YazarlarPardon 'arabesk' mi dediniz?

HABERİ PAYLAŞ

Pardon 'arabesk' mi dediniz?

''Müzik ruhun gıdasıdır'' diye klasik bir cümle ile yazıma başlamak istiyorum. Beş duyumuzun bize verdiği hizmete ne kadar teşekkür etsek azdır. İşitme engeli olanlar, bu değerli organımızın kıymetini çok daha iyi bilirler. Duygu ve düşüncelerimizi en iyi şekilde özümleyen ve bize servis eden duyu organlarımızın kıymetini, onları kaybettiğimiz zaman anlıyoruz.

Konumuz müzik olunca akan sular duruyor. Hangimiz müziksiz yaşayabiliriz ki? Doğanın bile kendi içinde çevresine yansıttığı seslerde gizli bir armoni var.
Kulağımıza hoş gelen ve bizi alıp bir yerlere götüren adlandıramadığımız duygularımızı bize anlatan o sihirli notalar değil mi? En eğlenceli anlarımızın, en duygusal zamanlarımızın yüreğimize kadar inen tek şahidi yine müzik olmuyor mu?

Haberin Devamı

Müziği sınıflandırmak yeri geldiği zaman itelemenin ne kadar yanlış olduğu geçen yıllar bize daha güzel öğretti. Her ülkenin kendi kültürlerini yansıtan müzik türleri vardır. Evrensel dilimizdir notalar. Çoğu kez umutsuz anlarımızın kurtarıcısı olarak karşımıza çıkar.

Yapılan araştırmalarda ortaya çıkan ilginç sonuçların notları; Müzik dinleyerek hem fiziksel acılarını hem de duygusal acılarını azaltabilirsin. Zira yapılan araştırmalar her iki tür acının da beyinde aynı bölgeleri aktifleştirdiği bulundu. Seçici bir şekilde dinleyeceğin müziklerin kronik acılarını nasıl hafiflettiğini keşfet. Müzik dinlemek, kolesterol, kan basıncı ve dolaşım sistemini düzenlemede etkili olan ilaçlar kadar faydalıdır.

Gelelim bizim ülkemizde bir dönem altın çağını ve sıkıntılarını birlikte yaşadığı arabesk müziğin Türkiye'de ilk kez 1940'lı yıllarda Haydar Tatlıyay ve diğer birkaç şarkıcı tarafından ortaya çıkarılmasına. 1938 yılında Arapça şarkılar yasaklanmış fakat bu müziği çalan Kahire Radyosu, ısrarla yayınlamış ve Türkiye'de sevilerek dinlendiği için bir dönem handigaplar içinde boğuşmuştur.

Türk sanat müziği ile arasında büyük bir savaş başlatan arabesk türü hala tartışılsa da, kendini bayağı geniş bir kitle edinmiş durumda. Duyguların yön değiştirmesi toplumsal kültürlerin geleneklerine sızıntı yapması bayağı zorlayıcı bir savaştır.

Haberin Devamı

Yıllarca alaturka ve alafranga dediğimiz batı kültünü yansıtan müzik arasında sıkışmış kalmış ve duygusal boşluk içinde kalmış bir kesime birden arabesk cazip gelmiş ve geniş bir alana yayılarak arap kültürünü ve en çokta mısır armonilerini yansıtan bu tür, bizim toplum anlayışımıza ters düşmek yerine, hızlıca etkisi altına almış.

O günleri Peyami Safa şu sözleriyle anlatır:

‘’Türk halkı Mısır radyosundan gelen Arap sesini, kendi sesi zannetmeye devam ediyor’’

Sinema ve müzik arasında kuvvetli bir ilişki bulunmaktadır. 1980 dönemlerde arabesk müziklerinin kullanıldığı senaryolarla filmler yapılmış ve hayatımızı bu duygular yönetmeye başlamıştı.

 

Sıradaki haber yükleniyor...
holder