Dolmabahçe’de havalar yine bozuk. Yine hiç tadımız yok bu aralar. Beşiktaşımız yine zor bir dönem yaşıyor. Çok zor… Ve büyük problem, şu ilk üç cümlenin içinde de ‘yine’ sözcüğünün yer alıyor olması.
Sportif başarının olmadığı, futbol takımının kötü oynayıp maç kazanamadığı dönemlerde camialar karışır. Diğer branşların durumu, idari-mali vaziyet kimseyi tatmin etmez. Taraftar futbol takımının durumuna bakar ve hesabı bu noktadan keser. Böyle ‘kötü’ dönemlerde de her kafadan bir ses çıkar. Herkes birilerini ya da birbirini suçlar. Kimse öz eleştiri yapmaz. Beşiktaş’ta halihazırda yaşanmakta olan da bu işte. Ve maalesef son birkaç yıldır hep olduğu gibi…
Meslektaşım ve renktaşım Erdoğan Aktaş’ın dediği gibi “Beşiktaşlılık biraz da acı çekmektir” doğru ama bu kadarını Siyah-Beyaz’a gönül vermiş milyonlarca insan, hiçbirimiz hak etmiyoruz.
Biz Beşiktaşlılar için ‘başarı’dan önce gelen kavramlar var. “Şeref’inle oyna Hakkı’nla kazan” sloganıyla özetlediğimiz anlayıştan bahsediyorum. Herkes bilir ki, bizim için ‘başarı için her yol mübah’ değildir. Bu net. Beşiktaşlının üzüntüsü, derdi, isyanı; tabelada ve puan durumundaki rakamlardan ziyade hırs, azim, istek ve mücadele eksikliğine. Çıkar Beşiktaş gibi oynarsın, kazanamasan da biz alkışlarla uğurlarız takımı. Başta teknik direktör ve heyetiyle sahadaki sporcular olmak üzere kulübün profesyonelleri taşıdıkları formanın, göğüslerindeki armanın ağırlığına yakışır davranır; hiçbirimizin sesi çıkmaz. Beşiktaş’ta asıl mesele işte bu bilinç, bu idrak eksikliği. Hatta yoksunluğu.
BJK Başkanı Hasan Arat’ı yıllar öncesinden tanır, sever ve sayarım. Mevcut yönetim kurulunda da tanıdığım, sevdiğim arkadaşlarım var. Ancak bu durum, beni, gördüğüm eksik ya da yanlışları dile getirmekten alıkoymamalı. Başarıda alkışlamak, sorunlu dönemlerde yapıcı eleştirilerde bulunmak gerek. Onların da benim gibi, bizim gibi mutsuz, üzgün olduğunu biliyorum. Duygularımız ortak, buna şüphem yok ama nöbet onlarda. Sorumlu makamlarda yer alanların şikâyet etme hakkı yoktur. İnsanlar, yöneticilerinden çözüm üretmelerini bekler. Dolayısıyla, kıymetli Başkan ve yönetiminin bu sıkıntılı dönemi doğru yönetmesi gerekiyor. Tabii bizlerin de Arat ve heyetine bu şansı, imkânı tanımamız. Nihayetinde sevdamız ortak. İsteklerimiz, hedeflerimiz bir. Bölünmek, gruplaşmak, ayrışmak sorunları daha da büyütür. Hep öyle oldu. Hizipleşerek değil, Beşiktaş ortak paydasında samimi şekilde ‘bütün olmak’la bulunacak çözümler, eğer bulunacaksa.
Camiada herkesin, her paydaşın öz eleştiri yapması şart. Yönetimin, teknik kadronun, futbolcuların, diğer profesyonellerin. Tribünün, sosyal medyada izlenen, takip edilen kişi ve hesapların. Yazılı ve görsel Beşiktaş medyasını oluşturan isimlerin. Herkesin. Hepimizin.
Kadroyu verimli kullanamayan Hollandalı teknik adam kredisini tüketti. Hayal kırıklığı büyük. Tribündeki insanla gönül bağı koptu, kopacak. Sezon öncesi planlama aşamasının yetersizliği de ortaya çıktı. Futbolcu topluluğu, rakiplerle rekabet edecek seviyede değil. Elimizdeki çok kötü bir kadro değil ama hepimizin gördüğü eksikler var.
Özetle; takımın teknik patronu çıkıp camiaya bir izahatta bulunmak zorunda. Polemiklerden uzak, sakince, gerçekçi biçimde. Keza Değerli Başkan Hasan Arat. Onun da Beşiktaşlılara vereceği mesajlar olmalı. Bekliyoruz…