Satın aldığınız bir yün kazağın maliyeti nedir? Ödediğiniz para mı? Hayır. O, “görünen” maliyeti. Keşke o kadar olsa. O kazağın bir de görünmeyen maliyeti var. Eğer ki yünü karşılığında bir koyun tıraş edilirken yara bere, kan revan içinde kalıp can çekişiyorsa… İşte asıl maliyeti ödeyen o koyun oluyor ki buna da “gerçek maliyet” deniyor. Ya da eğer satın aldığınız tişörtü dokuyan kişi, Bangladeş’te bir günde 10 kuruşa çalışan bir çocuk işçiyse… O tişörtün “gerçek maliyetini” ödeyen siz değilsiniz; o işçi çocuk. Sadece o da değil. Bir adet tişört için tam 2 bin 700 litre su harcanıyor. Bu, bir insanın 900 günlük su ihtiyacı demek. Bitmedi. Tekstil için kullanılan pamuk tarlalarında tüm dünyada 1 yılda böcek ilaçlarının yüzde 25’i, zirai ilaçların da yüzde 10’u kullanılıyor. Kısacası o tişörtün bedelini aslında siz değil; toprak-hava-su-diğer canlılar ödüyor.
SUSUZ ÜRETİM MÜMKÜN
Düşünün ki; tekstil sektörü dünyada demir-çelikten sonra en çok enerji israf eden, yani su-doğalgaz harcayan sektör. Birleşmiş Milletler’in (BM) 2018 raporuna göre; moda endüstrisi, küresel karbon emisyonlarının yüzde 10’unu ve küresel atık suyun yüzde 20’sini oluşturuyor. Peki ne yapalım? Tişört, kazak vs. hiçbir şey almayalım mı? Elbette hayır. Çözümsüz bir durumda değiliz. Aksine. Ne giydiğimizi-satın aldığımızı farkına vararak seçersek, çözüm kolay: 1’incisi; üretimde çok daha az su-elektrik harcayan yeni teknolojileri acilen benimsemek gerekiyor. “Düşünün ki ‘susuz boyama’ ve ‘susuz finish’ (son bitim işlemi) dediğimiz yöntemlerde yeni teknolojiler kullanıldığında; bir ayda 4 kişilik bir ailenin tam 43 yıllık su ihtiyacı kadar su tasarruf ediliyor. Dahası; yüzde 80 daha az kimyasal kullanılabiliyor. Bu sayede de yüzde 72 daha az buhar harcanıyor. Bu da 1 ayda yine 4 kişilik bir ailenin 3 yıllık elektrik ihtiyacı ve 43 yıllık doğalgaz ihtiyacı kadar tasarruf demek” diyor Aykut Çam. Türkiye’nin en büyük tekstil/denim markalarında 25 yıldır araştırma-geliştirme (Ar-Ge) merkezi direktörlüğü yapan Aykut Bey, dünyayı yakın gelecekte bekleyen su sıkıntısı nedeniyle bu üst teknolojilere çok acil geçilmesi gerektiğini söylüyor.
PAMUĞA ALTERNATİF
Pamuk ise bir başka sorun. Zira 1 kg pamuk için tam 750 litre su harcanıyor tarlalarda. Bu pamuktan bir kot pantolon üretilecekse, bu miktar 4 bin 500 litreye çıkıyor. Kuraklık kapımızdayken dünya mecburen pamuğa alternatif bulmak zorunda kalacak gibi görünüyor. “Ki zaten pamuk 1850’lerden itibaren bir anda öne çıkarıldı. Ondan önce keten ve kenevir dünyada en çok kullanılan tekstil malzemesiydi” diyor Aykut Çam. İşte bu iki malzeme muazzam su tasarrufu sağlıyor. 1 kg kenevir üretimi sadece 30 litre su tüketiyor. Yani pamuğa göre 25-30 kat daha az. Zirai ilaca da gerek duymuyor. Dolayısıyla keten ve kenevir en sürdürülebilir elyaflar arasında geliyor. Dahası bir dönüm kenevir tarlası, 25 dönüm ormanlık alan kadar oksijen salgılıyor! Pamuktan bir anda vazgeçilmesi elbette mümkün değil. Her şeyden önce çok daha yaygın, kolay ulaşılabilir ve ucuz. Ancak suya ulaşmak zorlaştıkça, başka şansımız kalmayacak.
PETROL TÜREVİ SENTETİKLER
Petrol türevi olan sentetik malzemeler de bir diğer sorun. Bu elyaflar (polyester ve türevleri) ucuz oldukları için tercih ediliyor ancak hem petrol-kömür gibi fosil yakıtlardan uzaklaşmaya ve düşük karbonlu bir geleceğe geçiş yapmaya çalışırken, petrol türevi malzemeler kullanmak büyük hata hem de bu sentetik kumaşlar özellikle çamaşır makinesinde yıkanırken o kadar büyük miktarda mikro-plastik açığa çıkıyor ki... Bu yolla suya yani derelere-denizlere ve dolayısıyla canlılara karışan bu mikro-plastikleri biz de suyla ve balıklarla birlikte içimize alıyoruz. Yani hem tabiata hem kendimize muazzam zararlılar.
GERİ DÖNÜŞTÜRÜLEN KUMAŞ
Tekstil/moda sektörünün dünyaya en az zararı vermesinin en kolay yollarından biri ise geri dönüşüm. “Bugün odundan, özellikle de kayın ve okaliptüs ağacından elyaf üreten markalar var. Çevreci bir denim markası olan Avusturya menşeli Lenzing gibi” diyor Aykut Çam. Bu doğal elyaflara ek olarak, giyilen kıyafetlerin tekrar geri dönüştürülerek üretilmesi de dünyada artık çok yaygın bir yöntem. Yine; üretimde verilen fireler de geri dönüşüme dahil edilebilir.
‘İKİNCİ EL’ TEŞVİK EDİLMELİ
Son olarak; 2’nci el giyimi teşvik etmek de çok önemli. Mesela dünyaca ünlü Levi’s markasının bir yıldır yürüttüğü böyle bir kampanya var. Eski kotlarını ve ceketlerini Levi’s mağazalarına getiren müşteriler, ürünün yaşına ve durumuna göre 5-35 dolar arasında ödeme alıyorlar. Bununla da mağazalarda 2’nci el ürün satın alabiliyorlar. Önümüzdeki yıl yeniden satış pazarının (geçen yılki 32 milyar dolardan) 51 milyar dolara yükselmesi bekleniyor. Özellikle e-ticaret aktörlerinin acilen müşterileri buna teşvik etmeleri gerekiyor.
Kısacası; gördüğünüz gibi başka bir dünya mümkün. Yeter ki seçiminizle nasıl bir dünya yarattığınızın farkına varın. Üzerinde yaşamak isteyeceğiniz bir dünya için, elinizi her cebinize attığınızda tercihinizi ona göre yapın. Artık insan olmanın sorumluluğunu alma vakti geldi.