Beyoğlu Belediyesi, pek çok medeniyete ev sahipliği yapan ancak depremde büyük yıkım yaşanan Hatay’da, ‘Kardeşlik Sofrası İftarı’ düzenledi. Ramazan, Paskalya ve Pesah (Hamursuz) bayramlarının 36 yılda bir denk geldiği ve üç semavi dinin mensuplarının da oruç tuttuğu bu özel ayda gerçekleştirilen iftara, başta Fener Rum Patriği Bartholomeos, Türkiye Ermenileri Patriği Sahak Maşalyan ve Türkiye Musevileri Hahambaşı İsak Haleva olmak üzere semavi dinlerin çok sayıda temsilcisi katıldı.
İftardan önce artık bir yıkıntı halinde olan Habib-i Neccar Camisi’ni, Tarihi Antakya Sinagogu’nu, bir mağara içinde kurulmuş olan Hıristiyanlığın en eski mabetlerinden Saint Pierre Kilisesi’ni ziyaret ettik.
TESELLİ ETMEK
Daha önce defalarca geldiğim Hatay’da böylesi özel bir günde bulunmaktan çok mutlu oldum ve gerçekten büyük gurur duydum. Meclis başkanımız Mustafa Şentop da buradaydı. Bu organizasyonu yapan Beyoğlu Belediye Başkanı Ali Haydar Yıldız’a davetleri için teşekkür ediyorum.
Daha önce şen şakrak sohbetlerimizin olduğu tarihi kapalı çarşının, neredeyse tüm şehrin ve ziyaretimizden her zaman büyük keyif ve feyz aldığımız Habib-i Neccar Camisi’nin artık olmadığını görmenin üzüntüsünü anlatabilmem mümkün değil.
Burada çocuklar size sarılmak, büyükler konuşmak dertleşmek istiyor. Siz de bir şeyler söylemek istiyorsunuz ama kelimeler boğazınızda düğümleniyor. Söylenebilecek çok şey var aslında ama aklınıza kurulacak cümleler gelmiyor. Bölgedeki enkazı kaldırırız.
Yıkılan binaları da yaparız. Buna bir şüphe yok. Peki geride kalanları teselli etmek? İşte en zor kısmı bu. Gidenleri geri getiremeyiz. Onları unutmak da mümkün değil. Ama geride kalanlara yardım edebiliriz. İmkanı olan madden, olmayan da iyi niyetle dua edebilir.
EN KIYMETLİSİ İNSAN
Benim gördüğüm; burada en kıymetli olan insan sesi. İnsan sıcaklığı. İçten bir “Geçmiş olsun, Allah bir daha göstermesin, başınız sağ olsun” demek. Naçizane tavsiyem; tatil planlarınız arasına lütfen deprem bölgelerini de ekleyin! Bir gün, iki gün...
Ne kadar olabilirse. Hatay’da bir çocuğun başını okşamanızdan, bir aileyi ziyaret edip yarenlik etmenizden daha kıymetli bir şey yok. Yaşam bir şekilde devam ediyor. Sizi görenlerin yüzünde bir tebessüm de oluyor. Hatta biraz sohbet edince güldüğümüz de oluyor.
Kahkaha bile atabiliyoruz. Yine de tarif edemeyeceğim bir hüzün hep bir yerlerden bize bakıyor. Günün en keyifli anında bile o hüzün oralarda bir yerde. Belki hiç geçmeyecek ama zamanla azalacak. Yine içimizde olacak ama azalacak.