Balık yağı şişmanlatmaz!
Balık yağı sanıldığı gibi şişmanlatmaz. Aksine yağ yapımını azaltarak yağ depolanmasını önler. Üstelik insülin direncini düşürerek zayıflamaya yardımcı olur
Taş Devri Diyeti'nin yaratıcısı Prof. Dr. Ahmet Aydın, ezber bozan zayıflama yönetmelerini www.posta.com.tr 'de anlatıyor...
Balık yağının her derde deva olduğunu söylüyorsunuz.
Evet, balık yağındaki omega yağ asitleri sağlıklı yaşamın temel maddelerinden biri. Omega 3 yağ asidi hayvani gıdalarda ve bitkisel besinlerde de var. Fakat şimdiki gibi gün yüzü görmemiş, ayağı toprağa basmamış, börtü böcek yememiş, güneş görmemiş tavuklarda omega 3 çok az.
Dışarıdan takviye olarak mı almalıyız?
Yaylarlarda yetişen hayvansal kaynaklar ile besleniyorsanız ya da haftada 2 gün balık yiyorsanız destek almanıza gerek yok. Bunun dışında hem kilo vermek hem de sağlıklı kalmak istiyorsanız omega 3 takviyesi almanızda yarar var. Erişkinler en az 500-100 mg balık yağı alınmalı. Kalp hastaları, depresyon, romatoid artrit gibi kronik hastalıklar için doz 3000 mg’a kadar çıkabilir. En iyi etkiyi sağlayabilmek için omega 6’dan zengin (mısır, ayçiçeği, soya, pamuk) tüketimi iyice azaltılmalı.
Balık yağı (omega 3) kullanırken nelere dikkat edilmeli?
Önce alınan balık yağının ne kadar aktif madde (EPA+DHEA) içerdiğine bakılmalı. Örneğin kapsül 500 miligramdır ama yalnızca 100 miligram aktif madde içeriyordur. Sıvı balık yağları kapsüllere oranla daha fazla aktif madde içerir. Kullanılan balık yağının ağır metal taramasından geçip geçmediği mutlaka sorgulanmalı. Balık yağı sıcak ve ışık gören yerlerde tutulmamalı.
Balık yağının şişmanlattığı söylenir.
Omega 3 takviyesi sanıldığı gibi şişmanlatmaz. Aksine yağ yapımını azaltarak yağ depolanmasını azaltır. Üstelik insülin direncini azaltarak zayıflamaya yardımcı olur.
"Süt içmeyin" diyorsunuz, neden?
Aslında süt çok faydalı bir içecek. Fakat dayanıklı olsun diye işlem gören sütler hastalık kaynağı. UHT’li süt 4 ay bozulmadan kalabilirken, pastörize şişe süt 3 gün dayanıyor. Kaynatılan sütte ise bu süreç birkaç saatten fazla değil. Sütteki bütün ısıl işlemler hem hastalık yapıyor hem de faydalı mikropları (probiyotik) öldürüyor. Hep şöyle denir: ‘Pastörizasyon zararlı mikropları öldürür, fakat faydalı mikropları öldürmez.’ Sanki ateşin aklı var, faydalı ve zararlıyı ayıracak.
Süt mü yoğurt mu, hangisi tercih edilmeli?
Tabii ki yoğurt derim. Sütü süt olarak içmek bir israf. Çünkü süt ısıtılınca ölüyor, mayalanınca tekrar canlanıyor ve besin değeri artıyor. Tabi marketteki hazır yoğurtları değil, evde hazırlanan geleneksel yoğurtları öneriyorum. Süt alırken de bazı noktalara dikkat etmek lazım: Mümkünse günlük mandıra sütü alın. Temiz olduğuna güveniyorsanız sokak sütçüsünden de süt alabilirsiniz. Bu sütün temizliğine, yeterli kaymak bağladığına, içine nişasta ve çamaşır suyu atılıp atılmadığına dikkat edilmeli. Bunları yapamıyorsanız şehirde en iyi seçenek günlük pastörize şişe sütleridir. Uzun ömürlü kutu sütleri mümkünse hiç kullanmayın. Zaten birçoğuyla yoğurt yapılmaz. Sadece ekşiyen, kesilen süt ve yoğurtları tüketin.
Zayıflamak isteyenler hangi besinleri tercih etmeli?
Bol taze sebze yenmeli. Sebzeler daha çok çiğ tüketilmeli, özellikle salata tarzında. Koyu yeşil yapraklı sebzeler K vitamini, kalsiyum, magnezyum ve omega 3’ten zengindir. Doğal yetiştikleri için yabani otlar (ebegümeci, kuzukulağı, ısırgan otu, semizotu) mükemmeldir. Semizotu sebzeler içinde en önemli omega 3 kaynadığıdır. Patates yüksek şeker içerdiği için az yenilmeli. Ama kızartması kesinlikle tüketilmemeli. Zerdeçal, kimyon, karabiber, tarçın, kişniş, kırmızı biber, zencefil, susam, biberiye gibi baharatlar hem kronik hastalıklardan korur hem de metabolizmayı hızlandırır. Sarımsak, hücreleri paslanmaktan koruduğu için her gün 1-2 diş yenilmeli. Koku sorununa karşı sarımsak tabletleri de kullanılabilir. Kayısı, üzüm, muz gibi şeker içeriği yüksek meyveler tercih edilmemeli. Az şekerli meyveler yenilebilir. Haftada 2-3 kez nohut, fasulye, mercimek, bezelye, börülce gibi besinler tüketilmeli. Baklagiller 8 ya da 12 saatte bir suyu değiştirilmek üzere 48-72 saat suda bekletilmeli ve ağır ateşte, mümkünse güveçte pişirilmeli. Tam tahıllı bile olsa ekmekten uzak durulmalı. Yerine ceviz, fındık, fıstık, badem, kabak çekirdeği gibi kuruyemişler tüketilmeli. Özellikle ceviz omega 3’ten zengindir. Günde 1-2 avuç çok yararlıdır.
Et tercihlerimiz ne olmalı?
Et sanıldığı gibi kalp damar hastalıklarına neden olmaz. Etin az yenmesi B 12 vitamini başta olmak üzere bazı eksikliklere yol açar. Bu eksiklikler kalbe zarar verir. Sakatatlar hayvani gıdaların en değerli bölümleridir. Yasaklanmaları doğru değil. Tercihen yemlenen değil, otlayan hayvan etleri yenmeli. Kebap, çiğ köfte yasak değil. Fakat yanında ekmek yerine bol yeşillik, yoğurt ve cacıkla. Paketlenmiş ve katkı katılmış et ürünleri tüketilmemeli. Fakat klasik usulle yapılmış sucuk, kavurma, pastırma gibi et ürünleri serbestçe yenebilir. Beyaz et konusuna gelince... Tercihen köy tavuğu ve diğer özgür dolaşan kümes hayvanları yenilmeli. Çiftlik tavuğu gün yüzü görmez, hormonlarla hızlı büyütülür. Yediği yem doğal değildir, tadı kötüdür. Balık alırken de ağır metal zehirlenmesi riskini azaltmak için küçük balıklar tercih edilmeli. Çiftlik balıkları ilaçla ve suni yemlerle beslendikleri için sakıncalıdır.
Peki, yumurta tüketebilir miyiz?
Elbette. Hatta en kaliteli protein kaynağı yumurtadır. Fakat köy yumurtası tercih edilmeli. Günde 4 adete kadar yiyebilirsiniz. Tok tutucu mükemmel bir gıdadır.
'KOLESTEROL İLAÇLARINA KESİNLİKLE KARŞIYIM'
Kolesterol ilacı kalp krizinden korur mu?
Hayır. Kolesterol ilaçları kalp kası dahil olmak üzere bütün kasları tahrip ediyor. Kolesterolü düşürerek bir fayda elde edilmiyor. En önemlisi kolesterol ilaçları diyabete, Alzheimer’e, unutkanlığa, cinsel güçte azalmaya neden oluyor. Birçok doktor, kolesterol ilacını su gibi yazıyor. Fakat Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) birkaç yıldır kolesterol ilaçlarının Alzheimer’a sebep olduğundan söz ediyor. Bizde hâlâ gelişigüzel veriliyor. Türkiye’de kalp damar hastalıklarından ölüm oranı, tüm ölümler içinde ilk sırada. Onca düşük yağlı diyetlere ve kolesterol haplarına rağmen ölümler artıyorsa ‘Acaba birileri bizi kandırıyor mu?’ diye aklınıza gelmiyor mu? Kalp krizi geçirenlerin yaklaşık yarısının kolesterolü yüksek değil. Anlayacağınız kolesterolü yüksek olan da olmayan da kalp damar hastalığı geçiriyor. Oysa kolesterol ilacı yerine ucuz ve yan etkisiz ürünler var. Balık yağı, D vitamini, baharatlar, otlar gibi.
Kalp hastalığından korunmak için ne yapılmalı?
- Un ve şeker içeren gıdaların tüketimi en aza indirilmeli.
- Margarin ve sıvı yağlar (mısır, soya, ayçiçeği, kanola) kullanılmamalı.
- Bunların yerine hayvani yağlar ve zeytinyağı tercih edilmeli.
- Günde 1-2 gram balıkyağı ve 2-3 bardak kefir tüketilmeli.
- Yoğurt, yumurta, sebze, meyve kabuklu kuruyemiş yenilmeli.
- Günde en az yarım saat yürünmeli.
- Derin nefes alınmalı.
- Kanda D vitamini düzeyi 40-120 ng/mL arasında tutulmalı.
- Açlık kan şekeri 5 ünitenin altında olmalı.
BÜTÜN ÇAYLAR FAYDALI
- Çayların tamamı çok yararlıdır, fakat şekersiz içilmeli. Çaylar 5-10 dakika demlendikten sonra hemen tüketilmeli. Daha fazla beklerse faydalı özelliği azalır. Makine çayları içilmemeli. Sarkıtma çay tercih edilmemeli. Yeşil çayın diğer çaylara göre çok büyük bir üstünlüğü yoktur.
- Kahve, kapuçino büyük ölçüde yasaktır; fakat arada bir içilebilir. Günde 1-2 fincan Türk kahvesi tüketilebilir.
- Sanayi tipi meşrubatın her türlüsü yasaktır. Evde yapılan taze meyve suyu az miktarda içilebilir. Enerji içecekleri ise kullanılmamalı. Meşrubat olarak ayran, kefir, boza, şalgam suyu veya meyankökü şerbeti içilebilir.
GECE ERKEN UYUYAN ZAYIFLAR
İnsanlar binlerce yıldır sabah aydınlığında uyanıp gece karanlığında uyumuş. Bütün hormonal düzenimiz bu ritme göre ayarlanmış. Melatonin, kortizol, büyüme hormonları gece uykuda en yüksek seviyesine ulaşır.
Gece geç yatmak bu hormonların çalışmasına fırsat vermez. Gece 23.00’dan önce uyumak hem hormonların sağlıklı üretilmesine hem de yağların yakılmasına fırsat verir. Ayrıca depoladığınız enerjiyi uykuda kullandığınız için sabahları dinç kalkarsınız.
MUTFAĞINIZDA BUNLARA DİKKAT
- Sebzelerin büyük bölümünü çiğ olarak tüketin. Etler ve diğer yemekleri kendi suyunda ağır ağır pişirin.
- Kızartmalardan, tütsülerden, mikrodalga fırından mümkün olduğunca kaçının.
- Sıcak yemeklerin alüminyum folyo ve streç ile temas etmesine izin vermeyin.
- Çok ince plastik bardak ve tabaklar 70-90 derece sıcaklığındaki sıvılar içine konulduğunda tehlike yaratır. Sıcak sıvı, plastik malzemeyi eritir. Toksik maddeler ilk önce sıvıya sonra ağız yoluyla vücuda geçer ve kansere yol açabilir. Kağıt bardaklar için toksinlerin sıcak suya geçme ihtimali düşüktür.
- Dünya zımba telli poşet çayları terk etmesine rağmen Türkiye’de hala metal zımbalı poşet çayları satılıyor. Metal zımbalı poşet çay, sıcak suyun içine girdiğinde ve uzun süre bekletildiğinde çay poşetindeki metal çözülür. Bu da vücutta metal birikimine yol açar. Vücutta biriken ağır metal iyonları karaciğer, beyin, akciğerde çeşitli sorunlara ve kansere neden olur.
ÖRNEK MÖNÜ
Kahvaltı
- 2 yumurtayla tereyağlı omlet
- 1 fincan çay (şekersiz)
- 1-2 parça peynir
- 1 avuç badem
Öğle yemeği
- Izgara et, balık ya da tavuk
- Salata (zeytinyağı ve limon eklenmiş)
- 1 kase yoğurt.
Akşam yemeği
- 1 porsiyon zeytinyağlı sebze
- Yoğurt
- 1 porsiyon ızgara et
Gece
- 1-2 avuç badem, fındık ya da ceviz.
NOT: Diyet başlangıcında 4 öğün yiyin, birkaç hafta sonra kademeli olarak öğün sayısını ikiye düşürün.
>>BİRİNCİ BÖLÜM: YAĞ YAKMAK İÇİN İKİ ÖĞÜN YE!
Yarın: Diyetisyen Dilara Koçak ve Selahattin Dönmez'den zayıflama tüyoları