Köşe yazarlığım boyunca her sene eksiksiz 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde Türkiye’de iş hayatından ev yaşamına kadar her alanda kadın-erkek arasındaki uçurumu yazdım. Bıkmadan usanmadan “kadınlar çiçek değildir, topraktır. Hayat veren, yaşamı devamlı kılandır” dedim. Bu yıl basındaki-dijitaldeki paylaşımlara baktığımda ise ilk kez, Kadınlar Günü’nün kadın-erkek eşitsizliğini daha da körüklediğini farkettim. Kadınları korunmaya muhtaç, desteklenmesi gereken kırılgan varlıklar olarak yansıtan paylaşımlar; kadınların gücünü çok hafife alıyor. Dahası, kadınla sadece olumsuzlukları (‘kadına şiddete son’ gibi) özdeşleştiriyor. Bu da, içinde olduğumuz kısır döngüyü aslında devam ettiriyor.
GÜÇLERİNİ HATIRLATIN
Peki ne yapabiliriz? Ülkemizde kadınları erkekler kadar hak ve özgürlük sahibi kılmak için elimizden ne gelir? Cevabı çok basit: Yapmamız gereken, kadınlara güçlerini hatırlatmak. Kim olduklarına ayna tutmak. Bu dünyanın varoluşundan bu yana sadece çocuk değil, doğurganlığın verdiği muazzam yaratıcılıkla ve kuvvetle yaşamı onların sürdürdüklerini anımsatmak.
NURİYE ULVİYE’YE BORCUMUZ
L’Oréal Türkiye işte tam da bunu yapmış. Diğer markalardan farklı olarak, kadınların gücünü ortaya koyan işlere imza atmış. Öncelikle; Türk kadınının birçok alanda önünü açmış ve maalesef unutulmuş olan bir kadını gün yüzüne çıkarmış: Bundan tam 111 yıl önce daha 20 yaşındayken “Bugünkü hayat yenilik istiyor” diyerek Kadınlar Dünyası Dergisi’ni yayımlayan, bu toprakların ilk kadın hakları savunucusu ve ilk kadın hakları örgütünün kurucusu olan Nuriye Ulviye’yi adeta yeniden canlandırmış. Ki o Nuriye Hanım, hayatını Osmanlı toplumunda kadın-erkek eşitliğinin sağlamaya adamış, çağının çok ötesinde düşünen ve bu düşüncelerini hızla hayata geçiren bir kadınmış. Ülkemizde kadınların ilk kez üniversiteye gitmelerine, kamuda çalışmaya başlamalarına hep o vesile olmuş. L’Oréal Türkiye de onun meşalesini taşımak için Kadınlar Dünyası Dergisi’nin ilk sayısını günümüz Türkçesine çevirmiş ve yayımlamış. Ayrıca son eşinin onun adına Hatay’da yaptırdığı halk kütüphanesini depremde yıkıldığı için renovasyona almış.
SİVİL TOPLUMLA ELELE
Marka Türkiye’de ve Dünya genelinde zor şartlardaki kadınlara destek sağlamak için de 50 milyon Euroluk fon ayırmış. Bu fonu Türkiye ayağında 2 önemli sivil toplum kuruluşuyla (STK) işbirliği yaparak kullanıyorlar: KAMER Vakfı ile dezavantajlı durumdaki kadınların (mülteciler dâhil) sosyal-ekonomik güçlenmesine katkı sağlamak için, sadece 2022 yılında 20 farklı ilde 33 bin kadına ulaşmışlar. İmece İnisiyatifi Derneği ile birlikte de eğitim programları veriyorlar. Markanın STK’larla yaptığı başka projeler de var. 21 yıldır UNESCO ile bilimde cinsiyet eşitliğini sağlamak için yürüttükleri “Bilim Kadınları İçin” programıyla son 10 yılda bilim kadınlarına 4 milyon TL’lik destek vermişler. Boğaziçi Üniversitesi Yaşamboyu Eğitim Merkezi (BÜYEM) ile de sokak tacizine karşı eğitim veriyor, KAGİDER ile kariyerlerinin başındaki genç kadınlara mentorluk sunuyorlar.
ÖNCE KENDİMİZ
“Elbette işe kendimizden başlıyoruz. Türkiye’de kadın çalışan oranımız yüzde 65. Tabii bu rakamlara ulaşmak için kurum içinde ebeveynlik dönemlerine özel haklar tanıyoruz. Mesela yasal doğum izni 16 hafta iken, L’Oréal Türkiye’de 18 hafta. Yasal babalık izni de 5 gün iken, L’Oréal Türkiye’de 6 hafta olarak uyguluyoruz” diyor L’Oréal Türkiye Ülke Müdürü Sinem Sandıkçı Gökçen. Zaten kurum bu yüzden yıllardır Bloomberg’in Cinsiyet Eşitliği Endeksi’nde yer almaya hak kazıyor.
GÜZELLİK GÜÇ SEMBOLÜ
Sinem Sandıkçı Gökçen, “Kadınlar için güzellik bir detay değil. Onlara özgüven, ilham veren en önemli itici güç. Biz de tam da bu yüzden depremden hemen sonra bölgedeki kadınların kendilerini iyi ve güzel hissetmeleri için tüm markalarımızı oraya yönlendirdik” diyor ve ekliyor: “Mobil güzellik servisleri TIR’larımız bölgedeki kadınlara ücretsiz bakım-güzellik hizmeti sundular. Birçok kadın ‘depremden sonra ilk kez sizin sayenizde aynaya baktım’ dediğinde neler hissettiğimi size anlatamam.” İhtiyaç Haritası ve Saadet Öğretmen Çocuk İstismarı ile Mücadele Derneği (UCİM) ile birlikte de 7000’den fazla kadına mobil güzellik servisi sunmuşlar. Ayrıca afet bölgesinde üniversiteli kadın girişimcilere Toplum Gönüllüleri Vakfı ile birlikte eğitim vermişler. Hatay’da ise kadınlara Kagider ve BÜYEM’le “ Dermakozmetik Uzmanlığı Eğitimi” veriyorlar. Son olarak; Koruncuk Vakfı ile de ‘Çocuklara İyi Gelecek’ projesiyle depremden etkilenen kız çocuklarının eğitimini ve temel ihtiyaçlarının sağlanmasını destekliyorlar.
HER ZAMANKİNDEN DAHA ÇOK İHTİYAÇ
Bilim kadınları ise markanın en önem verdiği konu. “Düşünün Verda Hanım, 1901’den beri verilen 640 Nobel bilim ödülünden sadece 26’sı kadınlara verilmiş! Buradan hareketle; ‘Bilim Kadınları İçin’ programımızın Türkiye ayağında son 10 yılda 4 milyon TL destek sağladık. Türkiye’de kadınların bilimin tüm seviyelerinde yüzde 40’a yaklaşan temsiliyet oranına ulaşmasında katkımız olduğuna inanıyoruz. Ki bu rakam, küresel ortalamanın ve Avrupa ortalamasının üzerinde. Dünyanın bilime, bilimin de kadınlara şimdi her zamankinden daha çok ihtiyacı var. Türkiye’den Nobel bilim ödülü alan bir bilim kadını neden çıkmasın?” diyerek sözlerini çok anlamlı bir mesajla bitiriyor Sinem Hanım.