Makbule Atadan, Atatürk’ün kız kardeşidir. Atatürk’ün Selanik, İstanbul ve Ankara’daki yaşamına tanıklık eden önemli bir kişidir. Ailenin beşinci çocuğu olarak doğdu. O doğduğunda Atatürk dört yaşındaydı. Atatürk’ten önce doğan üç kardeş küçük yaşlarda öldü. Selanik’teki koşulların uygun olmamasından dolayı Makbule Hanım okula gidemedi, evde özel ders alarak eğitim gördü.
Makbule Hanım, I. Dünya Savaşı sırasında annesi ve üvey kızkardeşi ile birlikte Selanik’i terk edip İstanbul’a taşındı. Atatürk’ün 1915’te kiraladığı Akaretler’deki 76 numaralı eve yerleştiler. Daha sonra Atatürk, Şişli’deki Halaskargazi Caddesi’nde bulunan Oseb Kasabyan’a ait üç katlı evi kiraladı. Makbule Hanım, 28 Kasım 1918’den itibaren annesi ile evin üst katına yerleşti. Mustafa Kemal Paşa’nın 19 Mayıs 1919 günü Samsun’a çıkarak Kurtuluş Savaşı’nı başlattığı dönemde Makbule Hanım, o sırada ticaretle uğraşan Mustafa Mecdi Bey ile evlendi. Aile, Atatürk’ün Samsun’a çıkışından sonra Şişli’deki evden ayrılıp yeniden Akaretler’deki eve döndü.
Makbule Hanım, 1922’de eşi Mecdi Bey ile Çankaya Köşkü’nde kalmaya başladı. Atatürk’ün nöbet defterinde ondan “Büyük Bayan” olarak söz ediliyordu. Atatürk’ün Latife Hanım ile evlenmesinden sonra Makbule Hanım ve eşi, Ankara’dan ayrılarak İstanbul’daki kendi evlerine geçtiler. Atatürk’ün evliliği 920 gün sonra boşanma ile sonuçlandı. Makbule Hanım, boşanmadan sonra Atatürk’ün yanında daha uzun kalmaya başladı. Atatürk’ün artık bekar olması nedeniyle birçok davette ve törende protokolde onun yanında yer aldı. 1930’da Atatürk’ün isteği ile kurulan Serbest Cumhuriyet Fırkası’na giren Makbule Hanım, birkaç ay sonra parti kapatılınca siyasetten tümüyle çekildi.
Sık sık İstanbul ile Ankara arasında gidip gelerek yaşayan Makbule Hanım, 1935’te Çankaya Köşkü arazisi içinde kendisi ve eşi için inşa edilen Camlı Köşk’e yerleşti. Atatürk, Camlı Köşk’e 15 kez gitti, bu ziyaretlerin beşinde akşam yemeğini orada yedi. Makbule Hanım, 1938’de ağabeyinin rahatsızlandığı dönemde İstanbul’da Dolmabahçe Sarayı’nda kaldı ve doktorlar tarafından izin verildiği müddetçe Atatürk ile görüştü. Nöbet defterlerine göre dokuz kez Atatürk ile görüştürüldü.
Son ziyaretini Atatürk’ün vefatından 13 dakika önce yaptı ve doktorlar ona müdahale ederken odadan çıkartıldı. Atatürk, Makbule Hanım’a “yaşamını onurlu olarak sürdürmek” şartıyla İş Bankası’ndaki payının gelirlerinden ayda bin lira ödenmesini ve hayatta olduğu müddetçe Camlı Köşk’te oturabileceğini vasiyet etti. Ağabeyinin ölümünden sonra geçim sıkıntısı çeken Makbule Hanım, sağlığında Atatürk’e sembolik olarak hediye edilen gayrimenkulleri mahkeme yolu ile üzerine alıp sattı. Bu gayrimenkuller, Atatürk’ün İstanbul’da vasiyetini yazdığı sırada vasiyeti dışı bıraktığı, Ankara’ya döner dönmez bağışlamayı düşündüğü arazi, köşk ve evlerdi. Atatürk, durumu ağırlaşınca Ankara’ya dönemedi.
Makbule Hanım’ın, Atatürk’ten kalan bu gayrimenkulleri satması çok fazla tepki topladı. Camlı Köşk’ü kiraya vereceği iddiası üzerine Camlı Köşk’ün kullanım hakkını CHP, bu ihtimali ortadan kaldırmak için Makbule Hanım’dan satın aldı. Makbule Hanım’ın, bin liralık aylığın ilerleyen yıllarda satın alma gücünü yitirdiğini belirterek, kendisine ek bir maaş bağlanması talebi oldu.
CHP, bu talebi yazılı bir yanıtla reddetti. Olay,1948’de Meclis gündemine gelecek kadar büyüdü. Aynı dönemde Kurtuluş Savaşı yetimlerine 2-50 lira arasında, diğer şehit yakınlarına ise 60-250 lira arasında maaşlar bağlanıyordu. Dolayısıyla ek aylık bağlanmasına karşı çıkan vekiller, bu maaşları emsal göstererek, bin liralık aylığın yeterli olduğunu savunuyorlardı. Yapılan Meclis oylaması sonucu hayatta olduğu müddetçe ve zam yapılmamak koşuluyla kendisine bin lira maaş daha bağlandı. Böylece Makbule Hanım’a, vefatına kadar toplamda aylık 2 bin lira maaş ödendi.