Güney ÖztürkYenilik yap ya da öl

HABERİ PAYLAŞ

Yenilik yap ya da öl

Dünya ağır sıklet boks şampiyonu ABD’li Mike Tyson’ın sevdiğim bir sözü vardır; “Ağzının ortasına yumruğu yiyene kadar herkesin bir planı vardır” der. Ukrayna-Rusya savaşı da 1’inci yılını geride bırakırken biraz öyle oldu. Rus kuvvetleri Şubat 2022’de Kiev’e yürüdüğünde, çok az kişi Ukrayna’nın hayatta kalabileceğini düşündü. Rusya’nın Ukrayna’nın iki katından fazla askeri vardı. Askeri bütçesi 10 katından fazlaydı. ABD istihbaratı, Kiev’in en çok bir-iki hafta dayanacağını tahmin etti. Silahsız ve insansız Ukrayna bu yüzden, düşmana karşı avantajlı olduğu bir alana yöneldi. Neydi o? Teknoloji!

Haberin Devamı

UKRAYNA NASIL BAŞARDI?

İşgalden hemen sonra, Ukrayna hükümeti, Rus füzeleri kamu binalarını enkaza çevirirse, tüm bilgileri koruyabilmek ve çalışmaya devam edebilmek için kritik verileri buluta (yani internete) yükledi. Vatandaşların, düşman askeri birliklerinin fotoğraflarını ve videolarını yükleyebilmesi için e-devlet mobil uygulaması geliştirdi.

Bu sayede Rus birliklerin tüm hareketleri ve sevkiyatları anında izlendi. Ukrayna ordusu, istihbarat, gözetleme ve keşif verilerini verimli bir şekilde taramak için yapay zekayı (AI) kullandı. İletişim altyapıları tehlikede olan Ukraynalılar, sosyal medya ağında kesinti olmaması için Elon Musk’ın SpaceX’i tarafından sağlanan Starlink uydularından destek aldı. Rusya sınırdan İran yapımı kamikaze drone’lar gönderdiğinde, Ukrayna saldırıları engellemek için özel olarak tasarlanmış kendi insansız hava araçlarını satın aldı.

Batılı müttefikler tarafından sağlanan alışılmadık ‘akıllı’ silahları, zırhlıları, en son tankları nasıl kullanacağını öğrendi. Kedi-fare oyununda, Ukrayna daha çevik olduğunu kanıtladı. Rusya’nın hızlı ve kolay bir işgal olacağını hayal ettiği şey, tam tersi oldu. Ukrayna bu saatten sonra toprak da kaybetse, yenilse de değişmeyecek gerçek şu ki; savaşta inovasyonun gücü yani yeni teknolojileri icat etme, benimseme ve uyarlama yeteneği galip geldi.

Bu bize aslında çok şey söylemeli. Daha hızlı ve daha iyi inovasyon yapma yeteneği, şu anda askeri, ekonomik ve kültürel gücün temel dayanağını oluşturuyor. Ve belki de Amerika ile Çin arasındaki büyük güç rekabetinin sonucunu da belirleyecek. Ancak halen Çinli üst düzey araştırmacıların neredeyse yüzde 60’ı ABD üniversitelerinde çalışıyor.

Haberin Devamı

Yine de bu yüzyılda, bir ülkenin gücünün kaynağı, doğal kaynak zenginliği veya belirli bir teknolojide ustalık yerine, sürekli yenilik yapma becerisinde yatıyor. Ülkelerin güçlerini ilaç keşfi, gen terapisi, malzeme bilimi, temiz enerji, yapay zeka alanında yaptıkları yenilikler ve onlara kendilerini nasıl adapte ettikleri belirliyor.

İNOVASYON YARIŞI

Mesela pandemide ortaya çıkan ‘aşının F-16’sı’ denilen mRNA aşısı ve satışının Çin, Rusya, ABD gibi ülkelerce nasıl jeopolitik silah olarak kullanıldığını hatırlayın. Ya da kuantum bilgisayarların yeterince hızlı hale geldiğinde ne olacağını düşünün. Kuantum olmayan yöntemlerle şifrelenen tüm telefon, banka hesapları, ele geçirilme riskiyle karşı karşıya kalacak. Çin, havadaki karbondioksiti emen çimento yapıyor.

Haberin Devamı

ABD; aynı et görünümünde, sertliğinde ve tadında, bitkiden etler üretiyor. Hemen her elektronik cihazın beyni olan yarı-iletkenler konusunda da dünyada müthiş bir savaş yaşanıyor. Mesela o çipler yenilenmeden F-16’nı yerden kaldıramazsın. Çin, stratejik elektroniklere yerleştirilen nadir toprak minerallerinin işlenmesinin yüzde 85’ini kontrol ediyor. Afrika’da ülkelerin yüzde 70’i Çinli Huawei şirketinin kurduğu 4G ağlarının altyapısına bağımlı halde. Diğer tarafta YouTube, Netflix, Apple Tv gibi platformlar Amerikan değerlerini hızla yayıyor.

TikTok Çin’e; Google ve Facebook ABD’ye her saniye bizim alışkanlıklarımız (yeme, içme, gezme, siyasi görüş) ile ilgili veri topluyor. Tam da şu anda, elektriğin ya da nükleer füzyonun bulunması gibi bir değişimin ortasında yaşıyoruz. Dünya uzay çağına doğru şekilleniyor. Önemli bir teknolojiyi ilk geliştiren ülke çok büyük bir avantaja sahip olacak. Ülkeler var gücüyle pozisyon almaya, yer kapmaya çalışıyor. Silikon Vadisi’nin felsefesi sadece endüstride değil jeopolitikte de yaşıyor; Yenilik yap ya da öl.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder