Banu Şen

24 Mart 2025, Pazartesi 07:00

Sürdürülebilir gelecek için yeşil sanayi yeşil OSB

Çevresel sürdürülebilirlik kavramı, her alanda olduğu gibi sanayide de giderek daha fazla önem kazanıyor. ‘Yeşil OSB’ kavramı ise sürdürülebilir kalkınmayı destekleyen ve sanayiye yeni standart kazandıran proje olarak öne çıkıyor. Çevre dostu ve sürdürülebilir üretim prensiplerine dayalı olarak planlanan ve yönetilen sanayi bölgeleri; Yeşil OSB olarak adlandırılıyor. “Yeşil OSB”lerle endüstriyel faaliyetlerin çevresel etkilerinin en aza indirilmesi ve doğal kaynakların korunması hedefleniyor. Sanayi bölgeleri yüksek enerji tüketimi ve üretim faaliyetleri sebebiyle büyük miktarda karbon ayak izi oluşturuyor. 2016’da Paris Anlaşması bu etkileri en aza indirmek amacıyla imzalandı ve Türkiye de 175 ülkeyle birlikte bu anlaşmada yer aldı. Bu kapsamda yeşil dönüşüm hedefinin en önemli ayaklarından biri de ‘Yeşil OSB’ olmak. Faaliyetlerin hem ulusal hem uluslararası düzenlemelere uyumlu hâle getirilmesi yeşil OSB sertifikası almanın ilk adımı. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ve Türk Standartları Enstitüsü (TSE) tarafından 4 başlıkta 40 farklı kriter belirlenirken şu ana kadar Türkiye’deki toplam 408 OSB’den 17’si ‘Yeşil OSB’ unvanına sahip olarak faaliyetlerini sürdürüyor.

17 OSB’YE SERTİFİKA

Organize Sanayi Bölgeleri Üst Kuruluşu (OSBÜK) Başkanı Memiş Kütükcü, “Organize sanayi bölgelerimizi Avrupa Yeşil Mutabakatı’na hazırlamak ve çevre dostu üretim süreçlerine geçişlerini desteklemek amacıyla eğitimler, seminerler ve bilgilendirme toplantıları düzenliyoruz. Yeşil Dönüşüm ve Sürdürülebilirlik İhtisas Kurulumuz ve Yeşil Dönüşüm ve Sürdürülebilirlik Merkezimiz ile organize sanayi bölgelerimizin ve katılımcı sanayicilerimizin bu dönüşüm sürecini daha etkili bir şekilde takip edebileceğiz. Organize sanayi bölgelerimizi sürdürülebilir geleceğe taşıyoruz” diyor. Kütükcü, Yeşil OSB olmak için gerekli süreci şöyle anlatıyor: “Yeşil OSB Belgesi almak için; OSB’deki atık sularının tümünün arıtılıyor olması, OSB’de enerji üretim kaynağı olarak kömür kullanımının olmaması, OSB’nin en az temel seviye Sıfır Atık Belgesine sahip olması gibi ön kriterler var. Bu ön kriterlerden sonra OSB’lerin, ekonomik, sosyal, yönetimsel ve çevresel performans göstergeleri inceleniyor. Belirlenen 4 başlıktaki 40 farklı kriteri yerine getiren OSB’lerimiz Yeşil OSB Belgesi’ni alabiliyor. Bugüne kadar bu kriterleri yerine getiren 17 OSB’miz Yeşil OSB Belgesi almaya hak kazandı.”

ÇEVRE VE DOĞA HASSASİYETİ

Türkiye’nin en yeşil ve en çevreci organize sanayi bölgesi amacı ile faaliyetlerini sürdüren Antalya Organize Sanayi Bölgesi de TSE’den Yeşil OSB belgesini aldı. Antalya OSB Başkanı Hasanali Gönen, çevre ve doğa için birçok örnek projeyi hayata geçirdiklerini anlatıyor. Başkan Gönen, “Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’ndan aldığımız ‘En Temiz ve En Çevreci OSB Ödülleri’nin yanı sıra Solar Çamur Kurutma Tesisi ile Akdeniz Üniversitesi’nden aldığımız ‘Çevre Hizmet Ödülü’ çevre ve doğa hassasiyetimizi göstermiştik. TSE’den aldığımız Yeşil OSB Belgesi ile de Türkiye’nin en yeşil ve en çevreci OSB’si olduğumuzu bir kez daha kanıtlamış olduk” diyerek yeşil uygulamaları her alanda sürdüreceklerini söylüyor.

2023’TE ÇALIŞMALAR BAŞLADI

Organize Sanayi Bölgeleri Üst Kuruluşu’nun (OSBÜK) Haziran 2024’te Genel Kurulu’nda Yeşil OSB Sertifikası almaya hak kazanan OSB’lerin belgeleri verilmişti. Törende Bursa’nın 3 OSB’si Yeşil OSB belgelerini aldı. Bursa OSB, Demirtaş OSB ve Nilüfer OSB bu konuda yaptığı çalışmalar sonucu değerlendirilerek Yeşil OSB statüsüne kavuşmuş oldu. Bursa’da konuya öncülük eden Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi (DOSAB) Yönetim Kurulu Başkanı Levent Eski, “2023’te hızla başladığımız çalışmaların sonucu olarak 2024’te belgemizi aldık. DOSAB’ın farkını ortaya koyan yatırımlarından birisi olan Atıksu Arıtma ve Endüstriyel Atıksu Geri Kazanım Tesisimiz ile ilgili iyileştirme ve geliştirme projelerimiz devam ediyor. Mart sonunda montaj ve devreye alma işleri tamamlanmış olacak. Yatırımı Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı koordinasyonunda Dünya Bankası Kredisi ile gerçekleştiriyoruz. Bu alanda Türkiye’nin ilk ve en büyük tesisi için 2021’de 176 milyon TL yatırım yaptık. Bir yılda arıttığı suyun 4 milyon metreküpe yakın kısmını yeniden üretime sokarak, yeraltı su kaynaklarını koruyor, çevreci ve sürdürülebilir üretim ile Yeşil OSB olarak öne çıkıyoruz” diyor.

17 Mart 2025, Pazartesi 07:00

Ramazan bereketi gönül sofralarında

Ramazan ayı; birlik, beraberlik ve dayanışmanın en yoğun hissedildiği zamanların başında geliyor… Toplumdaki sosyal bağları güçlendiren bu dönemde sahip olunan imkanları, ihtiyacı olanlarla paylaşmanın anlamı da bir başka… Ramazan ayında; toplumsal dayanışmanın en güzel örnekleri sergileniyor, gelenekler yaşatılırken “gönül sofraları’nda da bereket artıyor.

ÇÖLYAK HASTALARINA GLUTENSİZ KOLİ

Dr. Faruk Özlü başkanlığındaki Düzce Belediyesi, ihtiyaç sahibi ailelere sunduğu sıcak yemek hizmetine Ramazan ayında da devam ediyor. Hijyenik şartlarda hazırlanıp paketlenen iftar yemekleri şehrin dört bir yanındaki ihtiyaç sahiplerinin evlerine kadar ulaştırılıyor. Belediyenin sosyal tesislerinde hem uygun bütçeli hem de lezzetli yemeklerle vatandaşların iftar yapması sağlanıyor. Çölyak hastalarının hayatını kolaylaştırmak içinse glutensiz gıda kolileri hazırlanarak belediye ekipleri tarafından evlerine kadar teslim ediliyor.

GIDA YARDIMLARI

Ramazan’a özel çalışmalar yaptıklarını belirten Konya Büyükşehir Belediyesi Başkanı Uğur İbrahim Altay, şunları aktarıyor: “2 bin 800 üniversite öğrencimizle iftar sofrasında buluşuyoruz. Ayrıca ihtiyaç sahibi 5 bin ailemize sıcak iftar yemeği ve soğuk gıda yardımı yapılıyor. Yine 11 bin 200 ailemiz için 41 milyon 500 bin lira Sosyal Kart desteği veriyoruz. 12 bin 323 öğrencimize ise 9 milyon 404 bin lira eğitim yardımı gerçekleştireceğiz. Bereketimiz bol olsun.”

‘ÇAT KAPI’ GÖNÜLLERE DOKUNUYOR

İftar sofralarında her gün 10 bin kişiyi buluşturduklarını belirten Afyonkarahisar Belediye Başkan Burcu Köksal, Ramazan’a özel başlatılan “Çat Kapı” projesi ile ilgili bilgi veriyor: “İhtiyaç sahiplerinin kapısı çalınarak Ramazan kolisi, erzak ve et ürünleri, çocuklara ise oyuncak hediye ediliyor. Ayrıca farklı noktalarda kurulan yemek dağıtım alanlarında iftara yetişemeyenlere de sıcak yemek ulaştırılıyor.”

10 Mart 2025, Pazartesi 07:00

Tarımda sürdürülebilirlik için kadın emeği

Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de tarımsal üretimin ve kırsal kalkınmanın temelinde kadınlar yer alıyor; tarım büyük ölçüde kadınların emeği üzerinde yükseliyor. Ekonominin büyümesi, üretimin çeşitlendirilmesi, sağlıklı ve güvenli gıda temini için alın teri dökerek tarladan soframıza en güzel ürünü gönderen tarımsal iş gücünün en önemli kaynağını kadınlar oluşturuyor. Toprağın bereketinin üretime, üretimin ise zenginliğe dönüşmesi için bin bir emekle çalışan kadınlarımız; tarım, hayvancılık, arıcılık ve balıkçılık gibi farklı alanlarda önemli rol üstleniyor. Kadın çiftçiler, tohumdan hasada, gıda işlemeden pazarlamaya kadar tarımsal sürecin her aşamasında etkin rol oynarken bu alandaki bilgileri ve becerileri, toplumların gıda güvenliği ve beslenme ihtiyaçlarının karşılanmasında hayati önem taşıyor. Kadınların tarımdaki rolü, sadece üretimle sınırlı kalmayıp aynı zamanda tarım topluluklarının sosyal ve ekonomik yapılarını güçlendirmede de kritik bir etkiye sahip.

BAKANLIKTAN KOOPERATİFLEŞME DESTEĞİ

Bu kapsamda Tarım ve Orman Bakanlığı da kadın çiftçilere proje, eğitim-yayım çalışmaları, kooperatifçilik, girdi temini, girişimcilik, tarımsal yenilikler gibi konularda destek veriyor. Kadın çiftçiler İl Özel İdare Projeleri ile desteklenerek, bölgesel kalkınmaya katkıda bulunmalarınra imkan tanınıyor. “Kadın Çiftçiler Tarımsal Yayım Projesi” ile yeniliklerden haberdar olmaları sağlanıyor. Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Programı’nda girişimci kadınlara pozitif ayrımcılık yapılıyor, ayrıca örgütlenerek kooperatifleşmeleri için de destekler veriliyor.

BİNLERCE KADIN ÇİFTÇİYE MİLYONLUK HİBE

Özellikle son yıllarda kadınların emeğini üretime çeviren kadın kooperatifleri, kooperatifçilik destekleniyor. Türkiye’de halihazırda 161 tarımsal faaliyet yapan kadın koopertifi bulunuyor. Tarım ve Orman Bakanlığı verdiği desteklerde bu kooperatiflere ayrıcalık uyguluyor ve çeşitli avantajlar sağlıyor. Bu sene uygulamaya geçen hayvancılık ve su ürünleri sektörlerinde desteklemelerinde kadınlara ilave olarak destek verilecek. Kırsal kalkınma anlamında önemli programlardan TKDK-IPARD projelerinde de kadınlara pozitif ayrımcılık yapılıyor. 2011’den itibaren IPARD-I ve II kapsamında; 318 kooperatif projesine toplam 747.1 milyon lira hibe desteği verildi, bu kapsamda 1.5 milyar lira tutarında yatırım kazandırıldı. Kooperatifleri destekleyen önemli bir proje de ‘Anadoludakiler’… 2023’te yola çıkan proje bir sürdürülebilirlik örneği aynı zamanda…

İPEKBÖCEKÇİLİĞİNDEN BESİCİLİĞE

Tarım ve Orman Bakanlığı rakamlarına göre; 8 bin 97 kadın üreticimize çoban, tiftik, düve alımı, ipekböcekçiliği ve arıcılık alanında 103 milyon 35 bin 147 TL tutarında destekleme ödemesi yapılmış. Geçen yıl başlatılan Tarımsal Üretim Planlaması ve Yeni Destekleme Modeli kapsamında kadın üreticilerimize arılı kovan, büyükbaş, küçükbaş, ipekböceği, çiğ süt, besilik sığır ve tiftik desteklemeleri hayata geçirilmiş. IPARD Programı kapsamında 6 bin 585 projeye 520 milyon euro, Uzman Eller Projesi kapsamında 808 projeye 142 milyon TL, Genç Çiftçi Projesi kapsamında 28 bin 783 projeye 863.4 milyon TL, Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Programı kapsamında bin 507 kadın yatırımcı projesine 231 milyon TL hibe sağlanmış. Devlet ve bakanlık desteklerinin dışında belediyeler, ticaret borsaları, sanayi odaları ve organize sanayi bölgeleri, bazı tarım stk’ları da kadın çiftçi projelerini destekliyor.

03 Mart 2025, Pazartesi 07:00

Denizlerin bereketi balık

Son 50 yılda hızlı gelişme gösteren su ürünleri sektörü, uluslararası ticarette giderek artan payı ile küresel ekonomide itici güç olarak kendini gösteriyor. Balık ve balık ürünleri ihracatı birçok ülkenin ekonomisinde önemli yer tutuyor. Türkiye’deki denizlerin sıcaklık ve tuzluluk bakımından farklı özelliklerde olması hem avcılığa hem de bu denizlerde yetiştiricilik yapılmasına imkan tanıyor. Dünyanın en büyük hayvansal protein kaynaklarından su ürünleri, ülkemizin ekonomisine girdi sağlayan önemli sektörlerden…

Büyük başarıya imza atan sektör, 2020’de belirlediği hedef doğrultusunda geçen yıl 2 milyar 20 milyon dolar dış satım gerçekleştirdi. Sağlıklı beslenme anlayışının deniz ürünlerine talebi yükselttiğini ve balık tüketiminin arttığını belirten İzmir Su Ürünleri Yetiştiricileri ve Üreticileri Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Ufuk Atakan Demir ile sektörün geldiği noktayı konuşuyoruz. Türkiye’nin su ürünleri potansiyelinin yüksek olduğunu vurgulayan Demir, hedeflerinin 3 yıl içerisinde ihracatta 2.5 milyar doları aşmak olduğunu belirterek, Ege Bölgesi’nin su ürünleri ihracatının yüzde 65’ini gerçekleştirdiğini söylüyor. Demir, “Japonya ve Güney Kore orkinos, Rusya Türk somonu, İtalya çipura, İngiltere levrek, Amerika ise iri levrek talep ediyor. Özellikle levrek fiyatlarımız yurt dışına göre çok ucuz” bilgisini de paylaşıyor. Ülkemizde balık kültürünün ve tüketiminin artması için sosyal sorumluluk projesi başlattıklarını söyleyen Başkan Demir, “İzmir’deki meslek liselerinin yiyecek içecek bölümü öğrencileriyle bir araya gelerek çalışmalar yapıyoruz. Geleceğin şeflerine teorik bilgiler verdikten sonra birlikte mutfağa girip hayal güçlerini kullanarak yeni balık tarifleri yaratmalarına destek oluyoruz” diyor.

ÇEVRE İLE UYUMLU SÜRDÜRÜLEBİLİR ÜRETİM

Başkan Ufuk Atakan Demir, ülkemizde son derece modern ve kapasiteli balık çiftliklerinin çevreyle uyumlu sürdürülebilir yapıda faaliyet gösterdiğini belirterek şö yle devam ediyor: “Yüksek kalite standartlarında üretim yapan ülkemiz, dünya su ürünleri sektöründe önemli aktörler arasında. 2024’te 2 milyar 20 milyon dolar olarak gerçekleştirilen su ürünleri ihracatımızın yaklaşık bir milyar 750 milyon dolarlık kısmını yetiştiricilik ürünleri; diğer adıyla ‘kültür balıkçılığı’ oluşturdu. Kültür balığı türleri arasında levrek ihracatımız 570 milyon dolarla ilk sırada. Çipura dış satımı 507 milyon dolar, Türk somonu; diğer adıyla Karadeniz somonu 498 milyon dolar, orkinos 129 milyon dolar, alabalık 117 milyon dolar, granyöz (sarıağız) ise 25 milyon dolar olarak gerçekleşti. 101 ülkeye ihracat yapıyoruz. Yetiştiricilik yoluyla elde edilen balıkların yaklaşık yüzde 70’ini Avrupa Birliği ülkelerine gönderiyoruz. Önemli pazarlarımız arasında Rusya, Almanya, Hollanda, İngiltere, Yunanistan, İtalya, Japonya ve ABD yer alıyor.”

TÜKETİMDE GERİDEYİZ

Dünyada kişi başı balık tüketimi ortalamasının 20 kilogram civarında olduğunu belirten Demir, “Gelişmiş ülkelerde daha yüksek. Örneğin Avrupa’da 22 kg, Japonya’da ise 85 kg üzerinde. Sağlıklı ve kaliteli beslenmek için su ürünlerine talep her geçen gün artarken Türkiye’de kişi başı tüketim yaklaşık 8 kg. Her yanımız deniz ancak dünyanın en az balık tüketen ülkelerinden biriyiz. Su ürünleri ve özellikle yetiştiricilik ürünleri günümüz şartlarında kırmızı ete oranla çok ucuz ve alternatif protein kaynağı. Çok yakın geçmişte Avrupa Birliği ülkeleri balık üretimi ve tüketimini destekleyici uygulamalar yapılması için prensip kararı aldı. Çünkü balık en değerli protein kaynağı. Beden ve zihin sağlığı için önemli besin takviyesi. Takdir edersiniz ki ülkemizde balık tüketiminin artması halkımızın sağlığı ve yüksek kaliteli beslenmesi açısından önemli. Üstelik dünyanın en kaliteli balıklarını üretiyoruz. Pek çok ülkeye ihraç edilen balıklarımız, yüksek kalite ve denetim standartlarının çok üzerinde. Ülke olarak elimizdeki bu değere daha çok sahip çıkmamız gerekiyor” diyerek konunun önemine dikkat çekiyor.

DOĞAL KAYNAKLAR TEHLİKEDE

24 Şubat 2025, Pazartesi 07:00

Sırtını Marmara’ya göğsünü Karadenı̇z’e yaslayan kent Kocaeli

Kocaeli denince akla sanayisiyle ekonominin bel kemiği, bir uçtan bir uca denizi ile doğal bir liman şehri, tarihi ve doğal güzellikleriyle kültür ve turizmin gözbebeği bir kent geliyor. Marmara’nın incisi şehir, geçmişten ve doğasından aldığı mirasla; sanayi, kültür, sanat, turizm ve birçok alanda Türkiye’nin destinasyon haritasında yerini koruyor. Sırtını Marmara Denizi’ne, göğsünü Karadeniz’e yaslıyor kent… Üretim ve emeğin kalbinin de attığı Kocaeli’nde Sanayi Odası’na bağlı yaklaşık 3000 sanayi kuruluşu bulunuyor. Ülkemizin en büyük 100 sanayi kuruluşunun 18’ini barındıran kent, kişi başına düşen yıllık milli gelirde son 15 yıldır Türkiye birincisi. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi de önemli yatırımları hayata geçiriyor. “Sürdürülebilir işler yapmaya ve hayalleri gerçeğe dönüştürmeye; daha iyisinden öte en iyisine ulaşmaya gayret ediyoruz” diyen Büyükşehir Belediye Başkanı Doç. Dr. Tahir Büyükakın ile projelerini konuşuyoruz.

SADECE İZMİT KÖRFEZİ’Nİ DEĞİL TÜM MARMARA’YI ETKİLEYECEK PROJE

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı desteğiyle hayata geçirilen “Dip Çamuru Temizliği” projesi ile İzmit Körfezi’ni dipten temizleyerek adeta akvaryuma dönüştürmeyi hedeflediklerini söyleyen Başkan Büyükakın, şunları anlatıyor: “Müsilaj ve iklim değişikliği etkileri ile artış gösteren kirliliği önlemeyi amaçlıyoruz. Körfezin en doğu kısmındaki yaklaşık 3.8 milyon mekreküp çamur temizlenmeye başlandı. Mavi bayraklı plajları, 1 milyon metrekarenin üstünde yenilenen sahil şeridi, artan balık popülasyonu ile İzmit Körfezi; Kocaeli’nde büyük hayallerin gerçeğe dönüşebildiğini gösteriyor. Biyolojik arıtmada yüzde 100’lere, ileri biyolojik arıtmada yüzde 75’lere ulaştık. Islah çalışmaları ve derelere bariyer sistemi, atık alma gemileri, deniz denetim uçağı ve bu proje ile hayal ettiğimiz körfeze kavuşuyoruz.”

SANAYİİ KENTİNDE PLAJLARDA MAVİ BAYRAKLAR DALGALANIYOR

Denizin temizliği için yaptıkları hamlelerin, şehrin hayalini bile kuramadığı hedeflere ulaştığını anlatan Büyükakın; “Bir zamanların sanayi kenti artık 9 mavi bayraklı plaja sahip. Deniz suyunun temizliğini, çevre yönetimine verilen önemini, plajların hijyenini ve güvenilirliğini uluslararası anlamda teyit eden “Mavi Bayrak”, Kandıra ilçemizde bulunan Cebeci, Bağırganlı, Kerpe, Kumcağız, Miço Koyu Kadınlar, Kovanağzı ve Seyrek halk plajları ile Karamürsel ilçesindeki Altınkemer ve Ereğli Kumyalı halk plajlarında gururla dalgalanıyor” diyor.

TURİZMDE YENİ CAZİBE MERKEZLERİ KARTEPE TELEFERİĞİ VE KUZUYAYLA TESİSİ