Transfer edilecek embriyo nasıl seçilir?
Doğal yöntemlerle çocuk sahibi olamayan çiftlerin başvurdukları tüp bebek uygulamaları ileri tıp teknolojilerinin en uç noktada kullanıldığı tedavilerden bir tanesidir. Erkek ve kadından elde edilen üreme hücrelerinin vücut dışında birleştirilerek yeni bir yaşam enerjisine, bir embriyoya dönüştürülmesi tüp bebek tedavisinin en basitleştirilmiş tanımı olarak ifade edilebilir.
Tedavinin başarılı sonuca ulaşmasında deneyimli ekip kadar teknolojik alt yapı ile donatılmış laboratuvarın da etkisi çok büyüktür diyen Histoloji ve Embriyoloji Uzmanı Doç. Dr. Sinan Özkavukcu; “Deneyimli embriyologlar tarafından analiz edilen ve seçilen; baba adayına ait spermlerle, anne adayından toplanan yumurtalar döllenir ve embriyolar oluşturulur. Elde edilen embriyolar tedavinin başarıyla sonuçlanması ve transfer edilecek embriyonun gebeliğe ulaşmada en doğru embriyo olması adına, kalitelerine göre sınıflandırılarak seçilir. Günlük olarak takip edilerek değerlendirilen embriyolar transfer edilmeden ya da dondurularak saklanmadan önce yarıklanma, kompaktlaşma ve blastokist dönemi adı verilen üç ana gelişim aşamasından geçerler. Bu aşamalar sırasında embriyolar hücre sayısı, hücreler arası farklılıklar, görünüm, çap ve hücre grupları gibi pek çok parametre açısından incelenir. Bilimsel yöntemler ışığında seçilen, tutunma şansının yüksek olduğu tespit edilen embriyo, tedavinin pozitif sonuçlanmasını sağlayarak çiftlerin bebeklerini bir an önce kucaklarına almalarını sağlayacaktır” şeklinde konuştu.
BAŞARILI SONUÇ İÇİN SAĞLIKLI VE KALİTELİ EMBRİYOYA ULAŞMAK GEREKİR
Anne adayının yaşı ilerledikçe tüp bebek tedavilerinin başarı şansının gittikçe azaldığı bilinmektedir. Yumurta sayısı ve kalitesindeki bozulmadan kaynaklanan bu doğal süreç, aslında erkekte de daha az belirgin şekilde kendisini göstermektedir. Bu yüzden tedavilere başlamak için zaman kaybetmemek, tedaviler sırasında da hızla hedefe ulaşmak temel amacımızdır. Daha hızlı ve etkili sonuçlar sağlamak üzere bir tüp bebek laboratuvarında en sağlıklı embriyolar elde edilmeye ve kalitelerine göre sınıflandırılarak seçilmeye çalışılır ancak unutulmamalıdır ki sağlıklı ve kaliteli embriyolar da yine anne ve baba adayından elde edilen sağlıklı üreme hücrelerinden meydana gelecektir diye belirten Doç. Dr. Sinan Özkavukcu; “Genellikle anne adaylarından toplanan yumurta hücrelerinin tamamı herhangi bir seçim işlemine maruz bırakılmadan tedavilerde kullanılır.
Yaklaşık 14-16 gün süren hormon iğneleri yumurtalık içerisinde çok sayıda küre şeklindeki keseciğin büyümesine ve içlerindeki yumurta hücresinin olgunlaşmasına imkân tanır. Yumurtaların normal şekilde döllenebilmesi ve ileri olgunlaşma aşamalarına ulaşması için tetikleyici bir hormon iğnesi uygulandıktan sonra yumurta hücreleri toplanmak için neredeyse hazırdır. Çatlatma iğnesi olarak da bilinen bu hormon uygulamasından yaklaşık 34-36 saat sonra yumurtalar toplanarak laboratuvara ulaştırılır. İstenen olgunluk düzeyine ulaşmış her yumurta hücresi dölleme işlemi için eşten alınan spermler ile laboratuvarda bir araya getirilir. Erkekten alınan spermler eğer sayı ve hareketlilik açısından normalse laboratuvar yöntemleriyle ayıklanır ve seçilir. Amaç; enerjisi en yüksek, görüntüsü normal değerlere en yakın spermleri seçerek dölleme işleminde kullanmaktır. Çünkü hücre şekli ve hareketlilik açısından en ideal spermlerin dölleme ve kaliteli bir embriyo oluşturarak gebeliğe yol açma şansları diğerlerine göre daha yüksektir. Çeşitli santrifüj yöntemleri, mikroçip yöntemi, elektriksel ayırım, mıknatısla sperm ayıklama, hiyalüronik aside bağlanma, IMSI denilen özel mikroskopi teknikleriyle spermler arasından en sağlıklı olanları seçilir. Deneyimli embriyologlar tarafından seçilen spermler analiz edilir, toplanan yumurtalar bu hücrelerle döllenir ve embriyolar oluşturulur” dedi.
EMBRİYOLAR TRANSFER EDİLMEDEN ÖNCE ÜÇ GELİŞİM AŞAMASINDAN GEÇER
Seçilen spermlerin toplanan yumurtalar ile döllenmesinin ardından oluşturulan embriyolar yaklaşık 5-6 gün süreyle laboratuvarlarda misafir edilirler. Embriyolar tüp bebek laboratuvarlarında rahim içindeki fiziksel şartları taklit eden ve inkübatör adı verilen son derece teknolojik cihazlarda geliştirilir ve günlük olarak değerlendirilerek evrelendirilirler. Embriyolar bizlere her gün geçirdikleri aşamalarla ilgili sağlıklı olup olmadıkları hakkında ipucu verirler ve embriyoloji ekibi bu ipuçları bir araya getirilerek transfer için en sağlıklı embriyoyu seçer diye konuşan Doç. Dr. Sinan Özkavukcu; “Embriyolar transfer edilmeden ya da dondurularak saklanmadan önce yarıklanma, kompaktlaşma ve blastokist dönemi adı verilen üç ana gelişim aşamasından geçerler. Yarıklanma dönemi, döllenen yumurtanın daha küçük iki hücreye bölünmesiyle başlar. Döllenmenin yaklaşık 25-27. saatlerinde gerçekleşen bu olay ile blastomer denilen hücreler oluşur. Döllenmenin ikinci gününde 4, üçüncü gününde 8 hücreli embriyoları görmek yarıklanma döneminin sorunsuz devam ettiğinin en önemli göstergesidir.
Yarıklanma döneminde; günüyle uyumlu hücre sayısı, hücre boyutlarının birbirleriyle orantılı olması ve fragmantasyon bulunup bulunmaması embriyonun kalitesini belirleyen üç temel özelliktir. Küçük hücre artıklarının embriyo içinde birikmesi anlamına gelen fragmantasyon, embriyonun sağlıklı gelişmediğini gösteren önemli bir belirteçtir ve pek çok nedeni olabilir. İnsan embriyoları ikinci ve üçüncü günü de yarıklanma evresinde geçirerek dördüncü günde kompaktlaşma aşamasına ulaşır. Kısa süreli bu aşamada embriyo adeta bir yumak şeklini alır ve çoğalan hücrelerin sınırları silikleşir. Gelişim basamakları içinde önemli bir aşama olmasına rağmen embriyo seçimi ve sınıflandırmasında bizlere fazla ipucu sağlamayan bir dönemdir. Bu aşamanın önemi embriyonun gövdesini ve gebelik sırasında beslenmesini sağlayacak eşini (plasentasını) oluşturacak hücrelerin kararlaştırıldığı, farklanma işleminin gerçekleşmesidir. Daha yuvarlak, toparlak hücreler bir araya gelerek adeta bir yumruk gibi sıkıca birleşir ve bebeğin gövdesini oluşturacak olan “iç hücre kitlesi” denen kısımda görev alırlar. Aynı anda diğer bir grup hücre, yaprak şeklini alarak iç hücre kitlesinin etrafında tek katlı bir tabaka oluşturur ve hücre arası mesafelerin sıvı ile dolmasını organize ederler” şeklinde ifade etti.
BLASTOKIST AŞAMASINA ULAŞAN EMBRİYONUN TUTUNMA ŞANSI DAHA YÜKSEK OLUR
Embriyo beşinci güne ulaştığında merkezi sıvı ile dolu, çevresinde yaprak şeklinde hücrelerle döşeli ve bir kenarında sıkıca bir araya gelmiş iç hücre kitlesiyle adeta tek taşlı bir yüzüğe benzetilebilir. Dev bir baloncuğu andıran bu embriyoya artık blastokist adı verilir. Beşinci gün transferinde işte tüm bu gelişim aşamalarını başarıyla tamamlamış, blastokist aşamasına ulaşmış, rahme tutunmaya hazır bu embriyolar kullanıldığı için gebelik şansı daha yüksek olmaktadır. Bu aşamada rahme tutunma ihtimali en yüksek embriyonun seçilmesi gebeliğe ulaşma süresini kısaltacaktır. Bu amaçla blastokist sınıflandırması ve embriyo seçimi günümüzde en yaygın kullanılan yöntemdir diyen Doç. Dr. Sinan Özkavukcu; “Tıpkı yarıklanma döneminde olduğu gibi blastokist döneminde de üç temel kritere göre embriyo seçimi gerçekleştirilir. İlk olarak embriyonun içini dolduran sıvının hacmi ve blastokistin genişleme evresi 1 ila 6 arasında rakamsal bir ifade ile değerlendirilir.
Daha sonra iç hücre kitlesi; embriyo içindeki büyüklüğü ve sıkı organizasyon yapısı değerlendirilerek A, B ya da C olarak not edilir. Son olarak ise embriyo sıvısının çevresini saran yaprak şeklindeki hücrelerin yani trofektoderm hücrelerinin dizilimi, kesintisiz oluşları ve şekillerine göre yine A, B ve C şeklinde harfler kullanılarak değerlendirilir. Bu evreleme sistemi bizi o embriyonun gebeliğe ulaşma şansı hakkında bilgilendirerek transferde hangi embriyoya öncelik verilmesi gerektiğini söyler. Örneğin beşinci güne ulaşan embriyolarımızdan bir tanesi 4AA ise, bu embriyonun gebeliğe yol açma şansı 4BB olarak değerlendirilmiş başka bir embriyoya göre daha yüksek olacaktır. Bu embriyoların her ikisinin de gebeliğe yol açma şanslarının oldukça yüksek olduğu söylenebilir ancak daha yüksek skorlu embriyo eğer transferde ilk olarak tercih edilirse gebeliğe ulaşma süresi daha da kısalır.
Klinik yaklaşımların ve laboratuvar yöntemlerinin en güncel bilgiler eşliğinde titizlikle uygulanması esastır. Biz sağlık çalışanlarının üzerine düşen sorumluk, tedavilere başvuran çiftlerimizin geçirdikleri zorlu süreçleri anlamak, maddi ve manevi ne sıkıntılar yaşadıklarını hissederek empati yapmak ve onlara en iyi ve başarılı tedavi şansını vermektir. Unutmamak gerekir ki etkili sonuçları hızla almak tüp bebek tedavilerinin temel amaçlarından biridir. Çocuk sahibi olma özlemiyle bizlere başvuran hastalarımızın üreme hücrelerinin ve embriyolarının bilimsel yöntemlerle seçilerek işlenmesi gebelik başarısına ulaşma süresini kısaltarak onların bebeklerini bir an önce kucaklarına almalarını sağlayacaktır” diye konuştu.