deneyim de sıfırmış!
Galiba herkeste durum benzer. Yaşadığı anı anlatan kimle konuşsam bilinç ve idrak yolları kapanmış meğer!
Önce çarşamba sabah 11.00 sularında yatağın sallanması... Bir an için ne yapacağını bilememek, kalakalmak… Ertesi gün zangır zangır daha şiddetlisini yaşamak. Hem de 5.8 şiddetinde! Salonumda kocaman ağır mermer bir sehpa var... Tek başına değil kaldırmam, itmem bile mümkün değil. O kadar ağır.
Onun üzerindeki camın yerinden oynamasını görmek! Gerçekten travma yarattı bende. İnsan hiçbir şey yapamıyor... Gözüne far tutulmuş tavşan gibi kalakalıyor. Telefon başka bir yerde, televizyonu kapatmalı mı, çıkmalı mı, beklemeli mi? Öyle bilinçsiz bir kalma hali.
Aradığın hiç kimseye ulaşamadığın için daha da paniklemek... Daha büyük bir depremin geleceği bangır bangır söyleniyor ama kimse hazır değil. Mesele sadece deprem çantası hazırlamak değil ki...
Baktım, her yerde yapılması gerekenler yazıyor: Kalk güvenli yere geç, vanaları kapat, şalteri indir, doğalgazı kes. Bu talimatları yerine getirecek kaç tane sakin insan var sizce? Deprem çantası hazırlayalım tamam da; hazırlıklı olması gereken kurum ve kuruluşlarda durum ne?
O paniğin ortasında insanları toplayacak alanlar var mı, toplanan deprem yardımları ne yapıldı, afet malzemesi yeterli mi, sağlam olmayan binalar ne olacak? Bunları da açıklasalar ya…
'Namazı bırak yardım et' vaazı
Görüntüleri izlemişsinizdir... İstanbul Kurtköy’deki bir camide namaz esnasında, bir kişi kalp krizi geçirip yere yığılıyordu ama cemaat namazına devam ediyordu. Adam can çekişerek öldü, kimsenin kılı kıpırdamadı. İnsanın kafasında deli sorular tabii... Ama geçelim oraları ve bu konudaki gelişmeyi aktaralım...
Haber Global’de Gülnur Saydam’ın özel haberinden öğrendim: Diyanet, Acil Tıp Teknisyenleri Derneği’nin önerisiyle imamlara ilk yardım eğitimi verecekmiş. Dernek, çalışanlarını camilere yönlendirip eğitim verecek; Diyanet de imamlara ‘ibadet esnasında böyle bir durumla karşılaşıldığında, ibadeti yarım bırakabilirsiniz’ diye vaaz verilebileceğini anlatacak.
Cuma günü Selimiye Camii’nde bir doktor cemaat ve imama ilk eğitimi vermiş, vaazda da gereken konuşma yapılmış. Diğer camilerde de uygulamanın kısa sürede başlayacağı konuşuluyor. İnsan buna da şükür demekten başka bir şey diyemiyor ne yazık ki...
Allah polislerin yardımcısı olsun!
Trafikte geçiş üstünlüğü sağlayan ‘çakar lamba’ kullanımı tepkilere yol açınca yeni uygulama geldi... Buna göre; 1 Kasım’dan itibaren milletvekilleri, belediye başkanları, kaymakamlar, rektörler, daire başkanları ve kurum müdürleri çakar lamba kullanamayacak! Harika karar ama bu kez kesin kararlı mısınız diye sormak lazım!
Hayır kararlıysanız; bu ülkede böyle kuralların pek de ‘işlemediğini’ bilen biri olarak Allah polislerin yardımcısı olsun diyorum! Çünkü yasağı uygulayacak polislere “Sen benim kim olduğumu biliyor musun?” diye çıkışıldığı günler pek yakında!!
Bu trafik polisleri için güvence verilecek mi acaba? Üstelik sorarım; daha önce de yasaklanmadı mı bu ‘çakar lamba’lar! Cep telefonlarına markalardan firmalardan SMS gelmesi de yasaklanmıştı ya hani, onun için diyorum: Böyle kurallar pek işlemez, ben size şimdiden söyleyeyim.
Bodrum’da zeytin festivali
Ülke olarak zeytin ağacının değerini bilmiyoruz belki ama şükür ki kişisel çabalarla, bir bilinç oluşturulmaya çalışılıyor... Bu çabayı gösteren bir otelden söz edeyim size... 4 yıldır Zeytin Festivali yapan Rixos Premium Bodrum’dan…
Her şey, otel arazisi içinde yer alan 300 zeytin ağacının korunması ile başlıyor. Otelin genel müdürü Mehmet Tulunay ağaçlara gözü gibi bakıyor, bu işte uzman Zeytindostu Derneği ile birlikte ağaçların bakımını yaptırıyor, daha iyi verim alıyor, üstelik personele de bu bilinci aşılıyor.
Hatta bu ağaçlardan 9 tanesi anıt ağaç olarak koruma altına alınıyor. Resmi belgelere göre anıt ağaçların yaşı 500 ile 700 arasında. Sonrasında da zeytin ağacının ve zeytinyağının hem yöresel hem ulusal anlamda daha fazla tanıtılmaya ihtiyacı olduğunu düşünerek bir etkinlik yapıyor.
Yılın en doğal festivalini; Rixos Olive Fest Bodrum’u hayata geçiriyorlar. Hafta sonu gittim gördüm; müthiş bir etkinlik. Yerli yabancı turistler denizden çıkıyor, zeytin topluyor, topladıklarıyla soğuk sıkım zeytinyağı üretip şişelerle ülkelerine götürüyor.
Yemek yarışmasına katılıp en iyi zeytinyağlı yemeği yapmak için yarışıyorlar. Sırf bu festival için Bodrum’a gelenler bile var. Turizmin böyle bilinçli etkinliklere ihtiyacı var, iyi şeyler yapanları alkışlayalım.
