Piyanist filmini yaşadı! Ukraynalı müzik öğretmeni 'korku filmlerinde bile görmedim' diyerek anlattı
Ukrayna’nın Herson şehrinde mutlu ve huzurlu bir yaşam süren Maria Sidenko’nun hayatı, 24 Şubat sabahı bomba sesleriyle kabusa dönüştü. Müzik öğretmeni Sidenko’nun savaşta yaşadıkları ‘Piyanist’ filminde izleyenleri gözyaşlarına boğan gerçek bir sahneyi akıllara getirdi. İkinci el bir piyanoyla Türkiye’de yeni bir hayata başlayan Sidenko, “Düne kadar savaş filmlerinde gördüğümüz sahneleri birebir yaşadık. Koskoca bir şehir gözlerimizin önünde yok oldu. Piyona sesi artık benim için sadece müzik notaları değil umudun ve yaşamın sesi” diyerek savaşı ve yaşadıklarını anlattı.
Elif Bayram / Posta.com.tr - Ukrayna’da hava saldırısı sirenlerinin çalmaya başlamasıyla birlikte birçok kişinin hayatı tamamen değişti. 38 yaşındaki müzik öğretmeni Maria Sidenko’da onlardan biriydi. Sidenko, savaş başladığında doğup büyüdüğü Herson şehrindeydi. Arkadaşı ağlayarak aradı ve ‘Maria uyan, bomba sesleri geliyor’ dedi. Maria korkuyla hemen telefonundan haberlere baktı ve o iki cümleyi bir daha hiç unutmadı: Hazır olun, savaş başladı!
Savaşın korkunç etkilerini ve müziğin gücünü vurgulayan ‘Piyanist’ filmi savaştan etkilenen binlerce insanın yaşadıklarıyla hafızlarda yer edindi. Filmde müzisyenin hayatta kalma mücadelesi ve piyano çalmak için gösterdiği çaba, Ukraynalı müzik öğretmeni Sidenko’nun savaşta yaşadıklarından izler barındırıyor.
Herson’da harap olan evine veda ederek her şeye rağmen piyano çalmaya devam eden Maria Sidenko, savaşın korkunç etkisi altında hayatta kalma mücadelesini posta.com.tr’ye anlattı.
“LİMAN BOMBALANMAYA BAŞLADI”
24 Şubat 2022, savaşı yaşayanların zihnine sonsuza kadar kazınan bir tarih oldu. Rusya ve Ukrayna arasındaki çatışmalar 1 buçuk yıldır devam ediyor.
Maria Sidenko, savaş başladığında doğup büyüdüğü Herson şehrindeydi. Oğluyla birlikte evde uyurken birden bomba sesiyle irkildi. Dakikalar içinde telefonu çaldı ve arkadaşı heyecanla ‘Uyan Maria savaş başladı!’ dedi. Maria önce stresten panikledi, inanmadı. Hemen telefonundan haberlere baktı ve savaşın başladığını öğrendi.
Sidenko, kafasında planlar kurmaya başladı. Çünkü Herson bölgesi ilk saldırılan yerlerden biriydi. Birkaç eşya alarak 7 yaşındaki oğlu İvan ile koşarak arabasına bindi. Sidenko, o anları şöyle anlatıyor:
Ne yapacağımı bilemedim. Oğlum İvan çok korkuyordu. Bombaların sesini uzaktan duyuyorduk. Arabaya bindiğimde çok az benzin olduğunu gördüm. İşte o an gerçekten daha çok panikledim. Nereye gidebilirim diye düşünürken arkadaşım aradı hemen onun yanına gittim. İyi ki gitmişiz. Evimizin yakınındaki liman bombalanmaya başlamıştı.
ŞEHİRDEN ÇIKMAK MÜMKÜN DEĞİLDİ
Savaş başladığında yaşadığı şoku anlatan Sidenko, “Hemen ardından yangınlar başladı. Baktık ki şehirden çıkmak mümkün değil. Çünkü kadın ve çocuklar arabalarla şehirden çıkmaya çalıştığı için yoğun bir trafik oluşmuştu. Annem, kız kardeşim ve çocuklar hep birlikte kalmaya karar verdik çünkü o an çıkamayacağımızı anladık. Herson’da Rus bombardımanının sesleri yankılanıyordu” dedi.
Bir anda patlama seslerinin gelmeye başladığını söyleyen Sidenko, “Sokaklarda çatışma başlamıştı. Çareyi sığınaklara girmekte bulduk. 10 kişi ile yerin metrelerce altına yanımızda gıda ve sularla indik. Rus Ordusu Herson’a girdi ve işgal etti. Silah sesleri çok korkunçtu. O bombalama sahnelerini düne kadar sadece filmlerde görmüştük. Şimdi ise bu korkunç gerçeğin tam ortasındaydık. Sığınaklar rutubetli olduğu için kısa sürede hastalandık. Ayrıca sığınaklarda kalmakla da iş bitmiyor. Çocukların ağlamasına rağmen gıda, su ve ilaç ihtiyaçlarımızı karşılamak için savaşın içine girmemiz gerekiyordu” diye konuştu.
Savaş uçaklarına tanık olmanın ve sürekli korku içinde yaşamanın dayanılmaz bir hal aldığını ifade eden Sidenko, Herson’dan ayrılmaya karar verdiğini anlattı:
HEM KORKUYORDU HEM DE GİTMEK İSTİYORDU
Korkuyordum ama korku da bir yere kadar. Sonra düşünmeye başlıyorsun çözüm yolları arıyorsun. Savaşın içindeyken çok değişik davranıyordum. Şimdi o günleri hatırladığımda ‘Ben nasıl bir savaşın içinde yaşadım, inanamıyorum!’ diyorum. İnsanların başına gelenleri görüyorduk. Arabayla Herson’dan çıkmaya çalışanları Rus ordusu durdurarak telefonlarını kontrol ediyordu, Ukrayna ile ilgili bir şey gördüklerinde insanları öldürüyorlardı. Bu yüzden şehirden çıkmayı hem çok istiyorduk hem de çok korkuyorduk.
SAVAŞA KARŞI YARIŞ
Sidenko’nun annesi ve kardeşi savaşa rağmen Herson’da kalmaya karar verdiler. “En zor olan karar vermekti. Kardeşim ve annem kararını vermişti. Onlar Herson’da kalacaklardı. Ama ben çocuğumun bu şekilde bombalarla iç içe yaşamasını istemiyordum” diyen Sidenko, “Savaşa karşı yarış başlamıştı. Arkadaşım benim için kağıda bir harita çizdi. Bu harita bazı geçiş noktalarını gösteriyordu ve çok iyi saklamalıydım. Rus askerleri her şeyi kontrol ediyordu. Telefonumdan bütün fotoğrafları silmiştim. Sosyal medya hesaplarımızı bile sildik. Bunları bugün film gibi anlatabilsem de biz bu korkunç gerçeği en acı şekilde yaşadık” ifadelerini kullandı.
1 saatlik yolu 12 saatte gidebildiklerini söyleyen Maria Sidenko, “Ben, oğlum İvan, arkadaşım ve çocuğu yolculuğa başladık. Haritaya göre gitmeye çalıştık. Önce Odessa’ya ulaştık. Oradaki gönüllü insanlar bize yardım etti. Birkaç gün burada kaldık. Daha sonra Batı Ukrayna’ya geçtik. Arkadaşım burada kaldı ben oğlumla birlikte Türkiye’ye geldim. Kuşadası’ndaki arkadaşlarımın ve gönüllü insanların iyiliğini asla unutamam” diye konuştu.
“HER SESTEN KORKUYORDUK”
Korku dolu anlar yaşadıklarını belirten Sidenko, “Savaştan çıkıp gelmiştik. İlk günlerde her sesten korkuyorduk. Biraz yüksek sesle konuşulsun ya da bir pencere kapansın hemen korkuyla yerimizden sıçrıyorduk. Oğlum ağlamaya başlıyordu. Bu stres uzun depresyona girmeme neden oldu” dedi.
Maria oğluyla birlikte savaştan kurtulmuştu ama aklı sürekli Herson’da kalmayı seçen annesi ve kardeşindeydi. Onlarla iletişim kurmaya çalışıyordu ve telefonu açmadıkları zaman ağlama krizine girerek savaşta öldüklerini düşünüyordu.
“KENDİMİ SUÇLU HİSSETTİM”
Ailesinde haber alma sürecini anlatan Sidenko, sözlerine şöyle devam etti:
Aklım hep ailemdeydi. Konuştuğumuzda ilaçsız, susuz, gıdasız yaşamaya çalıştıklarını öğrendim. Hepimiz bir şekilde hayatta kalmaya çalışıyorduk. Onlara ulaşamayınca çok korkuyordum. Seslerini duyunca rahatlıyordum. Onları orada bıraktığım için kendimi suçlu hissettim ama çocuğum için bunu yapmak zorundaydım. Annemle konuştuğumda anlandıklarına inanamadım. Bir gün Rus askerleri sığınakları basmış ve Ukraynaca konuşanları, Ukrayna’ya ait sembol bulunduran herkesi dövmüşler. Annem bu yaşananları ‘insanlar çok zor durumda’ diyerek ağlayarak anlattı.
“ANILARIM KAHOVKA BARAJI’YLA SİLİNİP GİTTİ”
Sidenko, Avrupa'nın gördüğü en büyük felaket olarak adlandırılan Kahovka Barajı'nın yıkılmasıyla ilgili yaşananları anlattı:
Ukrayna'da Kahovka Barajı'nın patlatılması tam bir felaketti. Bütün şehir su altında kaldı, insanlar öldü. Bütün evler kullanılamaz hale geldi. Annemin evi de su altında kaldı. Bütün anılarım Kahovka Barajı’yla birlikte silinip gitti. Doğup büyüdüğüm şehrim bombalandı, yok oldu. Sanki hiç yaşanmamış gibi geriye sadece gözyaşı kaldı.
“İKİNCİ EL PİYANO HEPİMİZİ HAYATA BAĞLADI”
Hayatına kaldığı yerden devam etmeye çalıştığını söyleyen Sidenko, “Kuşadası’nda küçük bir ev tuttum. Arkadaşlarımın yardımıyla ikinci el bir piyano aldım. Online olarak öğrencilerime dersler vermeye devam ediyorum. Okulu ve öğrencilerimi çok özlüyorum. Sosyal medya aracılığıyla diğer ülkelere tahliye edilen öğrencilerimden haber alıyorum. En büyük hayalim öğrencilerimle tekrar bir araya gelebilmek. İkinci el bir piyano bana şunu öğretti; müzik hem biz öğretmenler için hem de savaşın farklı ülkelere savurduğu öğrencilerim için psikolojik bir yardım gibiydi” dedi.
Türkiye’ye geldikten sonra yaşadıklarını anlatan Sidenko, sözlerine şöyle devam etti:
Hem Türk çocuklara hem de Ukraynalılara özel müzik dersleri vermeye başladım. Ayrıca kermeslerde satmak için bilezik, kolye gibi hediyelik eşyalar yapmaya başladım. Bu şekilde para kazanmaya devam ediyorum. Buradaki insanlarla bir arada olmak bana ilaç gibi geldi. Oğlumun Türk arkadaşları oldu. Sosyalleşmek ona çok iyi geldi. Türkiye’deki samimiyeti hissetmek bizim için çok önemliydi. Burada birçok projeye katıldım. Konserle düzenledim, piyano çaldım. Müzikle savaşın izlerini unutmaya çalışıyoruz. Kuşadası’nda yaşayan Ukraynalılar ve Türkler bize her zaman destek oldu.
PİYANO SESİ UMUDUN SESİ OLMAYA DEVAM EDİYOR
Müzik öğretmeni Maria Sidenko’nun savaşta yaşadıkları ‘Piyanist’ filminde izleyenleri gözyaşlarına boğan gerçek bir sahneyi akıllara getirdi. Filme konu olan müzisyen, İkinci Dünya Savaşı sırasında Varşova’da hayatta kalmaya çalışırken, yıkılmış bir binanın içinde akordu bozuk bir piyanonun başında oturmuş ve müziğin gücü sayesinde umut bulmuştu. Aradan 85 yıl geçti, piyona sesi bu kez Maria için sadece müziğin notaları değil adeta umudun sesi oldu.
Piyanist, Roman Polanski'nin ortak yapımcılığını ve yönetmenliğini yaptığı, senaryosunu Ronald Harwood'un yazdığı ve Adrien Brody'nin başrol oynadığı 2002 yapımı biyografik film olarak biliniyor. Brody, bu filmindeki Wladyslaw Szpilman rolüyle 29 yaşında En İyi Erkek Oyuncu Akademi Ödülü'nü bu kategoride kazanan en genç oyuncu oldu.
- Melis Sezen: O dönem kendimi kullandırtma seviyesindeydim
- Ünlü rapçi silahlı saldırıda hayatını kaybetti!
- Battal Gazi'nin ZıpZıp'ıydı! Necdet Kökeş hastaneye kaldırıldı
- Nevra Serezli'den yıllar sonra bir itiraf geldi! 'Oğlumu görmek istemedim, hemşire beni payladı'
- Mina Demirtaş kimdir? Mina Demirtaş kaç yaşında, hangi dizide oynuyor, sevgilisi var mı? Mina Demirtaş'ın boyu kaç, kaç kilo?