Yarından sonra sandık başındayız. Yerel yöneticilerimizi seçeceğiz. 31 Mart 2024 yerel seçimi de öncekiler gibi ‘yerel’ değil adeta ‘genel’ seçim havasına büründü. Daha doğrusu, bile isteye büründürüldü; siyasetçiler tarafından. Türkiye aslında; geçen yılki Cumhurbaşkanlığı ve Parlamento seçimlerinin ardından seçim atmosferinden hiç çıkmadı. 14-28 Mayıs 2023 seçimleri biter bitmez siyasette -kısa zamanda- çok şey değişti malum. Muhalefet cephesinde, Millet İttifakı dağıldı.
Tabiri caiz ise eski dostlar düşman oldu. İktidar kanadında da Cumhur İttifakı’nın Mayıs 2023’teki yapısı bozuldu. İttifak, kurulduğu ikili formuna döndü. AK Parti-MHP iş ve güç birliği sürüyor. Pazar günkü seçimde; Yeniden Refah, İYİ Parti, DEM, Zafer Partisi ve TİP; bazı seçim bölgelerinde -kaybetse de- sonuç üzerinde belirleyici olacak. Özellikle bu beş partinin alacağı oyların, genel siyasi tabloyu, dolayısıyla da dengeleri yeniden şekillendirmesi kuvvetle muhtemel. Bu nokta önemli çünkü, yerel seçimden hemen sonra ülkenin bir numaralı gündem maddesi ‘yeni anayasa’ süreci olacak.
SEÇMENiN RUH HALi
Son 48 saate girildiğinde seçmenin hâletiruhiyesine dair gözlem ve izlenimlerimi listeledim. Elbette istisnalar vardır. Yanıldığım noktalar da olacaktır. Okuyacağınız benim listem…
Oy vermeye gitmeyeceğini söyleyenlerin sayısı, önceki seçimlere oranla yüksek. Dolayısıyla katılım geçmiş seçimlerden düşük olursa şaşırmayacağım.
İnsanların çok büyük kısmı, parti farkı gözetmeksizin, politikacılara ve siyaset kurumuna olan güvenini kaybetmiş durumda.
Seçmenin yine kahir ekseriyeti (ezici çoğunluk) yerel mevzulardan ziyade, ülkenin genel durumuyla ilgileniyor. Başta da ekonomik zorluklarla.
Üslupları, birbirlerini suçlayıcı kampanyaları, mal varlığı tartışmaları; sandığa gidecek sokaktaki insanın gözünde, belediye başkan adaylarını ‘aynı’laştırıyor. “Hiçbirinin diğerinden farkı yok” ya da “Hepsi aynı” cümlesini, bu yüzden çok sık duyuyoruz.
Seçmen davranışını öncelikli olarak yine ideoloji ve yaşam tarzı farklılıkları belirleyecek gibi görünüyor. Kimse hangi adayın kaç kilometre metro vaat ettiğiyle veya yapacağı alt/üst geçitlerle ilgilenmiyor.
‘Stratejik oy kullanma’ kavramı, 31 Mart’ın en önemli unsurlarından biri. Görebildiğim kadarıyla; belediye başkanı için farklı, belediye ya da il genel meclisi için farklı partileri tercih edeceklerin oranı bu seçimde şaşırtıcı düzeyde yüksek olacak.
İnsanlar; hoyrat siyasi dilden, aşağılama, ayrıştırma, ötekileştirme ifadelerinden ve hakaretamiz söylemlerden rahatsız. Kimden, hangi parti ya da adaydan gelirse gelsin, bu siyasetçi modelinden herkesin sıdkı sıyrılmış. Kimse gerginlik, kavga, bağırış-çağırış istemiyor.
Son olarak… Toplumun büyük kısmının beklentisi; daha sakin, huzurlu, refah seviyesinin arttığı ve her alanda insan onuruna yaraşır standartlarda bir yaşam. Sandıktan çıkacak sonuçların, yeni tartışmaları beraberinde getirmemesi, aksine mevcut gerginlikleri gidermeye vesile olması dileğiyle…