Şampiyonlar Ligi denince ülkemizden akla ilk gelen takımdır Galatasaray! Düzenlenen lige ilk yıl katılan takımdır. Bu lige ‘statü değiştirtmiş’ takımdır.
Mekanın sahibi Galatasaray öyle bir seyirci baskısıyla başladı ki rakip de sürklase oldu. 24. dakika dolarken biri direk tam dört gol kaçtı. Garip bir telaş gollere engel oldu. Galiba Icardi ilk defa gol kaçırdı. Şampiyonlar Ligi’nde bu kadar pozisyonda gol üretemezseniz sıkıntı olur. Nitekim adamlar doğru dürüst girdikleri ilk fırsatta golü buldu. Hakem de golü bekliyor gibi Kopenhag’ın tüm zaman geçirmelerine göz yumdu.
İlk yarının özeti; ‘atamayana atarlar’ idi. İkinci yarı Galatasaray önde baskı yapacağına topu eveleyip geveleyince ikinci golü kalesinde gördü. Burada Muslera, çıkmışsa o topa müdahale etmeliydi. Kopenhag gösterişsiz futbolunun meyvesini yemiş oldu. Son beş dakika Boey topu iğne deliğinden geçirdi. İki dakika sonra da Tete müthiş vurdu. Yüklendik ama zaman yetmedi. Angelino’nun ortaları da rakibe gitti. Galibiyet beklediğimiz maçı berabere bitirdik. Teknik, fizik güce üstünlük sağlayamadı ne diyelim. Enseyi karartacak değiliz. İlk maç, öyle ya da böyle bir puana razı olmak zorundayız. Yenemiyorsan yenilme... Bundan sonra bu gruptan çıkmanın yolu; deplasmanda bir Kopenhag galibiyeti (çok mümkün), Manchester’la Münih’ten alınabilecek bir ya da iki puan ve evinde mutlak bir galibiyet. Artık sahanda kimi yenersen onu yen! 7-8 puan bu işi görür. Bu maç gösterdi ki; Şampiyonlar Ligi için vitesi arttırmak şart.