Cep telefonları için en büyük risklerden biri suyla temas etmesi. Telefonun suya düşmesi veya üzerine su dökülmesi durumunda, hem bilgilerinizi hem de cihazınızı kurtarmanız için yapmanız ve yapmamanız gerekenleri açıklıyoruz.
10 ADIMDA YAPMANIZ GEREKENLER!
Yeni nesil pahalı telefonlar suya ve toza karşı dayanıklı olsa da kullanımdaki modellerin çoğu özellikle sıvı temasından olumsuz yönde etkileniyor. Cihazınızı tuvalete, lavaboya veya havuza düşürmeniz veya üzerine sıvı dökülmesi durumunda ilk yapmanız gereken, paniğe kapılmamak. Hızlı davranırsanız, cihazınız zarar görmeden bu dertten kurtulabilirsiniz. Teknoloji Postası’nda bugün, sıvıyla temas eden telefonunuzu nasıl kurtarabileceğinizi anlatıyorum. Yüzde yüz etkili olmasa da en azından denemeye değer!
BUNLARI ASLA YAPMA
AÇMAYA KALKMAYIN
ŞARJA TAKMAYIN
ASLA HERHANGİ BİR TUŞA BASMAYIN
SALLAMAYIN, VURMAYIN, ÜFLEMEYİN
Size bir iyi bir de kötü haberim var. Önce kötü haberi mi vereyim? Tamam o zaman. Araştırmalara göre sosyal medya insanları mutsuzlaştırıyor. İyi haber mi?
Hesabınızı kapatıp veya dondurup hayatın tadını çıkarmak elinizde! Stanford Üniversitesi ile New York Üniversitesi'nin (NYU) ortak yürüttüğü araştırmanın sonucuna göre, sosyal medyadan çıkmak insanın ruh sağlığı için ufak ama önemli faydalar sağlıyor.
BİR NEVİ BAĞIMLILIK
Yaşanan mahremiyet ve bilgi paylaşımı skandallarına rağmen hâlâ Facebook'tayız. Birkaç milyarımız haddinden fazla zamanı sosyal medya platformunun demir kıskacında geçiriyor.
Üstüne üstlük araştırmaya göre bu bizi mutsuz da ediyor. Uzmanların daha önce de söylediği gibi Instagram, Facebook ve diğer sosyal medya platformları tarafından inşa edilen ödüllendirme sistemi, kumar veya madde bağımlılığının yan etkileriyle hayli benzeşiyor.
Eski Facebook yöneticilerinden Sean Parker, kullanıcı etkileşimini körükleyen faktörün arkasındaki fikri 'ufak bir dopamin iğnesi' yapmaya benzetmişti.
DAHA DRAMA
Herhangi bir takıntılı davranışta olduğu gibi, dengeli kullanarak daha iyi bir ruh hali ve genel bir zindelik hissine kavuşabileceğinizi düşünebilirsiniz. Fakat yeni araştırma, Instagram ve Facebook'u hayatımızdan tamamen çıkarmanın avantajlarını anlatmakla bitiremiyor.
Samsung'dan sonra Huawei de katlanabilir telefon modelini duyurdu. San Francisco’daki Galaxy Fold tanıtımının hemen ardından Barselona’da Huawei’nin katlanabilir modeli Mate X’i sahneye çıktı. Cihazı, Türkiye’den sadece POSTA inceledi.
Dünyanın Asyalı iki büyük elektronik devi, telefonun geleceği olarak nitelendirdikleri katlanabilir cihazlarını peşpeşe tanıtarak yeni bir rekabet alanı yarattı. Güney Koreli Samsung’un 20 Şubat’ta San Francisco’da gerçekleştirdiği Galaxy Fold tanıtımından dört gün sonra Çinli Huawei, Barselona’daki görkemli tanıtımda katlanabilir telefonu Mate X’i gösterdi. Şirketin CEO’su Richard Yu, en büyük rakipleri Samsung ve Apple’a açık açık meydan okudu ve kendi cihazlarının pek çok konuda üstün olduğunu iddia etti. Türkiye’den tek basın kuruluşu olarak Huawei’nin CEO’sunun elinden Mate X’i aldık ve yakından inceledik.
GELECEĞİN CİHAZI
Mobil pazarın en büyük oyuncularından ikisi olan Samsung ve Huawei’nin peşpeşe tanıttığı katlanabilir telefonlar, sağladıkları büyük ekran avantajıyla geleceğin mobil cihazını temsil ediyor. İkiye katlandığında normal bir telefon kadar yer kaplayan bu cihazlar, açıldıklarında ise tablet boyutuna erişiyor. Bu sayede tabletlerin vaat ettiği kullanım deneyimini, cepte taşınabilen bir ekrandan elde etmek mümkün oluyor. Katlanabilir telefonlarla birlikte bu cihazlardaki telefon özelliği, daha da geri planda kalıyor çünkü ekran ve kamera özellikleri tamamen öne çıkıyor.
İKİ YÜZÜ DE EKRAN
Huawei ’nin Barselona’da tanıttığı katlanabilir telefonu Mate X, açık haliyle 8 inç boyuta ulaşıyor. Dışa doğru kapandığı için, kapalı konumda iki yüzü de ekran oluyor. Esnek bir OLED panele sahip olan Mate X, Falcon Wing adında özel bir menteşe taşıyor. Türkiye’nin tek, dünyanın sayılı yayınları arasına girerek canlı biçimde inceleme şansı bulduğumuz bu yeni nesil cihaz, tek elle kolaylıkla açılabiliyor. Hafif olması sayesinde tutuş ve kullanım kolaylığı sunuyor.
5G TEKNOLOJİSİNE HAZIR
Telefon ve bilgisayarınızla dışarıda kullandığınız açık kablosuz internet bağlantılarının pek çok güvenlik sorununa sebep olduğunu biliyor muydunuz? İşte bedava Wi-Fi’ın tehlikeleri ve çözüm yollarına ilişkin detaylar...
Havaalanında uçak beklerken, alışveriş merkezinde mağaza gezerken, otelde dinlenirken, restoranda yemeğinizi yiyip kafede çayınızı yudumlarken, bağlı durumda olduğunuz cihazınızdaki tüm kişisel verileriniz çalınıyor olabilir. Ücretsiz kablosuz internet hizmetleri faydalı bir hizmet gibi görünse de onlarca ciddi tehlikeyi içinde barındırıyor. Banka bilgilerinizin, rehberinizin, fotoğraflarınızın ve yazışmalarınızın kötü niyetli kişilerin eline geçmemesi için dikkat etmeniz gerekenleri yazdım.
Mobil operatördeki internet paketimiz yüksek kapasiteli olsa bile hepimiz ücretsiz Wi-Fi hizmetlerini severek kullanıyoruz. Halka açık yerlerde verilen bu bedava servislerin bir kısmı, mekanlar tarafından müşteri memnuniyeti ve kişi veritabanı oluşturmak amacıyla sunuluyor. Örneğin sık gittiğim bir alışveriş merkezinin yönetimi, kompleks çağında yüksek hızda ücretsiz internet bağlantısı sunuyor. bunun karşılığında sizden isim, yaş, e-posta, telefon numarası, meslek ve ilgi alanlarınız gibi bazı bilgileri talep ediyor. nispeten güvenli görünen bu tarz servislerin yanı sıra, güvenilir markaları taklit eden veya “Free internet” gibi isimlerle bazı gizemli ağlar da görüyorsunuzdur.
MEKAN YETKİLİSİNE SORUN
Hacker’lar tarafından oluşturulan sahte ağlar, doğru ağa bağlandığını düşünen pek çok kişiyi tuzağa düşürüyor. “MekanAdıWiFi” gibi masum güvenilir görünen bir ağ ismi ile man-in-the-middle (ortadaki adam) saldırısı düzenleyen siber saldırganlar, kullanıcıları kandırarak sisteme sokuyor ve tüm bilgilerini dakikalar içinde çalıyor. bulunduğunuz yerdeki ücretsiz ağdan faydalanmak için, bir görevliye danışmanızda fayda var.Ağ adını ve şifreyi size söyleyecektir. şayet şifresiz bir ağ ise (ağ adının yanında kilit simgesi yoksa) en başta zaten güvensiz saymalısınız.
DOSYA PAYLAŞIMINI MUTLAKA KAPATIN
Bağlandığınız ücretsiz ağ güvenilir görünüyor olsa da mutlaka yapmanız gerekenlerden biri, bilgisayarınızdaki dosya paylaşımını devre dışı bırakmak olmalı. bağlandığınız ağdaki diğer cihazlar, açıktaki dosyalarınıza erişebilir.
KRİTİK İŞLEMLER YAPMAYIN
Günümüzde insan ölümleriyle ilgili istatistiklerde henüz “Robotlar tarafından öldürüldü” gibi bir madde yok fakat üretime ve günlük yaşama katılan robot sayısının her geçen gün artması, “Ölüm sebebim bir robot olabilir mi?” sorusunu akıllara getirmeli.
“Benim programladığım robot beni mi öldürecek? Şarj etmezsem, fişini çıkarırsam hiçbir şey yapamaz” gibi bilimden uzak avuntuları bir kenara bırakın. Öğrenen yapay zekalı robotlar kendilerini tamir edip üretebilecek.
Üstelik bizim anlamadığımız yeni bir lisan bile geliştirebilirler! İnsanlar için zorlu ve tehlikeli işlerde robotların kullanımı yaygınlaşıyor. Peki ya onların hakları?
Robotların hakları için isyan başlatacağı bir senaryo kulağıma hiç hoş gelmiyor. Fabrika önünde grev yapıp davul-zurna eşliğinde halay çekeceklerini pek sanmıyorum.
Distopik bir yakın gelecek tasavvuru yapan Black Mirror’ın ‘Metal Kafa’ bölümünde dört ayaklı bir hayvan görünümündeki katil robottan kaçarak hayatta kalmaya çalışan bir kadının gerilim dolu hikayesini izledik.
Bu hayvansı robotun esin kaynağı gerçek yaşamdan geliyor: Boston Robotics’in henüz prototip aşamasındaki robotu Çita! ‘Metal Kafa’nın görünümüne çok benzeyen, onun kadar hızlı koşan, engelleri aşan, zeki ve cevval bir robot Çita.
Neyse ki henüz silahsız ve kıvrak danslarını sergilediği videoları milyonlarca izlenen bir YouTube fenomeninden farksız. Çita’nın bir gün dans etmekten sıkılıp daha renkli bir hayat istemesini beklemiyorum fakat şu gerçek ki eline silah verilmesi yakındır.
YENİ BİR IRK MI?
Akıllı telefon pazarında donanım konusunda önemli bir sürecin içindeyiz. En az dokunmatik ekrana geçiş kadar önemli bir dönüşüm sağlaması beklenen katlanabilir telefonlar konusunda ilk adımı Güney Koreli elektronik devi Samsung attı. Samsung, ilk katlanabilir telefonu Galaxy Fold’u, ABD’nin San Francisco şehrinde tanıttı. Bu yeni telefon tasarımının, yakın dönemde rekabetle birlikte yaygınlık kazanması bekleniyor. Samsung, katlanabilir telefon işletim sistemi için Google’la özel bir iş birliği yaptı.
2 EKRANLI
Galaxy Fold adı verilen katlanabilir telefon, açıldığında 7.3 inç boyutunda bir tablete dönüşüyor. Samsung’un büyük ekranlı telefonu Note 9’un 6.4 inç ekran boyutunda. Telefon kapalıyken de 4.6 inçlik bir ekran üzerinden temel telefon işlevlerini sunuyor. Arama, mesajlaşma, web sitesi dolaşma ve mobil ödeme için telefonun kanatlarını açmak gerekmiyor, ön yüzdeki ekranla yapmak mümkün oluyor.
6 KAMERALI
Telefon, ekranları kadar kameralarıyla da ilgi çekiyor. Cihazın ön ve arkasında üçer adet olmak üzere toplam 6 kamerası bulunuyor. Galaxy Fold’un arka bölümünde biri geniş, diğeri zum olmak üzere iki tane 12 megapiksellik lens ve buna ek olarak 16 megapiksellik ultrageniş ekranlı kamera bulunuyor. Ön bölümde ise iki adet 10 megapikselli ve bir adet de 8 megapikselli lens yer alıyor.
ESNEK MALZEME
Telefon ekranının katlanabilir olması için standart cam değil, özel bir polimer malzeme kullanıldı. Özel katlanır yapısı sayesinde kullanıcılar kapağı açıp kapatırken herhangi bir sorun yaşamıyor. Kapalı durumdayken standart bir telefondan daha az yer kaplıyor. Galaxy Fold, hem büyük bir ekran deneyimi hem de kolay taşıma imkanı sunuyor. Telefonda 12 GB’lık bellek ve 512 GB’lık dahili depolama alanı var.
GALAXY S10'DAN ÜÇ MODEL
İnternetle iletişimde devrim yaratan teknoloji, insanların birbiriyle anlaşmasının önündeki dil engelini de ortadan kaldırıyor. Yazılı iletişimde çeviri hizmetlerinin yaygınlaşmasıyla birlikte yeni hedef, farklı dillerde konuşmaların da anında çevrilmesi.
Douglas Adams’ın efsanevi bilimkurgu romanı Otostopçunun Galaksi Rehberi’nde, ‘Babil Balığı’ adlı bir fenomenden bahsediliyor. Kitapta geçen inanışa göre, bu balığı kulağına sokan kişiler, evrende konuşulan tüm dilleri anlayabiliyor. Günümüzde teknoloji sayesinde bu imkana kavuşabiliyoruz.
Dünyada konuşulan en yaygın 60 dilin birbirine çevirisiyle ilgili son yıllarda hummalı çalışmalar yapılıyor. Google, Çeviri hizmetiyle yıllar içinde milyonlarca kullanıcının da katkısıyla dil haznesini oldukça büyüttü ve yapay zekanın da yardımıyla giderek daha doğru çeviriler yapabiliyor. Fakat asıl büyük devrim, yazılı çeviriden ziyade sesli iletişimin anında gerçekleştirilmesiyle gerçekleşiyor.
YAPAY ZEKA DEVREYE GİRECEK
Günümüzde ilk nesil örneklerini görmeye başladığımız sesli çeviri uygulamaları, yazılımları ve cihazları henüz emekleme aşamasında. Bunlar arasında simültane çeviri kulaklıkları dikkat çekiyor. Bir Çinli ile iş görüşmesini kendi dilinizde yapıyorsunuz, karşı tarafın Çince anlattıklarını siz Türkçe duyuyorsunuz. Bu hizmetin arkasında büyük bir yazılım ve işlemci gücü bulunuyor. Turistik gezilerde genel konuşma cümlelerini çevirme konusunda başarılı olan anında sesli çeviri uygulamaları, daha komplike çevirilerde istenen performansı henüz sağlayamıyor. Yapay zeka geliştirmeleriyle birlikte kullanıcı davranışlarına göre de çevirmen yazılım sürekli gelişip büyüyecek. Aldığı konuşma sesini, çevrilecek dilde yazarak seslendirmesi 1 saniyenin altında gerçekleşmek zorunda.
KENDİ DİLİNDE KONUŞ VE ANLA
Cep telefonlarındaki çeviri uygulamalarıyla girilen metinler birkaç saniye içinde başka dile çevriliyor. Aynı şekilde kameranın aldığı görüntülerdeki yazılar da ekranda farklı dilde görüntülenebiliyor. İşlemci teknolojisindeki gelişmeler sayesinde önümüzdeki birkaç yıl içinde telefonların yetenekleri daha da artacak. Performans artışı konuşmaların gerçek zamanlı çevrilmesini olanaklı hale getirecek.
DEV ŞİRKETLER ÇALIŞIYOR
Gelişen teknoloji akıl sağlığımızı korumaya ve iyileştirmeye katkı sunabilir mi? Başlarda iş ve eğlence amaçlı geliştirilen sanal gerçeklik (virtual Reality/vR) başlıkları ve uygulamaları, insan psikolojisini ağır ilaçlara ve aylar süren seanslara ihtiyaç bırakmayacak biçimde düzeltmeyi vaat ediyor.
Değişen şehirli yaşam tarzının, ekonomik zorlukların, mecburi göçlerin, trajedilerin ve savaşların insanlar üzerindeki en büyük etkisi ruhsal düzeyde yaşanıyor. Yıllar süren terapiler, kullanılan antidepresanlar, eksilen ve kararan hayatlar… İyi ki teknoloji var! Son yıllarda farklı bilimsel alanlardaki işbirlikleri sayesinde teknoloji insan sağlığına yeni biçimlerde dokunuyor.
Yapay organlar yakın gelecekte binlerce hayatın kurtulmasına ve yaşam kalitesinin artmasına katkıda bulunacak. Deri üzerine veya hap gibi vücut içine yerleştirilen algılayıcılar sağlık bilgilerimizi anlık olarak takip edip bir sorunla karşılaşıldığında bize ve doktorumuza bildirim gönderecek. Bu konuyu bir başka hafta detaylı yazacağım. Bu haftaki konumuz teknolojinin ruh sağlığımızı ilgilendiren boyutu.
SİL BAŞTAN...
Terapist ve psikiyatrların kapılarını aşındıran pek çok kişinin derin ilişki kırılmaları yaşadığı malumunuz. Farklı psikolojik sonuçları olan ve halk arasında daha çok ‘aşk acısı’ olarak anılan ilişki sorunları için de yapay gerçeklik kurgusunun faydalı olabileceği yönünde araştırmalar sürüyor. Akıllara ülkemizde ‘Sil Baştan’ adıyla gösterilen, 2004 yapımı ‘Eternal Sunshine of the Spotless Mind’ filmini getiren bu konu, teknolojinin filmde anlatıldığından farklı bir uygulaması olabilir. Film, kadın ve erkek karakterlerin birbirlerini unutmak için, tüm bağlantılı anılarını bilinç altından sildirmesini anlatıyor. Fakat yapay gerçekliğin bu tip bir uygulama vaadi yok. Kişilerin yaşamlarındaki geçmiş, şimdi ve gelecek zaman dilimlerini doğru anlamaları ve yorumlamaları için yapay bir gerçeklik ortamı sunabilir. Yapay gerçeklik, aşk acısı yaşayanların kendi iç dünyalarında kurdukları soyut düşünceyi uzman terapistler eşliğinde gerçekçi bir görüntüye indirgeyebilir. Henüz bu konuda uygulanabilir, pratik bir çözüm bulunmamış olsa da, özellikle yapay zeka destekli animasyon teknolojisindeki gelişmeler gelecekle ilgili umut veriyor. Kim bilir, belki kişilerin idealindeki sanal sevgili ile yapay gerçeklik ortamında kuracağı sağlıklı bir ilişki denemesi, geçmiş tecrübeleri daha mantıklı yorumlamaları için imkanlar sunacaktır. Son olarak, Arjantinli yazar ve şair Jorge Luis Borges’in “Unutmak en iyi intikamdır” sözünü de yazının bu bölümüne iliştireyim.
ANKSİYETEYE ÇARE
Belli başlı psikolojik rahatsızlıkların tedavisinde yardımcı olması için yapay gerçeklik (VR) sistemleri üzerinde uzun zamandır çalışılıyor. Son birkaç yıl içinde VR sistemleri üzerinde teknolojik anlamda önemli aşamalar kaydedildi. Sosyal kaygı bozukluğu ve travma sonrası stres bozukluğu gibi anksiyete rahatsızlıklarına; hatta paranoyak şizofreni gibi karmaşık ruhsal rahatsızlıklara bile hitap etmeye başladı.
HİS-İ HAKİKAT