Türkiye’de yeniden doğdu! Savaştan kaçan Ukraynalı kadınları hayata bağladı
Ukrayna’nın Kiev kentinde mutlu ve huzurlu bir yaşam sürdüren dans hocası Lyudmila Gluşko’nun hayatı, bir sabah bomba sesleriyle tamamen değişti. Şizofreni hastası oğluyla savaştan kaçan Gluşko, “Her yer bombalanıyordu. Nereye gittiğini bile bilmediğimiz bir trene bindik” diyerek savaştan kaçma anlarını anlattı. Türkiye’de yeni bir hayata başlayan Gluşko, Kuşadası’nda bir dans grubu kurdu. Türk ve Ukraynalı kadınları hep birlikte sahneye çıkaran Gluşko, “Öyle bir alkış koptu ki, hepimiz hem gülüyor hem ağlıyorduk” diyerek savaşı ve yaşadıklarını anlattı.
Elif Bayram / Posta.com.tr - Ukrayna’nın başkenti Kiev’de hava saldırısı sirenlerinin çalmaya başlamasıyla birçok kişinin hayatı tamamen değişti. Ukrayna Kültür Akademisi’nde dans hocası olan 75 yaşındaki Lyudmila Gluşko da onlardan biriydi. Savaş onu hastanede yakaladı. İlacını içip uyumaya hazırlanırken, bomba seslerini duydu. "O anda kendimden çok oğlumu düşündüm" diyen Gluşko, “Oğlum şizofreni hastası olduğu için yüksek sesten bile korkardı, savaş başlayınca çok korktum. Yanına gitmesi için ablamın oğlunu aradım ama ulaşamadım. Daha sonra savaşta izini kaybettiğimizi öğrendim. Ona bir daha da hiç ulaşamadık. Hayatta mı öldü mü? Hala bilmiyoruz” diyerek korkunç savaşın izlerini ve Türkiye'de yeni bir hayata başlama sürecini anlattı.
Rusya-Ukrayna savaşının 1 yılı geride kalırken ikinci yıla yaklaşmasıyla birlikte savaş hız kesmeden devam ediyor. Savaş neden uzuyor ve nasıl biter? Soruları gündemdeyken savaşın etkileri tüm dünyada hissediliyor. Oğluyla birlikte savaştan önce Kiev’de yaşayan Lyudmila Gluşko, Ukrayna’daki öğrencileriyle birlikte dans festivallerine katılıyordu. “Hayatımız o sabah atılan bombalarla değişti” diyen Gluşko, yaşadıkları zorlukları ve Türkiye’de dansla hayata yeniden tutunma hikayesini anlattı.
Savaş başladığında yaşadığı şoku anlatan Gluşko, “Savaşın ilk günü hastanedeydim. Uzun zamandır nefes almakta zorlandığım için tedavi altındaydım. Korkunç bir patlama sesiyle irkildim. O korkunç sesi asla unutamayacağım. Koşarak hastane koridoruna çıktım. İnsanlar panik halinde oradan oraya koşuyorlardı. Hemşireler hastaları korumak için alt kata indirdiler. Bombaların nereden ve ne zaman geleceği belli değildi” dedi.
‘KENDİMDEN ÇOK OĞLUMU DÜŞÜNDÜM’
Lyudmila Gluşko’nun aklına hemen oğlu geldi. Gluşko’nun 50 yaşındaki oğlu şizofreni hastası olduğu için yüksek sesten rahatsız oluyordu. Şaşkınlık içinde oğluna ulaşmak için ablasının oğlunu aradığını söyleyen Gluşko, “Kendimden çok oğlumu düşündüm. Oğlum şizofreni hastası olduğu için yüksek sesten çok korkar hemen ona ulaşmaya çalıştım. Oğlumun yanına gitmesi için ablamın oğlunu aradım ama ulaşamadım. Tedavimi yarıda bırakıp hastaneden ayrıldım” diye konuştu.
Eve dönerken savaşın korkunç yüzüyle karşılaştığını belirten Gluşko, o anları şöyle anlattı:
Eve yürürken Kiev sokaklarını gördüğümde kalakaldım. Her yer doz duman içindeydi. Yıkılan binalardan ağlayan insan sesleri duyuyordum. Savaşı yaşadığınızda hayatı daha iyi anlıyorsunuz. Her an ölümle iç içe yaşamak korkunç bir şey. Eve geldiğimde oğlumu karanlık bir odada korkuyla beklerken buldum. Beni görünce çok sevindi, koşarak boynuma sarıldı. Bu sırada Kiev’de yoğun hava saldırısı sürüyordu. Akşama kadar korku içinde ne yapacağımızı düşündük.
‘HAYATTA MI ÖLDÜ MÜ? BİLMİYORUZ’
Patlamaların şiddeti artmaya başlayınca ablasını aradığını söyleyen Gluşko, “Ablama ulaştığımda, savaşa arabada yakalandığını öğrendim. Arabasının bombalandığını ve geceyi ormanda yalnız başına bir ağaç altında geçirdiğini söyledi. Oğlunu sorduğum da ise onun da ulaşamadığını öğrendim. O günden sonra ablamın oğluna bir daha hiç ulaşamadık. Savaşta kayboldu. Hayatta mı öldü mü? Hala bilmiyoruz” ifadelerini kullandı.
Oturdukları binanın hemen yanında devlet binaları olduğu için o bölgenin yoğun şekilde bombalandığını söyleyen Gluşko, “Evimiz bombalanacak diye çok korkuyorduk. Oğlum siren seslerini duydukça daha da korkuyor, evinden çıkmak istiyordu. Oysa dışarıda bizi ölüm bekliyordu” dedi.
Lyudmila Gluşko
Lyudmila Gluşko oğluyla birlikte evlerinin yakınındaki tren istasyonuna yürümeye karar verdi. Tren istasyonuna geldiklerinde yüzlerce insanın savaştan kaçmak için tren raylarında beklediğini gördü.
‘TRENİN NEREYE GİTTİĞİNİ BİLE BİLMİYORDUK’
Bomba ve patlama seslerinin giderek arttığını söyleyen Gluşko, “Gelen ilk trene bindik nereye gittiğini bile bilmiyorduk. Trende oturacak yer bile yoktu. Yerde boş bir alan bulduk, oğlum oraya oturdu. Psikolojik rahatsızlığından dolayı yolculuk oğlum için çok zor geçti. Sürekli korkuyor ve ağlıyordu. Böylece Kiev’den Çernivtsi’ye tren yolculuğumuz başladı. Korku filmlerinde bile görmediğimiz vahşeti yollarda gördük. Caddelerde birbirlerine sarılarak ölen insanları gördük. Daha sonra Batı Ukrayna'da, Prut Nehri'nden geçerek Çernivtsi’ye geldik. Burada bizi öğrenci yurduna yerleştirdiler. Kısa bir süre burada kaldık” diye konuştu.
Lyudmila Gluşko’nun aklına Türkiye Aydın Kuşadası’na bulunan öğrencileri geldi. Onlara ulaşmaya çalıştı. Öğrencisi Lyla Kramanranko’nun kendisine yardım etmesiyle oğluyla birlikte Kuşadası’na geldiler.
Kuşadası'na sığınan Ukraynalı Gluşko, burada ikinci bir hayata bağladığını şu sözlerle anlatıyor:
Kuşadası’nda öğrencilerimin desteğiyle yaşlı birinin bakımını üstlendim. Oğlumla birlikte onun evinde ücretsiz kalıyoruz. Ev işlerine işlerine yardım ediyorum. Eskiden okulda çalıştığım için çok güzel bir hayatım vardı. Şu an sadece emekli maaşım olduğu için çok zorlanıyorum. Oğlumun hastalığı için hastaneye gitmemiz gerekiyordu. Aydın Göç İdaresi Müdürü bize yardım etti ve memuru buraya gönderdiler. Bu iyiliği bizim için yaptıkları için çok mutluyum. Uluslararası Koruma Statüsü olduğu için oğlumun sağlık sigortası yapıldı ve hastaneye gidebiliyoruz, ilaç alabiliyoruz.
‘TÜRKİYE BİZE KUCAK AÇTI BEN DE BİR ŞEYLER YAPMAK İSTEDİM’
“Türkiye’de bize yapılan bu iyiliği hiçbir zaman unutmayacağım” diyen Gluşko, “Türkiye bize kucak açtı. Ben de onlar için bir şeyler yapmak istedim. Zaman geçtikçe Ukrayna’daki öğrencilerimle dansla geçen günlerimiz aklıma gelmeye başladı. Burada neden bu dünyayı kurmayalım? dedim. Ukrayna’da dans koreografi hocası olduğum için burada da bir dans grubu kurmaya karar verdik” dedi.
Dans grubunda hem Türk kadınların hem de Ukrayna’da savaştan kaçan kadınların olduğunu belirten Gluşko, Kuşadası dans grubunda yaşanan heyecanı şöyle anlattı:
Dans grubu kurduktan sonra hemen provalara başladık. Türk dansları ve Ukrayna geleneksel dansları yapmaya karar verdik. Savaştan kaçan kadınlar, dans sayesinde hayata tutundu. Kendi işlerinde çalıştıktan sonra zaman ayırıp dans provalarına geliyorlar. Hepsi çok istekli. Sanat gerçekten insanları birleştiriyor. Çocukları olan anneler de katılıyor. Ukraynalı ve Türk çocuklar hep birlikte oynuyorlar, anneleri de dans provası yapıyor. Festivallere ve yarışmalara katılmayı düşünüyoruz. Kuşadası Kent Konseyi Yabancılar Meclisi’nin yardımıyla bir dans gecesi düzenledik. Türk ve Ukraynalı kadınlar hep birlikte dans ettiler. Hiçbiri profesyonel dansçı değildi ama sahnede öyle bir alkış aldılar ki hepimiz sevinçten hem gülüyor hem ağlıyorduk. Türkiye’de yeniden doğmuş gibiydik.
- Asgari ücrette konuşulan zam oranı belli oldu! İlk rakam Türk-İş'ten geldi, gözler işverenin teklifinde
- Bakan Şimşek'ten dijital gelir idaresi vizyonu açıklaması
- Asgari ücret için hükümet devreye giriyor! İşte işverenin zam için düşündüğü rakam
- 2025 aidat tarifesi devreye girecek! İşte 5 soruda bilinmesi gerekenler
- Mağdur tüketiciye 'Hakem' rehberi