Giriş
Herkese iyi bayramlar öncelikle…
Bayram demek tatil demek malum. Kalabalıkların arasında ya da ufak bir inzivayı fırsat bilerek. Fark etmez, koşturmacaya ara verip durmak, durup düşünmek zamanı böyle anlar.
Dolayısıyla ne kadar değiştiğini, hayattan beklentilerini, ne istediğini, önceliklerini, hislerini, neyin seni mutlu ettiğini fark etme zamanı. Herkes için olmasa da bazıları için öyle. Ben de durdum düşündüm biraz... Değiştiğimi fark ettim.
***
Mesela artık bayramlarda kalabalıkların arasında olmak istemiyorum; kaçacak sessiz sakin bir yerim yoksa nispeten daha sakin bir İstanbul’u tercih ediyorum.. Anlamadığım, anlam veremediğim kalabalıkların içinde savrulmaktansa, evimde olmayı istiyorum.
Kitap okumak, yeni bir diziye başlamak gereksiz sohbetlerden daha çok keyif veriyor. Çok güzel bir yemekte olsam bile, en geç saat 23.00’te yatağımda olmak istiyorum.. Başucumda biriken kitaplara yeniden konsantre olmayı daha çok deniyorum. Çok yemiyorum artık. Tatlıyı bırakmaya çalışıyorum mesela, bana faydası olmayan çok şeyi bıraktığım gibi, kendimi korumaya alıyorum.
Hazır yemek ısmarlamak yerine, istediğim yemekleri yapmayı deniyorum. Arada olmuyor, çöpe atıyorum ama bazen de aferin veriyorum kendime, ‘Deneyince oluyormuş’ diyorum. Arkadaşlarıma daha çok zaman ayırıyorum; onlarsız hayatın keyfi yok çünkü çok net görüyorum. Önemsenmediğim, değer görmediğim yerde durmuyorum, hiç ama hiç bekleme yapmıyorum.
Toksik arkadaşlıklardan uzak duruyorum, enerjimi çalmalarına müsaade etmiyorum. Büyütüyorum kendimi, biraz da küçültüyorum. Yani kendimi beslemeye büyütmeye çalışırken büyük büyük egolarımı, sivri yanlarımı küçültmeye çalışıyorum.
Hafiflik, rahatlık geliyor böyle yapınca, ‘oh bee’ diyorum. Çok şeyi akışa bırakıyorum artık, bakın bu da çok iyi geliyor.
***
Bunları yavaş yavaş öğretiyor hayat, almaya niyetin varsa tabii. Şimdi söyleyin nedir bu; yaş aldıkça değişmek mi, hayattan yorulmak mı?
Nefes almak bayramdır mesela..
Bayram madem… Bayramı en güzel anlatan ifadeleri buraya koymak istedim. Çünkü bayramın ne olduğunu Can Yücel’den daha iyi anlatan biri yok.
***
Nefes almak bayramdır mesela; günün birinde soluksuz kalınca anlar insan... Görmenin nasıl bir bayram olduğunu karanlık öğretir; sevmeninkini yalnızlık... Sızlamayan her organ, hele de burun direği bayramdır. Bayramdır elden ayaktan düşmemek, zihinden önce bedeni kaybetmemek, kurda kuşa yem olmayıp “Çok şükür bugünü de gördük” diyebilmek...
Sevdiklerinle geçen her gün bayramdır. Küsken barışmak, ayrıyken kavuşmak, suskunken konuşmak bayramdır. Bir kitabı bitirmek, bir binayı bitirmek, bir okulu bitirmek, kâbuslu bir rüyayı, kodeste ağır cezayı bitirmek bayramdır. En acıktığın anda dumanı tüten bir somunun köşesini bölmek, korktuğunda güvendiğine sarılabilmek, dara düştüğünde dost kapısını çalabilmek bayramdır. Bir sürpriz paketinden çıkan hediye, tatlı bir şekerlemede üstüne serilen battaniye, saçlarını müşfik bir sevgiyle okşayan anne bayramdır. Hiç aldatmamış, aldanmamış olmak bayram...
Yeni eve asılan basma perdeler, alın teriyle kazanılmış ilk rızkın konduğu çerçeveler, yüklü bir borcun son taksiti ödenirken sıkılan eller bayramdır. Evde yalnızlığı noktalayan insan nefesi, akşam kapıda karşılayan yavuklu busesi, sevdalı bir elin tende gezmesi, nice adağın ardından çınlayan çocuk sesi bayramdır.
Güne gülümseyerek başlamak bayramdır. “İyi ki yanımdasın” bayram, “Her şeyi sana borçluyum” bayram... “Hiç pişman değilim” bayram... Alnı açık yaşlanmak bayramdır; ulu bir çınar gibi ayakta ölebilmek bayram...
Bunların kadrini bilirseniz, kıymet bilmeyi öğrenirseniz her gününüz bayram olur. Meraklanmayın, öyledir diye size deli demezler. Deseler de böyle delilik, bayram artığı günlerdeki nankör akıllılıktan evladır.
NESİLLER BOYU AYVALIK MUTFAĞI...
Tarihi yapısı, hikayelerle dolu sokakları, deniz ve adalar manzarası ve doğal hali ile Ayvalık bir başka güzelliktir benim için. Bölgenin bereketli topraklarında yetişen lokal lezzetlerin de yeri başka tabii. İşte bu lokal lezzetleri, nesilden nesile aktarılan tarifleri yaşatan NESİL 1970 isimli restoran Ayvalık’a çok yakıştı.
Murat Reis bölgesinde yer alan, unutulmaz Yeşilçam filmlerine ev sahipliği yapan, 70’lerden aldığı mirası günümüze yenileyerek taşıyan, 91 odası ve her oda için dikilmiş 91 zeytin ağacı olan D-Resort Ayvalık Otel’in içinde bir restoran. Nesiller boyudur sürdürdüğü ‘Bir Ayvalık Mutfağı Hikayesi’ne yenilikleriyle devam ediyor bu sezon. Nesilden nesile aktarılan geleneksel lezzetler; Şef Didem Şenol’un danışmanlığında, şef Erdem Öztürk ve ekibi tarafından hazırlanıyor.
Ayvalık’ta bulunan lokal tedarikçilerden alınan yerel ve olabildiğince mevsimsel ürünler kullanılıyor, sürdürülebilir mutfağa hizmet ediliyor. NESİL 1970’te, nesilden nesile taşınan geleneksel lezzetler menüdeki yerini korurken; Maya ve Gram isimli markalardan tanıdığımız Didem Şenol’un eklediği lezzetler de menüyü iyice coşturuyor.
Huzurun tam göbeğinde, eşsiz denize karşı, nesilden nesile aktarılan lezzetler.. Aklınızda bulunsun.
