Giriş
15 Temmuz darbe kalkışmasının üçüncü yılı geride kaldı. Bu kanlı girişimin ilk anlarında ve hatta bastırıldıktan sonra bile birçok senaryo üretildi. Bu kadar şehit vermemize rağmen olayın kurgudan ibaret olduğunu ileri sürenler oldu. Erdoğan karşıtlığı nedeniyle gerçekle irtibatı kopanlar, çok sayıda yalan haber ve görüntüyü Twitter’da dolaştırdı.
Oysa yaşadığımız düpedüz bir darbe kalkışmasıydı ve ülkenin kurtuluşunu sağlamanın tek yolu milletçe dayanışma gösterip mücadele etmekti. Darbeye “darbe” diyebilmek hükümete yakınlık veya uzaklıkla ilgili bir konu değil. Nitekim Hürriyet Gazetesi yazarı Sedat Ergin, 15 Temmuz’un katıksız bir FETÖ operasyonu olduğunu ortaya koyan çok önemli yazı kaleme aldı.
FETÖ’nün, iyi eğitimli binlerce sivil ve askerin beynini bu derece yıkayabilmiş olması beni en fazla hayrete düşüren olaylardan biridir.
Pilotlar ve komutanlar kendi vatandaşlarını vurabilecek kadar nasıl gözü dönmüş hâle gelebilir? Bir başka üzüntüm, genel olarak Batılı ülkelerin özellikle de Amerika Birleşik Devletleri’nin darbe karşısında gösterdiği tutum oldu.
Washington, Fetullah Gülen’i orada tutmaya devam ettiği sürece Türkiye kamuoyunda “ABD bu işin neresinde?” soruları sorulmaya devam edecek. Bu süreçte Ankara ile Avrupa’da en net dayanışma gösteren tek ülke İngiltere. Londra hükümetinin bu net tavrında o dönem Birleşik Krallık’ın Ankara Büyükelçisi olarak görev yapan Richard Moore’un ciddi katkısı var.
Nitekim Birleşik Krallık’ın Avrupa ile İlişkilerden Sorumlu Bakanı Alan Duncan Ankara’yı ilk ziyaret eden Avrupalı bakan oldu. Duncan, İngiliz hükümetinin dayanışmasını göstermek için daha sonra Türkiye’ye üç kez daha geldi.
Darbe kalkışması sonrasının dünyayı hayrete düşüren yönü Türkiye’nin yaraları sarma becerisidir. TBMM hiç durmadan çalışmaya devam etti.
Borsa 6 ay içinde yaralarını sardı, 1 yıl içinde yükselişe geçti. Bütün seferlerini durdurmak zorunda kalan Türk Hava Yolları darbe kalkışmasından 24 saat sonra normal tarifesine dönmeyi başardı. İlker Aycı ve arkadaşları olağanüstü bir yara sarma operasyonu yürüttü. Brüksel’deki terör saldırısının ardından neredeyse bir ay sefer yapılamamıştı.
Üç yıl geçmesine rağmen ben hâlâ hayal kırıklığı, öfke, şaşkınlık ve hayret içindeyim. Gördüğüm tablo şu: FETÖ devletin kılcal damarlarına o kadar nüfuz etmiş ki, bu terör yapılanmasıyla mücadelenin sona ermediğini ve kolay kolay da bitmeyeceğini düşünüyorum.
İçeride toplumsal fay hatlarını etkileyen ne kadar tartışma varsa kripto FETÖ’cüler hemen devreye giriyor, dışarıda da Türkiye hakkında aleyhte karar alınması için harıl harıl çalışan güçlü bir FETÖ yapılanması mevcut.
