Yeni yıla yeni umutlarla giriyoruz. Türkiye’nin 50 yıla yakın bir süredir enerjisini tüketen bir sorunu aşabilmek amacıyla ilk kez bütün partiler bir araya geldi. Yol engebeli ve tuzaklarla dolu. Bunu ilk adımları atanlar da biliyor. Ama ilk kez bir milli mutabakat var. Onun için umutlanabiliriz.
Yeni yıla girerken, eskiden farklı neler yapabiliriz diye üzerinde düşünelim. Birinci olarak, kışkırtıcı, süreci rayından çıkaracak bir yaklaşımdan uzak duralım. Çatışma çözümleri adı verilen bu tür süreçlerde iki taraf da kendi durduğu yerde durmayacak, belli uzlaşmalara açık olacak. Zaten bunu başlarken, bilerek başlamak gerekiyor.
Bu çözüm çabasının başarıyla ilerlemesi, demokratikleşme beklentilerimizi de zenginleştirecek ve geliştirecektir. Yaklaşımın, üslubun, siyaset etme tarzının nasıl değişebildiğini MHP örneğine bakarak anlayabiliriz. Çözüme yöneldiği andan itibaren MHP yöneticilerinin, MHP kadrolarının üslubu ve olaylara yaklaşımı değişti. “Kürt kardeşlerimizle ülkeyi birlikte yöneteceğiz, Aleviler devletin her kademesinde bizimle birlikte bulunacak” diyen MHP Genel Başkan Yardımcısı İsmail Özdemir, yalnız kendisi söylemekle kalmıyor, bu tür barışçı çözüm yolları arayanları da cesaretlendiriyor.
Bahçeli’nin Öcalan’a yaptığı çağrıdan bu yana Türkiye’de tabu bir konu olan Kürt meselesi daha rahat konuşulabiliyor. MHP genel başkan yardımcılarından Feti Yıldız, seçilmiş yerel yönetimlere “kayyum” atanmasının haksızlığına dikkat çekti. Bu tür itirazları medyada ve sosyal medyada daha çok görebiliyoruz.
Siyasilerin ve devletin bu işi çözebilecek kararlılığa sahip olabilmesi, toplumu da rahatlatacak ve tartışmalar daha zenginleşecektir.
Kürt meselesi demokratikleşmenin önündeki engelleri aşabilmek bakımından önemli bir sınav haline gelmiştir.
Cezaevleri
Yeni yıla girerken cezaevleri tıka basa dolu. Türkiye’de 1 Temmuz 2024 itibarıyla toplam 400 cezaevi var. Toplam 342 bin kişi cezaevlerinde kalıyor. Cezaevlerinin toplam kapasitesi ise 295 bin. 47 bin kişilik fazlalık var. İnsanlar yerlerde yatıyor. Sağlık koşulları kötüleşiyor. İçerideki bu sıkışıklık gerilimi de körüklüyor.
Bu tablo; başından beri tartıştığımız mahkemelerin tutuklama konusundaki anlayışlarından kaynaklanıyor. Önüne gelenin tutuklanması vatandaş için ceza almadan ceza çekmeye dönüşüyor. Mahkemelerin tutuklama konusunda daha dengeli, daha özenli olması gerekiyor. Demokratik ülkelerde hüküm kesinleşinceye kadar çok zorunlu haller dışında tutuklamaya başvurulmuyor. Fikir suçu yalnız bizim gibi ülkelerde var… Yeni açılımın bu meselelerin de çözümünde anahtar olacağını düşünüyorum.
Yeni yıla iyimser duygularla giriyorum. Yıllardır cezaevinde haksız yere yatan tutuklulara özgürlük dileklerimle yeni yılınızı kutluyorum..