Dünyada ve Türkiye’de yaşananlara ilişkin stresli gündem hepimizi yordu. Hiç değilse belli oranda soluklanma imkanı veren kültür ve sanata dair bazı notlarımı paylaşmak istiyorum.
Suna ve İnan Kıraç Vakfı Pera Müzesi, benim İstanbul’da en beğendiğim kültür merkezlerinden biri durumunda. Her yıl çok ilginç sergiler ve etkinlikler düzenliyorlar. Kurumun İstanbul Beyoğlu’nda yer alan harika kütüphanesinde sanatın farklı alanlarında çok önemli eserleri bulabilmek mümkün.
Pera Müzesi 20. kuruluş yılında günümüz sanatının özgün isimlerinden Marcel Dzama’yı Türkiye’deki ilk kişisel sergisiyle ağırlıyor. Marcel Dzama: Ay Işığıyla Dans- Arkadaşı Raymond Pettibon’dan Küçük Bir Yardımla” başlıklı sergi, çizim, film ve heykel gibi farklı disiplinlerdeki üretimlerini bir araya getirerek sanatseverleri sanatçının çok yönlü dünyasıyla buluşturuyor. Küratörlüğünü Alistair Hicks’in üstlendiği ve Dzama’nın savaş, kötü yönetimler ve çevresel yıkım gibi konulara bakışını sunan sergi 17 Ağustos tarihine kadar ziyaret edilebilir.
Pera Müzesi’nin bir diğer konuğu, Oktay Rifat’ın oğlu mimar, çevirmen, şair Samih Rifat. Kültür dünyasının çok yönlü aydını Rifat’ın sanat ve düşünce evrenine kapı aralayan “Samih Rifat: Çok İş Var Yapacak” başlıklı sergide fotoğraflar, şiirler, çeviri, desen, film ve müzik eserleri yer alıyor. Bu sergi de 17 Ağustos 2025 tarihine kadar ziyaret edilebilecek.
2004 yılından bu yana Suna ve İnan Kıraç Vakfı Kültür ve Sanat İşletmesi Genel Müdürü olarak Pera Müzesi’ni, İstanbul Araştırmaları Enstitüsü’nü ve vakfın kültürsanat alanındaki girişimlerini yöneten Özalp Birol ve ekibini kutluyorum.
Nesrin Sipahi
Türk müziğinin çok yönlü ve en değerli isimlerinden biridir Nesrin Sipahi. Kimi zaman bir Türk Sanat Müziği eserinde kimi zaman popüler türde, hatta film müziklerinde karşımıza çıkan, dünya müziğini çok iyi bilen büyük bir yorumcu. Murat Beşer imzasıyla İletişim Yayınları’ndan Nesrin Sipahi ve yaşamına ilişkin çok güzel bir kitap yayınlandı. “Sahnelerin Radyoların, Plakların Hanımefendisi. Müziğimizin Yüz Akı” başlığını taşıyan kitabın oluşmasında ve Nesrin hanımın genç kuşaklara tanıtılmasında Zeynep Göktürk’ün de büyük katkısı ve emeği var. Göktürk, ikonik şirket Odeon Plak yıllarında da Nesrin hanımla çok nitelikli çalışmalara imza atmıştı.
AKM ve Müzik
Atatürk Kültür Merkezi (AKM) İstanbul’un müzik hayatının kalbi niteliğinde bir mekan. Yenilenmesiyle birlikte tıpkı eski yıllardaki gibi çok güzel etkinliklere sahne oluyor. Bir sahne sanatları klasiği olan Romeo ve Juliet eserinin AKM’deki prömiyerine davetliydim. Harika bir temsil izledim. Büyük ve çok başarılı bir performans ortaya koyan sanatçıları ve ekipleri kutluyorum.
Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü Tan Sağtürk açılışta çok güzel ve bilgilendirici bir konuşma yaptı. İlk fırsatta izlenimlerimi ve yeni döneme ilişkin notlarımı paylaşacağım.