Günümüzde obezite cerrahisinde en sık uygulanan cerrahi teknik, tüp mide ameliyatıdır. Midenin yaklaşık yüzde 75-80'lik bölümünün çıkartılarak tüp şeklinde yeni bir mide oluşturulma yöntemidir. Kişiden kişiye değişmekle birlikte, normal mide hacmi 1-1,5 litredir. Ameliyat sonrası mide kapasitesi azalarak 100-150 ml’ye indirilir.
Tüp mide ameliyatı sonrası hastaların kilo vermesi
1) Mide hacminin küçülmesine bağlı az miktarda gıda ile erken doygunluk hissi oluşur.
2) İştah hormonu olarak bilinen Ghrelin’in salgılandığı mide kısmının (fundus) çıkartılması sonucu açlık hissi baskılanır.
Ameliyat, genel anestezi altında laparoskopik (kapalı) yöntemle, yaklaşık 1 cm’lik 4 delik açılarak gerçekleştirilir. Midenin damarları ayrıldıktan sonra mide içine ağızdan tüp yerleştirilir ve mide tüp komşuluğundan stapler dediğimiz bir alet yardımıyla kesilir. Kesilen mide kısmı karın duvarındaki delikten dışarı alınır. Kanama ve kaçak kontrolü yapıldıktan sonra tüp çekilerek midenin kesilen kısmı ikinci bir güvenlik hattı oluşturması için tekrar dikilir. Ameliyat süresi ortalama 45-60 dakika civarındadır. Hastalar ameliyat sonrası dördüncü saatte yürümeye, 24 saat sonra yapılan pasaj grafisi sonrası ağızdan sıvı alımına başlar. Genellikle ikinci günün sonunda taburcu edilir.
En önemli avantajı sindirim sisteminin doğal yolunda bir değişiklik yapılmaması.
Açlık hissini tetikleyen Ghrelin hormonunun salındığı kısım çıkarıldığı için açlık uzun süre baskılanır, canınız çok fazla bir şey istemez.
Diğer ameliyatlarla kıyaslandığında daha kolay ve süresi daha kısadır.
Obezite cerrahisinden sonra hastalarda görülen şikayetler, ağrı, bulantı-kusma, saç dökülmesi, halsizlik-yorgunluk, beslenmenin değişmesine bağlı kısa süreli ishal-kabızlık, reflü problemleri gibi sıralanabilir. Şikayetler kısa sürelidir ve çözümü olmayan problemler değildir. Bu şikayetlerin olmaması için doktor ve diyetisyenlerin önerilerilerine uymak çok önemli.
Obezite cerrahisi sonrasında ağrı, kişiden kişiye göre değişir. Laporoskopik yöntemde aletlerin daha rahat hareket etmesi için karın içi gazla şişirilir. Şişirilen hava ameliyat sonrasında gaz sancısı olarak kişilere yansır. Kimileri ilk saatleri rahat geçirirken kimilerinde ise ağrı olur. Ama bu ağrı sadece ilk 4 saat hissedilir. Sonrasında hasta kaldırılır ve yürütülmeye başlar. Yürümeyle beraber gazı atmak daha kolay olacağı için yürüdükçe hastanın ağrıları hafifler. Bu sırada yapılan ağrı kesici iğneler de hastaya yardımcı olur. Bununla beraber ilk bir hafta dikiş yerlerinde çok az bir ağrı olabilir. Dikiş yerleri iyileştikçe ağrı hissi kalmaz.
Bariatrik cerrahiden sonra saç kaybı çok sık görülen ve can sıkıcı bir sorun. Hastaların yaklaşık yüzde 40’ında görülür. Bariatrik cerrahiyle ilişkili saç kaybına 'telogen effuvium' denir ve normal saç döngüsünün bir türüdür. Genellikle 6 aydan uzun sürmez. Obezite cerrahisinden sonra görülen saç dökülmesi ise, genellikle besin maddeleri ve vitamin alımındaki dramatik düşüşten kaynaklanır. Burada kastedilen vitamin eksikliğinden farklı. Kalori ve besinlerin emilimindeki ani değişiklik vücutta şok etkisi yaratır. Obezite cerrahisinin amacı vücudun bozulan dengesini tekrar oluşturmaktır. Ancak obezite hastalarında vücut genelde ihtiyacından daha fazlasını tüketmeye alışmıştır. Bu da cerrahiden sonra kalorik dengenin daha sağlıklı bir yaşam tarzına ulaşmak için değişeceği anlamına gelir. Bu şok, besin ve vitaminler vücudun diğer bölümlerine yönlendirileceğinden geçici saç dökülmesine yol açar.
Tüp mide veya mide küçültme ameliyatı olanların mide hacimlerinin küçülmesi nedeniyle eski alışkanlıklara bağlı olarak bir anda fazla besini vücuda sokmamaları gerekir. Sıvıları küçük yudumlarla ve aralıklarla içen kişilerde ve gıdalarını küçük lokmalarla iyice çiğneyerek ve belirli aralıklarla alan kişilerde bulantı-kusma şikayetlerine rastlanır. Bireylerin ameliyat sonrasında öğünlerin atlanmamasına önem vermesi gerekir. Doyma gerçekleştiğinde midede şişkinlik oluşması bireyleri rahatsız edeceği için daha fazla mideyi doldurmamaya dikkat etmeleri gerekir.
Öğünlerde mutlaka vitamin, mineral ve protein değerlerine dikkat edilmesi ve kesinlikle öğün atlanmaması gerekir. Halsizliğe yol açan bir diğer etkense yeterli su içmemektir. Yeterli miktarda su içmek, diyetisyenin önerdiği beslenme düzenine uymak halsizlik şikayetlerini de ortadan kaldırır.
Roux en Y Gastrik Bypass ameliyatına alternatif olarak ortaya çıkmış ve son yıllarda popüler olan bir yöntem. Hem gıda alımını kısıtlayıcı hem de gıda emilimini bozucu bir ameliyat. Bu teknikte ilk olarak tüp mide ameliyatına benzer şekilde ancak ondan daha küçük boyutta bir tüp oluşturulur. Daha sonra ince bağırsağın emilim yapan ilk 160-200cm’lik kısmı bypass edilerek yeni oluşturulan tüp şeklindeki midenin alt ucuna bağlanır. Böylece hastalarda iki mekanizma ile kilo verme gerçekleşir.
Birinci mekanizma mide hacmi küçüldüğü için fazla gıda alımı engellenir. İkinci mekanizma ise mide ile ince bağırsak arasında oluşturulan yeni yol sayesinde alınan gıdaların ince bağırsakta katedecekleri mesafenin kısaltılması ve gıda emiliminin bozulmasıdır.
Ameliyat diğer prosedürlerde olduğu gibi laparoskopik (kapalı) olarak yapılır. Karın üzerinde açılan 1 cm’den küçük 5 adet delikten yapılır. Ameliyat sonrası dönem aynı sleeve gastrektomi de olduğu gibidir.
Obezite ameliyatları uzun zamandır yaygın olarak tüm dünyada yapılıyor. Bu ameliyatların bir kısmı mide hacmini kısıtlamaya yönelik (tüp mide), bir kısmı besin emilimini azaltmaya yönelik (gastrik bypass) ameliyatlar. Şişman şeker hastalarının büyük bir kesiminde, bu operasyonun hemen ardından şekerin düzeldiği ve insüline olan ihtiyacın ortadan kalktığı fark edildi. Bunun sonucun başka etkenlerin olması gerektiği düşünüldü ve detaylı araştırmalar yapılmaya başlandı.
Sonrasında, bağırsakların yerini değiştirmenin bu etkilere neden olabileceği anlaşıldı. Obezite ameliyatı ile ince bağırsağın son kesimine geçen gıdanın arttığı, bununla doğru orantılı olarak, ince bağırsakta bulunan L hücrelerinden GLP-1 hormonun salgılanmasının da arttığı anlaşıldı.
GLP-1 hormonundaki artışın da pankreasta insülin salgılayan beta hücre sayısını çoğalttığı tespit edildi. Sonuç olarak insülin üretimini artırdığı ve insülin cevabını güçlendirdiği anlaşıldı. Ayrıca GLP-1 karaciğer, kaslar ve yağ dokusunda insülin direncini ortadan kaldırdığı, bu sayede hastaların ameliyat sonrasında kısa sürede şeker düzenlemesinin yapılabildiği ve şeker hastalığından kurtulabildiği düşünülür.
Bunun üzerine ince bağırsağın son kısmından sindirilmemiş gıdaların daha çok geçmesine olanak verecek ameliyat modelleri geliştirildi. Bu ameliyat yöntemlerine, şeker hastalığı ameliyatı denir.
Bu ameliyatla hastaların yaklaşık yüzde 90’ı şeker hastalığından tamamen kurtulur. Bu hastalığın beraberinde getirdiği yüksek tansiyon, kalp hastalığı, kolesterol yüksekliği, dislipidemi, karaciğer yağlanması ve uyku apnesi gibi pek çok yandaş hastalık da tedavi edilir.
Vücut kitle indeksi 30 ve üzerinde olan, insülin depoları henüz tükenmemiş Tip 2 diyabet hastaları bu ameliyatı olabilir. Ameliyata karar verildiğinde öncesinde bazı tetkiklerle ameliyatla düzelebilme şansınıza bakılır.
Mide botoksu denilen işlem endoskopi vasıtasıyla midenin daha önceden belirlenen bölgelerine botoks denilen ilacın enjekte edilmesi işlemidir. Bu ilaç çok eskiden beri kullanılan, güvenilirliği ispatlanmış “Clostridium Botulinum” isimli bakteriden edilen bir proteindir. Etki mekanizması ise üzerine enjekte edilen sinirin felce uğraması prensibine dayanır. Mide botoksu uygulanan hastalarda sinirlerin felce uğraması neticesinde mide boşalım hızı yavaşlar ve yenilen gıdaların daha uzun sürede midede kalması hedeflenir. Bu sayede yemek sonrası daha uzun süre tokluk hissi oluşur. Mide botoksunun bir etkisi de, midenin fundus bölgesine yapılmasından dolayı iştahı azaltmasıdır.
Mide botoksu işlemi anestezi gerektirdiğinden, ilk şart anesteziye uygunluktur. Bunun haricinde gastrit ve ülser hastalarına yapılması önerilmez. Herhangi bir kilo ve yaş sınırı olmamakla birlikte, BMI (vücut kitle indeksi) 40 ve üzeri olan hastalar için göreceli olarak önerilmez. Bu tür morbid obez hastalar için daha etkili olan ameliyatlar gündeme gelmektedir.
Mide botoksu etkisini ortalama 2-3 gün içinde göstermeye başlayıp istenen etki düzeyine 1 hafta sonra ulaşır. Bu dönemden itibaren hastaya katı bir diyet önerilir.
Ortalama işlem süresi 15-20 dakikadır. İşlem sonrası hasta 1 saat kadar müşahadede tutulup taburcu edilir. Mide botoksu sonrası hastalar aynı gün günlük hayatlarına devam edebilirler. Ağrısız ve komplikasyon oranları düşük bir işlemdir.
Mide botoksu da diğer ameliyat harici yöntemler gibi diyete yardımcıdır. İşlem sonrası kilo kaybı tamamen uygulayacağınız diyete bağlı olmakla birlikte ortalama 4-5 ay içerisinde 10-30 kilo arası kayıp hedeflenir. Mide botoksunun etkisi geçtikten sonra beslenme alışkanlıklarının değiştirilmesi, daha fazla hareket ve egzersiz alışkanlığının kazanılması, kaybedilen kilolar için anahtar rol oynar.
Mide balonu, hekimler tarafından endoskopi işlemiyle mideye yerleştirilen silikon bir balondur. Günümüzde obezite ile savaş noktasında genel cerrahlar mide balonu uygulamasını gerçekleştirir.
Vücut kitle indeksi 25 ve üzeri olan, obezite cerrahisi operasyonlarını tolere edemeyecek veya bu özelliklere sahip oldukları halde cerrahi girişim uygulanmasını istemeyen veya obezite ameliyatı öncesi kilo vermesi gerekenler için uygun olan bir silikon balondur.
Mide içerisinde kapladığı hacim sayesinde kilo vermek isteyenlerin daha az porsiyonlarda yiyerek ideal kiloya daha erken ulaşmalarını sağlanır. Buradaki amaç, kişinin günlük ihtiyaçlarını karşılayabilecek kadar, besin değeri yüksek, ancak kalori içeriği düşük porsiyonlar tercih etmesi ve bunu yaşam tarzı haline dönüştürmesini sağlamaktır. Mide balonu midede 6-12 ay gibi uzun bir süre kaldığı için sağlıklı ve düzenli beslenme alışkanlığını kolaylaştırır. Zayıflamaya etkisi büyüktür. Obezite (bariatrik) cerrahiye göre daha basit bir işlem olup hastaların şişmanlık tedavisinde ameliyat gerektirmeden uygulanması nedeniyle çok tercih edilen bir yöntemdir. Şişmanlığın tedavisindeki tıbbi yöntemler arasında günümüze kadar mide kelepçesi, mide bandı gibi işlemler uygulanmış ancak 2016 yılının sonlarına doğru bu işlemler yerini mide balonuna bırakmıştır. Balon tedavisindeki en büyük handikaplardan biri, zayıflatıcı etkisinin yavaş gerçekleşmesidir.
Vücut kitle indeksi 25-30 (hafif şişman) ve 30-35 (obezite) arasında yer alan ve metabolik rahatsızlık riski taşıyan, BKI değeri 35-40 (üçüncü derece obez) arasında olup obezite cerrahi operasyonlarını kaldıramayacak ya da bu özelliklere sahip oldukları halde cerrahi girişim uygulanmasını istemeyen kişiler, VKİ değeri 40 (morbid obezite) ve üzerinde olan obezite ameliyatı öncesi kilo vermesi gereken kişiler mide balonu operasyonu için uygundur. VKİ (vücut kitle indeksi) değerine göre morbid obezite seviyesine ulaşmış ve birçok yandaş rahatsızlığı bulunan hastalar obezite cerrahisi için uygun değilse, mideye balon uygulaması ile obezitenin yol açtığı tahribatları engellemek amacı ile kilo verimi sağlanır. Ya da 10-15 kilo fazlası olan, ancak diyetle ve egzersiz yolu ile kilo verememiş hastalara uygulanır. Cerrahi bir yöntem olmaması, hastanede kalınmasının gerekmemesi, işlemden sonra 1-2 saat içerisinde taburcu olunması, cerrahi işlemler gibi riskleri olmaması, tokluk hissi vermesi, sedasyon yolu ile uyutulması (ciddi anestezi alımı olmaması), zayıflamaya yardımcı olması nedeniyle tercih edilir.
VKİ değeri morbid obez statüsüne ulaşmış ve ameliyatı riskli olan hastalar için bu durumu kendilerine anlatmak hayata küsmelerine sebep olur. VKİ değeri yüksek bu hasta grubu transit bipartisyon (şeker hastalığı ameliyatı), sleeve gastrektomi (mide küçültme/tüp mide) operasyonlarını olmadan önce belirli bir kiloyu vermeleri ve operasyona daha güvenle girmeleri için mide balonu uygulaması yapılır.
Mide balonu, 18 ile 65 yaş arasındaki kişilere uygulanır.
Mide balonu alanında uzman gastroenterolog ve genel cerrahlar tarafından mideye yerleştirilir. Hava ya da sıvı şekilde şişirilebilen olmak üzere iki farklı türü vardır. Balonun büyüklüğü ve ne kadar şişirileceği hastanın kilosuna göre ayarlanır ve kişiye özel bir uygulama yapılır. Balonun sıvıyla ya da havayla şişirileceği ise hekim tercihine bağlıdır.
Mide balonuyla kilo verme kişinin mevcut fazla kilosu, metabolizma hızı, cinsiyet, yaş, metabolik ve hormonal hastalıklar, kişinin diyete uyumuna ve fiziksel aktiviteye göre değişir. Ortalama olarak kilonun yüzde 20-30’u verilir. Diyete uyum ve fiziksel aktivitenin artması bu oranı daha da arttırır.