Sadık Gültekin’le Doğru TercihKarıncanın hakkı!
HABERİ PAYLAŞ
Haberin Devamı

Sahipsiz sokak hayvanlarına ilişkin yapılması planlanan düzenleme henüz tamamlanmadı, tartışma Meclis gündemine taşındı. Taslak metinde yer alan uyutma maddesine hayvanseverlerin tepkisi var. Oysa yapılması planlanan düzenleme, sokak hayvanlarını sahiplendirmek ve barınaklarda korunmalarını içeriyor. Uyutma maddesi saldırgan, kuduz tehlikesi taşıyan hayvanları ilgilendiriyor. Zaten bunun aksini düşünmek mümkün değil çünkü bizim ecdadımız hayvanları sevme ve haklarını korumada, çağının ötesinde bir anlayış ve uygulamaya sahipti. Hayvan hakları konusunda Osmanlı’nın günümüzün modern toplumlarını dahi geçtiği ve hâlâ dünyaya örnek teşkil ettiği bir gerçektir. Kanuni ile Zembilli Ali Efendi arasındaki meşhur karınca hikayesinde de görüldüğü üzere, Osmanlı karıncayı dahi incitmekten çekinirdi… Sekizinci Osmanlı şeyhülislamı Zembilli Ali Efendi, evinin penceresinden bir zenbil sarkıtır, soru sormak isteyenler, sorularını kağıda yazıp zenbile koyarlardı. O da çekip soruların yanıtıını yazar, zenbili tekrar sarkıtırdı. Bu sebepten, Zembilli Ali Efendi ismiyle meşhur olmuştu. II. Bayezid tarafından şeyhülislamlığa tayin edilen ve Yavuz Sultan Selim’in tahta çıkmasından sonra da görevine devam eden Zembilli Ali Efendi, hak severliği ve doğruluğu ile dikkati çekmiştir. Padişahların her hareketinde, İslamiyet’e uymasında yardımcı olmuştur. Doğruluğu ile meşhur olan Zembilli Ali Efendi, dine uymayan her çeşit hükme ve karara şiddetle karşı çıkardı. Asabi olmasıyla tanınan Yavuz Sultan Selim’in, öfkeli hareketlerini bile yatıştırmayı başarırdı. Zembilli Ali Efendi, Kanuni Sultan Süleyman devrinde de görevde kaldı ve Rodos seferine katıldı. Rodos’un fethinden sonra orada imamlık ve hatiplik yaptı. II. Bayezid, Yavuz Sultan Selim ve Kanuni Sultan Süleyman devirlerinde olmak üzere, yirmi dört yıl şeyhülislamlık yaptı. Ömrünü ilme, öğrenci yetiştirmeye ve İslam’a hizmete adamıştı. Kendisine “Mevlana Sufi Ali Cemali” de denilirdi. Kanuni Sultan Süleyman, Topkapı Sarayı’nın bahçesindeki meyve ağaçlarını karıncaların sarması üzerine, bunlardan kurtulmak için çare arar ve ağaçların gövdelerine kireç sürülürse sorunun çözüleceğini öğrenir. Fakat şeyhülislamdan izin alması gerekir… Kanuni Sultan Süleyman, meseleyi Zembilli Ali Efendi’ye güzel bir beyitle sorar: “Dırahtı (ağacı) sarmış olsa eğer karınca, zarar var mı karıncayı kırınca.” Zembilli Ali Efendi, zarif bir yanıt ile sorulan bu sorunun altına şu beyti yazarak yanıt verir: “Yarın Hakk’ın divanına varınca, Süleyman’dan hakkın alır karınca.” Fransız seyyah Thévenot’un, 1656’da İstanbul’da gördüğü ve sohbet ettiği Türklerin hayvan sevgisiyle ilgili, kendisini hayrette bırakan izlenimleri de oldukça enteresandır: “Türklerin bazıları ölürken haftada şu kadar defa şu kadar köpeğe ve şu kadar kediye yiyecek verilmek üzere nafaka bırakırlar yahut bu hayrın işlenmesini temin için fırıncılarla kasaplara para verirler ve onlar da bu gibi vasiyetleri büyük bir sadakatle ve hatta dindarane bir riayetle yerine getirir. Onun için her gün et taşıyan birtakım kimselerin şart-ı vâkıfa göre ya köpekleri veya kedileri çağırıp etraflarına toplanan hayvanlara et parçaları atışları görülecek şeydir. Bunlar bizim nazarımızda çok gülünç olmakla beraber onlarca öyle değildir.” Hayvan haklarına yönelik ilk kapsamlı düzenleme Sultan III. Murad zamanında 1587 yılında yapıldı. Padişah tarafından 19 Mart 1587’de İstanbul kadısına gönderilen fermanda, hamalların taşımacılıkta kullandıkları at, katır vb. hayvanlara tahammüllerinin üzerinde yük taşıtmaları yasaklandı. Hayvanların bakım ve beslenmesine özen gösterilmesi gerektiği ve fermandaki ikaz ve hükümlere uymayanların cezalandırılacağı bildirildi. Bu ferman, “dünyada hayvan haklarına ilişkin ilk düzenleme” olarak kabul edilir.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder