Hayatın bütün evreleri, başka aydınlanmalara sahne oluyor. Yaş aldıkça, önceliklerimiz, yaşam koşullarımız, sosyal rollerimiz değiştikçe başka başka farkındalıklara sahip oluyoruz. Ebeveynlik yolculuğumuzda da her yılımız bir öncekinden başka uyanışlar, görüşler, bakışlarla gelecektir. Çocuklarımızla birlikte büyümek gibi. Aklımızın, kalbimizin büyümesi gibi. Hep daha fazla şey sığdırıyor ve bazen boşa yer tutanlardan kurtuluyoruz; zihniyetimiz değişiyor. Bazen bir yargılanma vesilesi olsa da aldırış etmeyin ve zamanla değişmekten korkmayın. Gelişim, sağlıklı değişimdir.
DÜNYANIN DEĞİŞTİĞİNİ ANLIYORLAR
Ben görece özgür bir çocuk olarak büyüsem de toplumun ergenlik ve gençlik çağındaki evlatlara, bilhassa kız çocuklarına bakışı genel olarak kısıtlayıcıydı. Koruma içgüdüsü ve geleneklerle beslenen, başkalarının ne dediğine kendi düşüncelerinden çok odaklanan anne babalar; kız çocukları için istemeden birer hapishane yarattılar bazı evlerde. Ve şimdilerde, sohbetlerde şunu çok sık duyuyorum, “Babam bize asla izin vermezdi ama bizim kızı ilk o savunuyor, hep onun tarafını tutuyor”. Bu gelişim, yalnızca torun sevgisiyle açıklanabilir mi? Bu bir tür aydınlanma. Adını koyamadıkları ve belki de üstüne çok düşünmedikleri bir aydınlanma. Dünyanın değiştiğini ve yeni dünyada kadınların yerini erkeklerden eskisi gibi keskin biçimde ayıramayacaklarını anlamanın bir biçimi. Ben bu gelişimi, çok ümit verici ve olması gerekenin gerçekleşmesi olarak yudumluyorum. Ve adını yalnızca “kıyamamak” koymuyorum. Meslek seçimleri konusunda baskılanmış bir nesildik. Para ve saygınlık kazandırabileceği belirlenmiş ve tüm zihinlere işlenmiş belli başlı meslekler dışında meslek seçimlerimiz genelde desteklenmezdi. Enstrüman çalmamız, hobi edinmemiz, başarımızın önünde zaman ve ilgi çalan bir düşman gibi değerlendirilirdi. Bugün farklı ekonomik düzeyden pek çok aile, tüm büyükleriyle birlikte sanatı ve seçimleri destekliyor. Büyükanne ve büyükbabalar, torunlarının bu aktivitelerini maddi olarak desteklemekle kalmıyor, izlemek için eşlikçi olmaktan büyük mutluluk ve gurur duyuyorlar. Dünya değişiyor.
HATALAR YERİNİ YENİLİKLERE BIRAKTI
Eskiden sevgililerimizi anlatamadığımız annelerimiz, bugün çocuklarımızın sırdaşı değil mi mesela? Bunu yalnızca sevgiyle açıklarsak bir şeyler eksik kalır. Bizden önceki nesiller, şunun ayırdına vardı; insanlar birbirini tanımalı ve en doğru seçimler, en güzel vakitler için yasaklara, sınırlara takılmamalı. Kızların da erkekler kadar sevmeye, sevilmeye, yanılmaya ve baştan başlamaya hakları var. Bazı hatalar, yerini yeniliklere bıraktı. Bu aydınlanmayı, çokça kadınla tanışan ve onların öykülerine tanıklık eden bir hekim, bir kadın ve bir anne olarak çok derinden hissediyorum. Değişmeyen şeyler var mı, var. Ama değişen şeylerin de hakkını vermeli insan. Kolaylaşan ve anlaşılan duygularımız, durumlarımız için üstünkörü yorumlar yapmanın ötesindeyim. Çünkü bazı köprüler kuruluyor, bazı setler yıkılıyor, bazı değişimlere açılıyor insan. Kendisi gibi ve kendi zamanından olmayanı anlamaya meylediyor. Bu çok kıymetli. Bunu pekiştirmek için bu aydınlanmanın bir parçası olmalı ve aydınlananların başarısını da ara ara dillendirmeliyiz. Geçmişin kırgınlıklarından ayırmalıyız bugünün gelenlerini, değişenlerini. Belki yeni nesiller kadar ihtiyacı vardır desteklenmeye eski nesillerin de. Belki ne kadar doğru yaptıklarını yeteri kadar duymuyorlardır, ne dersiniz? Haklarını arayan ve alan, kendini arayan ve bulan evlatlarımız kadar onlara alan açma başarısı göstermek için didinen ve kendini aşan büyüklerimizle de gurur duyuyorum. Onlardan biri olmaya bu vesileyle ant içiyorum. Zorlansam da başaracak ve zamanın gereğini yapacağım. Her yer ortak ışığımızla dolacak.