Katma Değer Vergisi (KDV) indirimi sonrası şimdi merak edilen, yüzde 7’lik indirimin etiketlere yansıyıp yansımayacağı. Ya da ne kadar yansıyacağı… Gıda toptancılarıyla konuştum. Biri dedi ki “Geçen cuma yüzde 8 KDV’li ürün aldım. Şimdi KDV 1’e düştü. Ben o malı yüzde 7 altına veremem ki. Faturayı 1’den keserim ama maliyeti yine 8’e göre olacak mecburen.” Peki ne olacak? Esnafın bu soruya yanıtları şöyle:
- Fiyatların düşmesi zaman alacak. Stoktaki mallar eriyene kadar bu indirimin vatandaşa tam yüzde 7 olarak yansıması zor. Yüzde 8 KDV’li maliyetler bir süre daha fiyat düşüşüne engel olur.
- Peynir, zeytin, hububat, un, zeytinyağı gibi ürünlerde, toptanda KDV zaten yüzde 1’di. Bakkal, market ise toptancıdan yüzde 1 KDV’li aldığı ürünü yüzde 8 ile satıyordu. Bu da etikete yansıyordu. Şimdi 1 KDV’li alıp aynı oranla satacaklar. Dolayısıyla perakende kısmında etikete yansıması lâzım indirimin.
- Ama asıl önemlisi maliyet enflasyonu. O düşmeden, fiyatlar inse de kalıcı olmaz.
AHMET ÖZAL
Ankara’nın siyasi kulislerinden bir bilgi aktarayım. Ahmet Özal’ın aktif siyasete döneceğini duydum. Hatta yakında bir siyasi partinin genel başkanı olacağını… Kendisine sordum. “Yok öyle bir şey” demedi. Kulis bilgisini yalanlamadı. Aksine “81 ilden arayanlar, soranlar var. Türkiye’nin her yerinden vatandaşımızın ilgisi, teveccühü var” sözleriyle, dolaylı olarak doğruladı kulağıma gelen bilgiyi. Ahmet Özal’ın hangi partinin başına geçeceğini öğrendiğimde onu da yazacağım.
HUZUREVLERİ VE OMICRON
Türkiye’nin her yerinden aynı haber geliyor. Huzurevlerinde COVID pozitif vakalarında patlama var. Omicron, bakımevlerinde yaşayan insanlarda da sık görülmeye başlandı. Hastaneye kaldırılan çok sayıda huzurevi sakini var. O insanların neredeyse hepsi 65 yaşın üstünde.
Birçoğunun kronik rahatsızlıkları var. Aşıları tam dahi olsa, kırılgan bir kitle yani sözünü ettiğimiz. Huzurevlerinde, yaşlı bakımevlerinde kalan büyüklerimiz aslında dışarıyla teması en az olan kesim. Onlar bulaşın olduğu ortamlara girmiyor, virüs onlara geliyor. Virüsü onlara taşıyanlar, çok büyük oranda bu özel merkezlerin personelleri.
Huzurevlerinde görev yapanların çok daha hassas, dikkatli, duyarlı olması gerekiyor. Bakımevi çalışanları dışında geçirdikleri zamanlarda, maske ve mesafe kuralına herkesten daha fazla riayet etmeliler. Mesai dışı saatlerde dışarıdan aldıkları virüsü, bakımevindeki büyüklerimize –istemeden de olsa– onlar taşıyor çünkü.
29 ŞUBAT SAYGILILAR GÜNÜ!
Dün 14 Şubat’tı. Sevgililer günü… Bildik kalıptır malum; sevgi ve saygı. Bu ikisi genelde birlikte anılır. Sevgililer günü var ama saygılılar günü yok. Aslında ikincisine, ilkinden daha çok ihtiyacımız var. Özellikle de bizim memlekette ve bu devirde. Trafikte, okulda, kafede, restoranda, tribünde, sokakta; özetle her yerde en çok eksik olan ‘saygı’. Bir saygılılar günü olacak olsa, korkarım ancak ‘29 Şubat’ olur o gün. Gerçi etrafa şöyle bir bakınca, ‘4 senede bir’e de razıyım ben.