Her Konya maçında gönlümüze düşer; iki takımın da formasını giyen Ahmet Çalık’ın ruhu şâd, mekânı cennet olsun... Çok iyi bir insan, çok iyi bir sporcuydu. Zorlu deplasmanda Konyaspor çok istekli, çok iyi başladı. İlk dakikalarda Mahir hızıyla dikkatleri çekti.
Torreira olmayınca Galatasaray orta alanda ‘bir kişi eksik’ gibi kalıyor. Orta sahalar çabuk geçilince bir pozisyon, bir gol beklentisi içine girdik boşu boşuna. Rakip ceza sahası önleri eveleme geveleme alanları oldu. Boey’in füzesini de Sehic çıkarınca döndük başa. Skor ihtiyacı had safhadayken Harry Potter lakaplı Kerem’in ‘ince’ pasında Galatasaray’ın en iyisi Rashica, Sehic’i avladı. Galatasaray ikinci yarıya biraz gevşek çıkınca Konya faturayı kesti.
Şampiyonluğa oynayan takımın skoru koruma düşüncesi de olamaz, tempoyu düşürme lüksü de! Icardi’de de maç boyu geçen hafta çıkılan gecelerin (biz magazinin yalancısıyız) olumsuz etkileri görüldü. Icardi etkisizdi de diğerleri etkili miydi? Hayır! Ben Zorbay Küçük’ün yönetimini çok beğendim. Bir iki gereksiz sayılabilecek kart hariç iyi bir hakemlik örneği izledik.
Başlıktaki o güzel söz Hz. Mevlana’ya ait. Hayata olduğu gibi Galatasaray’ın dün akşamki oyununa da çok uygun. Doğru yaklaşımla, doğru anahtarla açılamayacak kapı yoktur. Anahtar belli; tempoyu sen belirleyeceksin! Her şeyin bir sonu vardır. Bu muazzam galibiyet serisi de bitti. Zaten bu tempoyla üç puan hayaldi, beraberlik bile hayal oldu. Yapacak bir şey yok.