Kadınlardan hep şiddete uğradılar diye bahsedecek değiliz ya, bugün de başarılı kadınlardan bahsedelim: Dünyanın en eski ve ünlü güzellik firmalarından biri olan L’Oreal tam 17 yıldır 110 ülkede bilim kadınlarını destekleyen bir programa imza atıyor. Türkiye de 13 yıldır bu programda ve destek verdiği 76 kadınla en çok kadına destek veren ilk 5 ülke arasında. Bu yıl da 6 bilim kadını bu destekten yararlanacak. 2015 yılının, yapacakları araştırma için 15 bin dolarlık bursundan yararlanacak 6 kadının hemen tümünün yolu Ankara’dan geçmiş, Hacettepe ya da Bilkent’te eğitim yapmış.
[[HAFTAYA]]
Aileye zaman kalmıyor
Hemen hepsi yurt dışında çalışmış. Birbirlerinden habersiz verdikleri röportajlarda hepsi bilim kadını olmanın zorluğundan bahsederken ailelerine yeterince zaman ayıramamayı kastediyorlar. Laboratuarda geçirilen uykusuz gecelerde eve gidip çocukla ilgilenememekten hangi bilim adamı şikayet ederdi acaba? Ah kadınlık halleri! Bu altı kadının hayatımıza dokunan, sürdürülebilir olan, yaratıcı projeler hazırlamış olmaları şartı arandı. Projelerinin kısaca fen bilimleri alanında olduğunu söylemek yeterli. Bilimin yükseğini hangimiz anlayacak ki? Bilkent’ten Doç. Dr. Bilge Baytekin, Kayseri Abdullah Gül Üniversitesi’nden Y. Doç. Dr. Hümeyra Çağlayan, Hacettepe Üniversitesi’nden Doç. Dr. Emine Eren Koçak, Koç Üniversitesi’nden Doç. Dr. Elif Nur Fırat Karalar, Ordu Üniversitesi’nden Doç. Dr. Filiz Kuralay ve İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi’nden Doç. Dr. Güneş Özhan bu yıl başvuran 100’ü aşkın aday arasından seçilmiş. Burslara başvurmak için 40 yaşın altında, en az doktora seviyesinde ve bir üniversitede olmak gerekiyor.
Ödülleri törenle verilecek
Projeleri UNESCO ve bağımsız bir heyet değerlendiriyor. Ülke çapındaki bu desteğin dışında uluslararası çapta “5 Olağanüstü Kadın” yarışmasına ise bir akademik kadro tarafından önerilmek gerekiyor. Türkiye’den bir kez 2003’de Ayşe Erzen Avrupa Kıtası’nı temsilen seçilmiş. Bir güzellik firması olan L’Oreal bu programla, kadınların güzelliklerinin sadece saç ve yüzlerinde değil, beyinlerinde olduğuna da dikkati çekiyor!
Kılıçdaroğlu’nun yerinde olmak istemezdim!
Cumhuriyet Halk Partisi bugün kontenjan adaylarını da belirleyerek listelerini tamamlayacak. Aslında işin zor kısmı bundan sonra: Hepi topu seçilebilecek 39 kontenjan adayı için 300’den fazla bekleyenin olduğu düşünülürse Kılıçdaroğlu’nun işi zor. O listeleri hazırlarken seçmenin beklentisine uygun denge hesapları yapmak zorunda. Bir de çalışmak istediği kişiler var. İşte benim anlamadığım yer tam da burası
. Partide kendisine lazım olan, çalışmak istediği kişilerin milletvekili olması şart mı? Uzman olarak çalıştırsın. Milletvekilliği başka bir iş. Ben şunu da anlamıyorum: yıllardır partide, en önde, medyada, uzaktan baksan parti ondan soruluyor havasında, ama ön seçime girmedi? Niye girmedi? Mesela Gürsel Tekin. Efendim MYK üyeleri, Parti Meclisi Üyeleri kontenjan bekliyormuş. Niye ön seçime girmediler?
Parti, üyelerin seçmek istemediği kişiler tarafından mı yönetiliyor? Ön seçim yüzde yüz doğru bir sonuç mu veriyor? Melda Onur örneğinde görüldüğü gibi hak yenebiliyor. Ama o cesaret etti, girdi. Keşke Tğm. Çelebi de girseydi, tıpkı Çiçek gibi seçilirdi. Kılıçdaroğlu, Çelebi’nin Hasdal’daki nikahında şahitti, düğününde vardı, rozetini taktı. Kontenjan vermeyecek mi? Ayşe Sucu’nun adı geçiyor. Kendisiyle konuşup aday gösterilmesi kulisini taa geçen seçimde ben yapmıştım. 4 yıl sonra akıllandılar! Bildiğim bir şey var: Ön seçim sonuçları herkesin ne kadar hoşuna gittiyse kontenjan seçimleri o kadar kimsenin hoşuna gitmeyecek! Çünkü herkesin gönlünde başka aday yatıyor ve herkesi tatmin etmek mümkün değil.
Büyüksün Türkiye!
Twitter, youtube ve Süper Lig kapatıldı. En iyisi Başkanlık Sistemi! “Katırları bari öldürmeyin” diye yazdım. İki tane daha katır vurmuşlar! Büyüksün POSTA! Gidip durumu kolaçan etmeye kalksam, katır sandık deyip beni de vuracaklar! En iyisi Başkanlık Sistemi! İnönü, Atatürk’ü zehirletmiş. Atatürk başkan olsaydı yapamazdı! Turgut Özal’ı zehirlediler zaten, ama sabah fazla kaçırdığı sucuklu yumurtadan mı, yoksa arsenik mi anlaşılamadı. Feto da masonmuş! Hem de taa 25 yaşından beri! Gazımızı alan twitter’dı, futboldu. Şimdi onlar da kalmadığına göre En İyisi Başkanlık Sistemi! Ben huni almaya gidiyorum.
07 Nisan 2015, Salı 05:00
Haberin Devamı