Işınsu Kestelli

10 Kasım 2024, Pazar 07:00

Bir genç kadın şampiyon: Zeynep Sönmez

Milli tenisçi Zeynep Sönmez, Meksika’da düzenlenen Merida Açık Kadınlar Tenis Turnuvası’nda şampiyon oldu. Finalde dünya 93 numarası Ann Li’yi mağlup etti. Türk tenisi için tarihi bir zafere imza attı.   Zeynep bu galibiyetle Çağla Büyükakçay’dan sonra bir WTA (Kadınlar Tenis Birliği) turnuvasında teklerde şampiyonluğa ulaşan 2’nci Türk tenisçi olarak tenis tarihimizin en önemli galibiyetlerinden birine imza attı ve 36 basamak birden yükselip dünya klasmanında 91 numaraya yerleşti.

Zeynep’in son sayıyı aldığı videosunu ve elinde Türk bayrağı ve kupayla çektirdiği şampiyonluk fotoğrafını görmüşsünüzdür. O görüntülerde çok şey vardı: Hayallerine kavuşma, tatlı yorgunluk, başarı, sevinç, asalet, zarafet…

Zeynep bizlere büyük gurur yaşattı, kendisini gönülden tebrik ediyorum.

Zeynep 22 yaşında ve 15 yıldır bu an için mücadele ettiğini söylüyor.  Ülkemizde benzer başarıları ender görüyoruz. Zeynep gibi çok yetenekli daha nice sporcumuz vardır, ben bundan eminim.                          

En başta özveriyle çalışmak gelse de destek olmadan kolay kolay başarı gelmiyor.

Gençlerimizin sahip oldukları potansiyelin, uluslararası arenada başarıya dönüşmesi için altyapıdan antrenör eğitimine, spor politikalarından kamu bilinci ve stratejik yatırımlara kadar birçok aşamada köklü reformlar yapılması şart.

Bunu sadece devlete yüklememek de gerek. Burada büyük şirket ve kurumlara da iş düşüyor. Sponsorluklara ulaşmak bu kadar zor olmamalı.

Zeynep’in gelecekte daha büyük zaferler kazanacağına yürekten inanıyorum.

03 Kasım 2024, Pazar 07:00

Bağış ve adalet

Bireysel olarak ilgilenelim   ya da ilgilenmeyelim, sonucu merak edelim veya etmeyelim hiç fark etmiyor; tüm dünya 5 Kasım Salı günü yapılacak olan Amerika Birleşik Devletleri seçimlerini konuşuyor.

ABD’li seçmenler Cumhuriyetçi aday Donald Trump ile Demokrat Kamala Harris arasında bir tercih yapacak. Kimin kazanacağı, önümüzdeki dört yıl boyunca dünya üzerinde izlenecek politikalar üzerinde belirleyici rol oynayacak.

Süreci hep birlikte izleyip göreceğiz ama benim söz etmek istediğim konu biraz farklı. Bu seçimleri, bağış konusu üzerinden ele almak istiyorum bugün.

ABD Federal Seçim Komisyonu’na göre bireyler, bir adayın komitesine en fazla 3 bin 300 dolar; eyalet, bölge ve yerel parti komitelerine her bir seçimde toplam 10 bin dolar; ulusal parti komitelerine ise 41 bin 300 dolar bağış yapabiliyor.

Öte yandan, “Siyasi Eylem Komitesi (PAC)” denilen komiteler aracılığıyla kurumlar, sendikalar ve diğer organizasyonlar, destekledikleri adaya daha yüksek bağışlarda bulunabiliyor.

Mesela Tesla ve X’in sahibi Elon Musk, Trump’a 132 milyon dolar bağış aktarırken, bir diğer milyarder Bill Gates, Harris’e en az 50 milyon dolar bağış yaptı.

Buraya kadar her şey normal, her şey kitaba uygundu, ta ki Elon Musk sınırları zorlayana kadar. Musk, kazanan adayı belirleyecek kritik öneme sahip eyaletlerde, Trump’ı destekleyen   “America PAC” kampanyasını imzalayanlar arasından her gün seçilecek kişiye 1 milyon dolar vereceğini açıklayıp ödülleri dağıtmaya başladı. Ama adalet de boş durmadı. Philadelphia eyaletinden bir yargıç, Elon Musk da dahil olmak üzere tüm “America PAC” üyelerine dava açtı... Philadelphia Bölge Savcılığı da yapılan çekilişi, imzacı seçmenlerin kişisel verilerini paylaşmaya ikna eden “yasadışı bir piyango” olarak nitelendirdi.

Seçimlere çok az bir zaman kala yaşanan bu tartışma seçimlere kadar sonuçlanır mı, çıkacak sonuç yaratılan etkiyi telafi eder mi bilemiyorum ama siyasetçilere ve siyasi partilere yapılacak her türlü bağışın sağlam kurallara bağlanması gerektiğine inanıyorum. Şeffaflığı da bu sürecin olmazsa olmazı olarak görüyorum.

27 Ekim 2024, Pazar 07:00

Gençlere vergi teşviği

Bugün sizlere aktaracağım örnek bir Avrupa ülkesinden ancak içerik bizimle direkt alâkalı. O nedenle sabırla ve sonuna kadar okumanızı öneriyorum.

Portekiz, Avrupa Birliği içinde maaşların en düşük olduğu ülkeler arasında yer alıyor. Yaşlı Kıta’nın uzak ucundaki ülkede asgari ücret 870 Euro; yani yaklaşık 32 bin 300 Türk Lirası. Ortalama maaş ise asgari ücretin iki katı düzeyinde.

Portekiz Göç Gözlemevi’ne göre, son yıllarda, 15 ila 39 yaş arasındaki yaklaşık 850 bin genç, düşük ücretler ve kötü çalışma koşulları nedeniyle ülkeyi terk etti. Göç patlaması, nüfusu 10,4 milyon olan Portekiz için hayati bir sorun haline geldi.

Hükümet hemen kolları sıvadı. Gençlere yönelik bir vergi teşvik paketi hazırladı. Ülkenin 2025 bütçesinin bir parçası olan plana göre, yılda 28 bin Euro’ya kadar kazanan gençler, çalışma hayatının ilk yılında yüzde 100 vergi muafiyetine sahip olacak. Kazandığı her kuruş cebine girecek. Bu oran ikinci ila dördüncü yıl arasında yüzde 75’e, beşinci ila yedinci yıl arasında yüzde 50’ye ve sekizinci ila onuncu yıl arasında yüzde 25’e düşecek.

Bu avantajdan sadece Portekiz vatandaşları da yararlanmayacak. Çalışma hayatını Portekiz’de sürdürmek isteyen dijital göçebeler de avantajların tümüne sahip olacak. Yani yazılımcılar, oyun tasarımcıları, fon yöneticileri, mimarlar, sanatçılar gibi uzaktan çalışan çok sayıda meslek grubu Portekiz’de yaşadıkları ilk yıl hiç vergi ödemeyecek. Vergi avantajları zaman içinde kademeli olarak azalsa da 10 yıl boyunca devam edecek.

Gelelim bizimle ilgili meseleye... Türkiye de özellikle iyi eğitimli gençlerin çalışmak için yurtdışını tercih etmesi sebebiyle sıkıntılı bir yola girmiş durumda. Bu nedenle hem gençlerimizin bilgi ve enerjilerinden faydalanmak hem de gittikleri ülkelere önemli ekonomik katkı sağlayan dijital göçebeleri çekebilmek için bizim de bir şeyler yapmamız şart. Benden söylemesi...

HAYDİ FUARA

İzmir kitap mevsimine girdi.

13 Ekim 2024, Pazar 07:00

Toplumsal bir panik yaşanıyor

Türkiye, art arda işlenen kadın cinayetlerini, tecavüze, istismara ve şiddete uğrayan kadın ve çocukları konuşuyor. Hatta, ülkede ‘toplumsal bir panik yaşanıyor’ desek yanlış olmaz. Güvensizlik duygusu, korku atmosferi bütün topluma sirayet etmiş durumda.

Bu da gayet doğal... Bir yerde, bir kadının sokakta yürüme özgürlüğünü bile garanti altına alamazsanız orada medeniyetten veya toplumsal güvenden bahsedemezsiniz. Ülkemizde maalesef infaz sisteminin caydırıcılığını kaybetmesi, bunun bir parçası olarak şiddet olaylarının cezasız kalıyor algısının yerleşmesi, cezasızlık iklimi adeta suçu teşvik edici boyutlara taşımış durumda.

Son olarak, hepimizi dehşete düşüren, iki genç kadını katledip intiharla son bulan vaka, Türkiye’de gençler arasında hızla yükselen tehlikeli bir eğilimi de gündeme getirdi: Incel

1997’de henüz Facebook, Instagram yokken, daha 20’li yaşlarındayken bir kadın, kendisi gibi toplumda önyargılarla karşılanan yalnız insanları bir araya getirecek çevrimiçi bir topluluk kuruyor. Incel (İstemsiz Bekarlık Projesi) adını verdiği bu topluluğu, kadın ve erkeklerin sorunlarını konuştuğu ‘arkadaşça bir yer’ olarak tanımlıyor.

Geçen 30 yıla yakın sürede ise incel kültürü, bugün kadına nefretle özdeşleşen bir topluluğa dönüştü.

Türkiye’de de incel topluluklar sosyal medya platformlarında oldukça aktif. Bu korkunç cinayetle gündeme gelen Discord başta olmak üzere DarkWeb, Telegram, Reddit gibi sitelerde incel grupların sohbetleri, cinayetlere ‘alkış’ tutanların sayısı hayli fazla.

Beklendiği gibi Discord’a ülkemizde erişim engeli getirildi ama 600 milyonun üzerinde kullanıcısı olan Discord’u kapatmak tek çözüm mü?

Bence değil!

06 Ekim 2024, Pazar 07:00

Erken teşhis kurtarır

Dünya Sağlık Teşkilatı, 2021’de yaptığı açıklamayla, meme kanserinin tüm yeni tanı konulan kanserlerin yüzde 11.7’si olarak ilk sıraya yükseldiğini duyurmuştu. Yapılan açıklamaya göre meme kanserini yüzde 11.4 ile akciğer kanseri, yüzde 10 ile kalın bağırsak kanseri, yüzde 7.3 ile prostat kanseri ve yüzde 5.6 ile mide kanseri izliyordu.

Başlı başına bu veri bile her yıl ekim ayında düzenlenen ‘Meme Kanseri Farkındalık Ayı’ etkinliklerinin neden çok önemli olduğunu anlatmak için yeterli. Bizzat bu hastalıkla karşılaşmış ve onu yenmiş biri olarak, hazır ekim ayı da gelmişken, bir nebze farkındalık yaratabilme adına bazı bilgileri buradan sizlerle paylaşmak istiyorum.

Meme kanseri, şayet genetik faktörlerden kaynaklı değilse  yaşam şekliyle bire bir ilişkili ve bunların bir kısmı da değiştirilebilir faktörler.

Neler mi bu faktörler; sıralayayım:

Hareketsiz bir yaşam sürmek, fazla kilolu ya da şişman olmak, sigara içmek, hiç doğum yapmamış olmak, 35 yaşından sonra anne olmak, hiç bebek emzirmemiş olmak, menopoz sonrası iki yıldan uzun süreyle hormon ilacı kullanmak, alkol kullanmak, belirli genlere sahip olmak (BRCA1, BRCA2), ailede meme kanseri öyküsünün olması, yoğun meme dokusuna             sahip olmak, erken adet görmeye başlamak, geç menopoza girmek, göğüs kafesi bölgesine radyoterapi almış olmak.

Meme kanserinin tedavisinde en etkin unsur hastalığın erken teşhis edilmesidir. Erken teşhis, tedavide başarıya ulaşma ve sağ kalım süresini ciddi şekilde artırır. Bu nedenle 40-69 yaş aralığında tüm kadınlara iki yılda bir mamografi çektirmesi önerilir.

Eğer riskli yaş grubundaysanız ve bugüne kadar hiç mamografi çektirmediyseniz yarından tezi yok en yakın sağlık kuruluşuna başvurun.

Eğer maddi kaygılarla şimdiye kadar mamografi çektirmekten kaçındıysanız sakın endişelenmeyin...   Hem Sağlık Bakanlığının hem de bazı belediyelerin, özellikle ekim ayında  artan gezici mamografi hizmeti veya ücretsiz mamografi çekimi hizmetleri sizi bekliyor.

29 Eylül 2024, Pazar 07:00

Hobi bahçeleri sorunu

Tarih boyunca pek çok medeniyete ev sahipliği yapan Anadolu’da, yerleşim yeri olarak hep ekim yapılamayan yamaçlar seçilmiştir. Nüfusun çok daha az, suyun daha bol olduğu dönemlerde bile tarım arazilerine yerleşilmemiştir.

Köyden kente göçün artması, yamaçların artan nüfusu barındırmaya yetişememesiyle birlikte önce merkezin çevresindeki tarım alanları gözden çıkartıldı. Sonra da kentler bina ormanından oluşan uçsuz bucaksız alanlara yayıldı.

Daha sonra insanlar kalabalıktan sıkılmaya başladı. Bunun sonucunda da yılda birkaç ay olsun temiz hava solumak isteyenler ikinci konut dalgasını başlattı. Sahil beldeleri kıyıdan başlayıp dağlara kadar uzanan yazlık sitelerle doldu. Meyve bahçeleri emlak rantı tarafından yutuldu.

Kovid-19 salgınıyla birlikte, ikinci konut almaya ekonomik gücü yetmeyenlerin talebi hobi bahçeleri adı verilen yeni bir emlak rantını doğurdu. Tarım arazileri, küçük parsellere bölünerek, kooperatif şemsiyesi altında satılmaya başlandı.

Oysa yasalarda hobi bahçesi adı altında bir imar şekli yok. Kayıtlarda tarım arazisi olarak görünen hiçbir parselde ister kalıcı ister prefabrik olsun konut yapılması mümkün değil. Hobi bahçelerinin artmasıyla birlikte mevcut yasalarda yapılan düzenlemelerle bu durum daha somut bir şekilde vurgulandı. Bunun sonucu olarak da bazı yerleşimler yıkıldı. İzmir’de, Seferihisar ve Menemen’deki hobi bahçeleri belediye ekiplerince yıkılırken, yurdun farklı noktalarındaki pek çok hobi bahçesine de ağır para cezaları kesildi.

Bu konuda yaşananlar ne yazık ki tam bize özgü şeyler. Önce talep yaratılıyor, sonra yasalar umursanmıyor, araziler satılırken ve inşaatlar yapılırken herkes seyirci kalıyor, sonra da “Ama bu durum yasalara aykırı” denilerek insanlar mağdur ediliyor.